Abbasi Halifelerinden Harun Reşit, bir defasında o derece kabız olur ki, olanca müshil ve yumuşatıcı ilaçların hiçbirinin faydası olamaz. Zamanın tabiplerinden hiçbir tabip de iyi gelecek ilaç yapamaz.
Derken Behlül Dana gelir. Kapıdan içeri girer girmez Harun Reşit ona:
- Aman birader, kabızlıktan ölüyorum, bunun bir çaresi var mıdır? Der.
Behlül cevabında:
- Eğer tahtını bana verirsen ben ilacı yaparım, der.
Harun Reşit çaresiz, ölümden ise bu pazarlığa razı olur olmaz karnında gurultular başlar. Çok geçmeden kabızlığı sökmeye ve hastalık da düzelerek sıhhat ve afiyetine kavuşmaya başlar.
İyi olduktan sonra verdiği sözü yerine getirmek için tahtını Behlül Dana'ya terk etmek isterse de Behlül:
Bir kabızlığa değişilecek tahtı ben na yapacağım, der, kabul etmez.
Gel gelelim bize; bize yar olmayacak dünya, hiç birini götüremeyeceğimiz mal ve mülk için neleri feda etmiyoruz değil mi?
En kötüsü de dünyalıklarımız için, güzelim ahiretimizi kaybediyoruz.
Bu gün 3 Aralık Engelliler günü, tanımlamaya göre engelli: doğuştan yada sonradan insanın bir uzvunuzu olmaması ve akli melekesinde sıkıntılar olması demek, fiziksel engelli, zihinsel engelli gibi.
Halbuki gerçek engelli; kalbinde merhamet, sevgi, muhabbet ve sadakat olmayanlar değil midir?
Manevi duyguları olmayan, inançsız, dinsiz, imansız olmak engelli olmak değil midir?
Bedensel ve zihinsel engeller bir derece de aşılabiliyor ama diğer engelleri aşamamamız ne yazık ki yaşadığımız cennet gibi dünyayı cehenneme çeviriyor.
Hepinize engelsiz günler.
