Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Mehmet Ali AYDIN


ARSLANKÖY FACİASINI BİLİR MİSİNİZ?

ARSLANKÖY FACİASINI BİLİR MİSİNİZ?



Nedir Arslanköy faciası?
Arslanköy faciası bir devrin yüz karasıdır.
Mersin’in dağ köylerinden bir olan ve adı vaktiyle “Efrenk” iken düşman sürülerinin Anadolu’yu yer eyer işgal ettikleri o acı günlerde yerli Ermenilerle takviyeli Fransız köpeklerini imha ederek köyü işgalden kurtarıp adı “Arslanköy”e çevrilen Torosların büyük bir köyü. !923 de bu ismi alan köyümüz, bu isme ne kadar layık olduğunu 1947 yılında bir kez daha göstermiş ve “Arslanköy” adı seçim tarihimizde müstesna bir yer almıştır.
1946 seçimlerinin nasıl cereyan ettiği çoğumuzun malumudur. Bu seçimlerin CHP tarafından kazanılması için her türlü hile, desise ve rezalet sergilenmiş, sandıkta kazanamayanlar seçim kurulları marifetiyle kazanmışlardır. Hele 23 milletvekilliği bulunan İstanbul’u Demokrat parti kahir ekseriyetle kazanmış, 23 milletvekilinin tamamını kazandığı halde tehditler ve sandık hileleri ile 5’in CHP’ye vermeye mecbur kalmıştır. Seçim tarihine geçen “açık oy, gizli tasnif” rezaleti bu seçimde işlenmiştir. Bu da ayrı bir yazı konusudur. O başka bahara kalsın. Biz “Arslanköy”e bakalım.
Arslanköy muhtarlık seçiminde CHP adayı Tahir Şahin yüz elli dört oy alırken; Muhalefet adayı Demokrat Partili Harun Yedigöz aldığı beş yüz altmışaltı oyla muhtar seçilir. Fakat bu sonuçlar Mersin Valisini memnun etmez! O dönem kanunların vermiş olduğu hakla nahiye/bucak müdürünü, Arslan köy seçimlerini yenilemeye memur eder! Bucak Müdürü nezaretinde yapılan ikinci seçimi de CHP yine kaybeder, muhalefet adayı yeniden kazanır!
Kazanmasına kazanır amma, Valinin beklediği netice bu değildir! Seçim yeniden yapılmalı ve CHP adayı mutlaka kazanmalıdır! Vali arzuladığı bu neticeye ulaşabilmek için Bucak Müdürünün beceremediği işi Jandarma Komutanı eliyle gerçekleştirme yolunu arar ve kumandan, seçimi yenilemek üzere Arslanköy’e gider. İçinde daha önceki seçime ait oy pusulaları bulunan seçim sandığı emaneten köy Başöğretmeninin evindedir. Jandarma Komutanı sandığı ister. Arslanköylüler, o sandıkta eski seçime ait pusulalar olduğundan bahisle, kendisine başka sandık vermek isterler. Kumandan eski sandığı ister ve onu almak için mahiyetindeki jandarmalarla birlikte Başöğretmenin evinin yolunu tutar.
Arslanköylüler kullandıkları oylara ve oy sandığına sahip çıkmakta kararlıdırlar!. Başöğretmenin evi civarında toplanan köylüler arasından Zeynep Türkmen, Elif Bozdoğan, Cemile Gürbüz, Ayşe Çelik adlı kadınlar kol kola girip Başöğretmenin kapısı önüne dikililer!. Oylarını ve oy sandığını vermeyeceklerdir!. Komutan tabancasını çekip yanındaki askerlere ateş emri verir.
“Süngü tak, ateş!.”
Beş el ateş edilir fakat kapıyı tutan kadınlar yerlerinden kıpırdamaz ve bu defa o civarda toplanan köylüler kadınları korumak için kumandan ve yanındakileri taş yağmuruna tutarlar. Evin önü ana baba günü haline gelir!. Komutan yaralanır.
Şehre gidip Arslanköy ’de isyan başladığını, ayaklanan köylünün kendilerine tecavüz ettiğini Vali’ye anlatır!..
Bu isyan haberi (!) üzerine Mersin Jandarma Bölüğü ve Silifke Jandarma Mektebi taburu bir yarbay komutasında olay mahalline gönderilir. Bütün bu hazırlıklar yapılırken olay, Demokrat Parti Mersin teşkilatınca duyulur ve Avukat Yakup Çukurova adlı kişi acele Arslanköy’e gönderilir.
Atlı olarak yola çıkan ve kestirme yollardan gidip askerlerden önce köye varan Demokrat Partili avukat, köylülerle konuşup onları Arslanköy dışına çıkararak gelen askerleri güler yüzle karşılamaya, böylece valinin oyununu bozmaya ikna eder. Böyle de yapılır, köyde isyan çıkmadığı görülüp seçim yenilenir ve bunca olaydan sonra bu defa CHP adayı seçimi kazanır!. Bu arada önceki olay nedeniyle kadınlı erkekli doksan kişi yakalanıp Mersin değil, Konya Ağır Ceza Mahkemesine gönderilir.
Arslanköy davası 1947’lerde bütün ülkede geniş alaka uyandırmış, Başta o dönemim meşhur avukatlarından Kenan Öner olmak üzere otuzdan fazla tanınmış avukat sanıkların savunulmasını üzerlerine almışlar, Konya Cezaevi’ndeki Arslanköylülere bütün ülke sahip çıkmış, çeşitli hediyelerle Cezaevi adeta dolmuş ve o yılın 8 Ekim günü başlayan mahkemenin ertesi günkü oturumunda Mahkeme Heyeti, olayı isyan değil, oy hakkının müdafaası kabul edip sanıklarının tahliyesine karar vermiştir!.
Arslanköylüler Konya’dan köylerine kadar her yerde şenliklerle karşılanmış ve şenliklerle uğurlanmışlar ve o dönemin şartları içinde zulme başkaldırabilen insanlar olarak Arslanköylü olduklarını ispat etmişlerdir.
Arslan köy faciasını, dönemin muhalefet liderinin olaylı muhtarlık seçimi ile ilgili bir iddiasını aktararak yazıya son verelim.
“-% 95’i Demokratlardan mürekkep olan köylerde bile CHP’nin kazanması bu seçimlerin mahiyetini pek iyi anlatabilir!. Eğer seçimler tamamıyla kanun dairesinde cereyan etseydi, kanunsuz müdahaleler yapılmasaydı Demokrat Parti’nin büyük bir ekseriyetle seçimleri kazanacağı muhakkaktı. Muhtar seçimleri münasebetiyle idare makinasının yaptığı müdahale ve kanunsuzlukların asıl gayesi Demokrat Parti’nin köy teşkilatını dağıtmak ve zayıflatmak olduğu inkâr kabul etmez bir hakikattir.”
Tek parti döneminde seçimler böyle yapılırdı. İşinize gelirse. Allah muhafaza tekrar iktidara gelebilseler emin olun yine aynısını yapmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarından kuşkunuz olmasın.