Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Mehmet Ali AYDIN


BELGE GETİR ÖYLE YARDIM EDEYİM

BELGE GETİR ÖYLE YARDIM EDEYİM



Hz. Peygamber’in (s.a.v.) soyundan gelen yaşlı bir kadın, kızlarıyla birlikte Semerkant şehrine göçmüştü. Şehre yeni geldikleri için kimseyi tanımıyorlardı. Önce bir mescide gidip dinlendiler.
Anneleri kızlarını mescide bırakıp yiyecek bulmak için dışarı çıktı. Şehrin valisine başvurdu. Halini ona arz etti. Peygamber soyundan olduğunu söyledi. Kendilerine bir gecelik erzak vermesini istedi. Vali yardım etmeye yanaşmadığı gibi kendisinin yoksul olduğuna ve Peygamber soyundan geldiğine dair bir belge getirmesini istedi. Seyyide kadın, yabancı biri olduğunu, şehirde kendisini kimsenin tanımadığını, dolayısıyla belge getiremeyeceğini söyleyince, vali kendisinden yüz çevirdi ve bir şey vermedi.
Bundan sonra kadın bir Mecusi’ye uğradı; durumunu ona anlattı. Mecusi ona inanıp sözlerini doğruladı. Kendileriyle ilgilendi, adamlarından biriyle yiyecek ve eşya gönderdi. Onlara kalacakları bir yer buldu.
Bu vali gece rüyasında kıyametin koptuğunu, Resulullah’ın (s.a.v.) yeşil zümrütten büyük bir köşkün yanı başında Livaü’l Hamd Sancağı’nın yanında durduğunu gördü. Bu köşkün kime ait olduğunu sordu. Resulullah (s.a.v.) tevhid ehli Müslüman bir kimseye ait olduğunu söyledi. Vali:
-Ben Allah’ın birliğine inanan bir Müslüman’ım! Dedi.
Resulullah (s.a.v.) “Allah’ın birliğine inanan Müslüman olduğunu ispatlayacak bir belge getir!” deyince vali şakına döndü. Dehşet içinde uyandı. Akşam yaptığından pişman oldu, ağlayıp saçını başını yoldu. Kalkıp o yoksulları aramaya koyuldu. Mecusi’nin evinde olduklarını öğrenince gidip onları Mecusi’den istedi; fakat Mecusi onları vermedi. Vali:
-Sana bin altın vereyim. Yeter ki onları bana ver, diye rica edince, Mecusi şunları söyledi:
-Ben ve ailen bunların bereketiyle akşam Müslüman olduk. Senin bu gece gördüğün rüyanın aynısını bende gördüm. Resulullah (s.a.v.) bana: “Cennetteki bu köşk senin ve ailenindir!” buyurdu.
Mevlana boşa demiyor ki; bana bir adım gelene ben on adım giderim diye. Hiçbir şeyin sizin olmadığı bu dünyada Allah’ın size verdiği nimetlerden cimrilik etmenin ne âlemi var. Kundakla geldiğin dünyadan bir kefenle gideceğin hiç hatırına gelmez mi? Ben kazandım, ben yaptım, ben, ben ,ben diyerek egonu şişirmeye ne gerek var. Sen hiçbir şey yapmadın, sadece sana ayrılan taksimatın peşinde koştun.
Sana bonkörce verilenleri, sen de sana veren Rabbinin rızasını kazanmak için başkalarına ver ki kurtuluşa eresin. Kefenin cebi yok. Ne verirsen elinle o gidecek seninle. Yunus Ne güzel demiş:
Mal da yalan, mülk de yalan.
Var biraz da sen oyalan.