Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Muzaffer GÜNAY


DÜNDEN BU GÜNE ORDU ŞEHİR MERKEZİNİN MİMARİ GÖRÜNÜMÜ

DÜNDEN BU GÜNE ORDU ŞEHİR MERKEZİNİN MİMARİ GÖRÜNÜMÜ


            Ordu merkezin (Altınordu) nun  geçen yüzyıl çekilen fotoğraflarına  bakarsanız, küçük fakat estetik b ir şehir manzarası karşısında adeta büyülenirsiniz. Bahçeli, cumbalı en fazlası üç kat olan yapılar, meskenler. Sivil yapılar olsun, resmi yapılar olsun estetik görünümleri ile derhal dikkatinizi çeker. Hiçbiri, diğerinin manzarasını kapatmamıştır. Deniz hemen her evden görülür.

                Sokak ve caddeler denizden esen rüzgarın iç kesimlere kadar ulaşmasını sağlayabilecek şekilde planlanmıştır. Hemen her sokağın başında şırıl şırıl akan bir çeşme vardır. BİR ÇEŞMELER ŞEHRİ İDİ ŞİRİN ORDU  GEÇMİŞTE. Şimdi numunelik  kabilinden üç beş çeşme bulabilirsiniz şehri dolaşırsanız.

                Osmanlı mesken mimarisi , insana saygının temel alındığı biçimde planlanırdı. Öyle her isteyen, istediği yere ve kafasına göre bina dikemezdi. Ebniye Nizamnamesi ( bina yasası), yapıları sahiplerinin paşa keyfine göre değil, belirlenen estetiği göre hazırlanmıştı.

                Eski mimarlık anlayışı, Goethe’nin benzetmesiyle dondurulmuş müziktir adeta. Eski evlerin daha genelde hemen hemen bütün sivil yapıların  temel malzemesi  taş ve ahşaptır. Resmi binalarınki ise yalnızca taştır. Birer sanat eseridir eski yapılar. İstisnalar elbette vardı ve bunlar, daha çok kırsal yerleşkelerde olurdu.

                Dikkati çeken bir başka özellik ise evlerin birbirine bakan cepheleri , mümkün olduğu kadar penceresiz olurdu. Sebebi :  Komşunun mahremiyetine hürmet…Sokağa bakan pencereler, dışarıdan içerinin görülmesine imkan vermeyecek  şekilde tasarımlanırdı. Amaç: Yine mahremiyetin korunması.

                -----------------------------------------

                Sonraları hem maddi hem de manevi olarak koptuk bu kadim gelenekten. Çok katlı binalar aldı başını yürüdü. Parası olan basit resmi formaliteleri yerine getirip, binasını diker oldu. Estetik, mahremiyet önemini yitirdi.

                Taş ve ahşabın yerini kum, çimento ve çakıl aldı. Beton binalar yapma yarışı başladı. Dur-durak demeden bu günlere gelindi. Şehrimizin slüeti  yerle bir edildi.

                ----------------------------------------

                Boztepe’nin eteklerine kurulan asude evler, nar,limon, portakal bahçeleri  tarihe karıştı. Kala kala  yüz kadar sivil yapı ile birkaç resmi  bina kaldı. Yüz küsur yıl önceki mahallelerden eser kalmadı bir başka ifadeyle. Estetik bilincin yerini, rantiyecilik anlayışı aldı. Evinin mimarisini  dert edinen nesiller, toprağa girdi.

                Konfor zirvede evet, lakin huzur veren evler yok artık. Bakanın göz zevkini tatmin eden, kırmızı çatılı, meyve bahçeli  meskenlere  veda edeli epey  zaman oldu.

                Çok katlı bina anlayışı emsalleri gibi Ordu şehrininde kimliğini bozdu.  Mesken sakinleri karşı binanın soğuk duvarlarını görmekten bıktı. Ne göğün maviliği, ne koruluklar, ne de deniz.

                Şehir, çok katlı modern mağaraların istilası altında boğuluyor.