Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Murat HEKİM


ÖNCE HUZUR


Hepimizin, herkesin şiddetle arzu ettiği huzur, aklımızda olumsuz düşünceleri  atamadığımız  ve  kalbimizde   kötümser duygular barındırmadığımızda kapımızı çalar. Önce kendimizden başlayarak sırayla insanları, çevreyi, doğayı olduğu gibi kabul edince huzura doğru bir adım daha atmış oluruz. Bir başka deyişle, hayatı bütünüyle sevip, doğaya saygı gösterince, içinde bulunduğumuz zaman diliminde tüm koşulları tam anlamıyla kabullenince içimiz huzurla dolar.

Dahası huzurlu birey, kendini emniyette, rahat, memnun hissettiği ve gönlü ferah olan insanlardır. Böylesi insanlar  genel anlamıyla yaşam ile barışıktır. Şikayet ise huzurun baş düşmanıdır. 

Şartlar ne olursa olsun şükretmek,  huzurun ilk ve can dostudur. Doğruluk, çalışmak ve  iyilik  huzurun ayrılmaz öğeleridir. Huzurun devamlılığını sağlamak kolay değildir. Çünkü insan yaşamında öylesine çok olumsuzluk ve git geller  vardır ki, bu faktörlerin tek işi huzurlu, inançlı, iyi insanları mutsuz etmek, olumsuz soruları beyne kazımak ve huzur yolu ortamından saptırmaktır.

Şu bir gerçek ki, doğru insan huzurludur. Çünkü vicdanı rahattır. Doğruluk, sözcük olarak hakikat, dürüstlük, adalet ile eş anlamlıdır. Din ise;  ahlak, yasalar, bilimsel düşünceler kesin doğruları temel alır. Doğru olmak her koşulda yalan söylememektir. 

Bu anlamda yararlı olmak ve doğruluk  konusunu biraz irdelemekte yarar var sanıyorum. Mesela,  biri gelip bir eşyasını, bir süreliğine bize teslim etti. İstediğinde onu geri vermeliyiz. Aksi davranış da söz konusudur

Huzurun ikinci şifresi de  çalışmaktır. Tüm kalıcı bilgi ve ilahi dinlerde çalışmak baş tacı edilmiştir. Çünkü her şey emek karşılığı elde edilir. Kaldı ki, çalışmak insanı aklen, ruhen, bedenen meşgul kılar ve mutlu eder. 

Yüce Allah insanı yaratmış, önüne sayısız nimetlerini sermiş ve bunları elde etmesi için tek bir şart koşmuş, o da çalışmaktır. İnsanoğlu çalışarak türlü beceriler elde etmiş, uygarlıklar ve kültürler oluşturmuştur. Kişiliğimiz açılmak, genişlemek, serpilmek, kendine ve topluma kanıtlamak  üzerine inşa edilmelidir. Bunu tek yolu da çalışmaktan geçer

İşini severek, gönülden yapan, çalışan herkes er geç başarı elde eder. Aslında kişinin ilk başarısı, işini yaparken duyduğu mutluluk ve kendini işine verdiğinde zamanın su gibi akıp gitmesidir. Çalışma kendi başına en büyük sevinç kaynağıdır.

Dolayısıyla huzur kapısını ilk çalan doğruluktur. O dimdik, genç, enerjik, kusursuz manevi yapısı ile gelir ve kapıyı bir kez çalar. Bu arada kapı biraz aralanır. İkinci misafir  çalışmak, biraz yorgun belki de elinde baston ama mutlu, enerjik, alın teri kurumamış, elleri nasırlıdır. Kapıyı iki kez tıklar ve kapı biraz daha aralanır.

Üçüncü misafir  iyilik ise insanlardan aldığı hayır duaları ile, Allah’ın onu sevdiğinin bilinciyle koşar adım gelir. Kapıyı üç kez tıklatır ve kapı ardına kadar aralanır. Ancak iyilik, kapıya gelmeden önce bir hayli gayret ve çaba göstermiş, iş ve işlemleriyle birçok insanın yüzünü güldürmüştür.

Özetlemek gerekirse, iyilik yapmanın, hayır işlerle iştigal etmenin   insana verdiği mutluluk ve enerji dünyada hiç bir maddi varlık ile elde edilemez. Bu güzellik insana huzur ve sevinç verir. Verene daha çok verileceğinden, iyilik yapan kendi nasibini de artırır. Yalnız iyilik gösteriş için, reklam amacıyla değil, yalnızca  Allah rızası olduğu için yapılmalıdır. Nihayet bir kez daha diyorum ki huzur;  doğruluktur, çalışmaktır, iyiliktir.