Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Kemal MENCELOĞLU


RAMAZANDA ÜÇ ŞEYE DİKKAT!        

RAMAZANDA ÜÇ ŞEYE DİKKAT!        


 

       Bazı şeyler vardır ki onların her birisi bir formül gibidir. Üç şey, beş şey derken aslında çok fazla şeyleri kastederiz. Anlatım kolaylığı olsun diye böyle ifade edilir.

        Formüle edilerek anlatım şekli hem Kuran’da hem de Sünnette vardır. Bu konuda yüzlerce örnek saymak mümkündür. İslamın şartı beş, İmanın şartı altı derken sadece bunlarla her şeyin bittiği kastedilmiyor aslında. Yaptığımız, azı ifade edip çoğu anlatma, parçayı hatırlatıp bütünü öğretme gayretidir.

        Gelin sizlerle bu mübarek ayda nelere dikkat edeceğimizi konuşalım. Neyi yapacağız, neleri yapmayacağız.

        Evimizde üç şeye çeki düzen vereceğiz: Televizyona, internete ve telefona. Çünkü bunlar hayatımız için çok gerekli şeyler olmakla birlikte kullanma şeklini bilemezsek bizi perişan edebilirler. Her birinin gereksiz kullanımları ömrümüze çakılan paslı bir çividir.

        Evimizde üç şeyi terkedeceğiz...

Gıybet, tartışma ve küskünlük. Bunlar ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi güzel amellerimizi yok eder, tahrip eder. Hz. Peygamberimiz:” Kulun her duyduğunu söylemesi ona günah olarak yeter.” Buyurmaktadır.

       Evimizde üç şeye devam edeceğiz: Cemaatle namaza, Kur’an tilavetine ve rutin islami sohbete. Belki bu Ramazan ayı en çok bu konuda bize yardımcı olacaktır. Özlemiştik aile fertlerimizi, eşimizi, evladımızı ve anne-babalarımızı. Yani bir birimizi. Cemaat, tilavet ve sohbetle evimizi mescide çevirmek için muazzam bir fırsat. Değerlendirmek gerekir.

       Evimizde üç şeyi çoğaltacağız:

Dua, tövbe ve ibadet. Eller semaya kalkınca gönüller de hizaya geçer. Bunların üçü birleşince iman da kalbe yerleşir, her daim bizimle beraber olur.

       Evimizde üç şeyi azaltacağız:

Çok yemeyi, çok uyumayı, çok konuşmayı. En büyük sıkıntımız. Az yemek, az uyumak ve az konuşmak Efendimizin bize önemli tavsiyelerinden birisidir. Her birisi nefis terbiyesi için gerekli olan hususlardır.

        Evimizde üç huyu terk edeceğiz:

Eleştiriyi, kınamayı ve iğnelemeyi. Çünkü sürekli eleştiri sevdiklerimizi bizden uzaklaştırır. Sürekli kınama aramızdaki muhabbeti öldürür. İğneleyici konuşmalar nefislerimizi harekete geçirir. Gereksiz nükte, gereksiz ima gereksiz imhadır. Bu da hepimiz için felakettir.

        Evimizde üç şeyden kaçınacağız:

Kalp kırmaktan, ayıp araştırmaktan, kul hakkına girmekten. Ne demişti Derviş Yunus:

“Bakın şu çeşmeye su içmeye tası yok,

Yıkma insan gönlünü yapmaya ustası yok.”

       Ey Yunus, ne yazık ki bugün kalp kıranlar istemediğin kadar çok. Halbuki gönülleri tahrip ederek gövdeleri tamir edemeyiz.

        Evimizde üç şeyi ihmal etmeyeceğiz: Helalleşmeyi, özür dilemeyi, teşekkür etmeyi. Çünkü helalleşmek kalplerdeki kini bitirir. Özür dilemek, sevdiklerimize kıymet verdiğimizi gösterir. Teşekkür etmek, her türlü hayrı ve iyliği teşvik eder.

        Ne yazık ki bunlar bizim en çok ihmal ettiğimiz şeyler değil mi? Ne çok hata yapıyoruz. Değerlilerimizin değerini niçin bilmiyoruz?

        Evimizde üç bağlantıyı kesmeyeceğiz: Akrabalarla, komşularla ve gariplerle. Çünkü akrabayla yakın ilgi rızkın ve ömrün bereketidir. Komşularla güzel geçim, ahlakımızın gereğidir. Gariplerlerle beraber olmak rahmetin vesilesidir. Bize hor bakmak değil, hoş bakmak yakışır. Neyimize güvenerek kibirleniyoruz?

 

Hor bakma sen toprağa, toprakta neler yatar,

Hani bunca evliya, yüz bin peygamber yatar.

 

        Evimize üç şeyi sokmayacağız:

Faizi, haksız kazancı ve haramı. Çünkü eve giren faiz, bela ve musibetleri de peşinden getirir. Haksız kazanç, huzuru ve bereketi kaçırır. Haram lokma dualarımızın kabulüne engel olur.

       Haram giren evleri zamanla yavaş yavaş helaller terk eder gider. “Çalışıp çalışıp bereketini bulamamak” işte buna derler. Maaşı, geliri ne olursa olsun daima şikayetçi olan insanlara her yerde rastlarız. Parası çoktur fakat şükürü yoktur. Besmele ile başlanan her şey berekete vesiledir, davetiyedir.

        Evimize üç duanın girmesine gayret edeceğiz: Ana-babalarımızın duası, mazlum ve gariplerin duası, salihlerin duası. Çünkü ana-baba duası, huzurlu bir Ramazan için bulunmaz bir fırsattır. Gariplerin mazlum ve ihtiyaç sahiplerinin duası, bela ve musibetlere karşı kalkandır. Salihlerin duası evimiz, rızkımız ve ömrümüz için berekettir.

       “Mazlumun, misafirin ve anne-babının duası ile Allah arasında bir engel yoktur.” buyurur Efendimiz. Kuranımız da, Bakara 186. Ayetinde: “ Kullarım sana beni sorduğunda söyle onlara: Ben onlara çok yakınım. Bana dua edenin duasına karşılık veririm. “ buyururken; Furkan 77. Ayette de:” Resûlüm de ki: Kulluk ve yalvarmanız olmasa , Rabbim size ne diye değer versin...?” Şeklinde ifade edilir.

        Evimizde üç şeyi teşvik edeceğiz:

Sabrı, şükrü ve kanaati. Çünkü sabredene dayanma gücü verilir, şükredene nimetler arttırılır, kanaat edene zenginlik kapıları açılır.

        Sabır, en kıymetli hazinedir. Nimet, külfet ve ibadetler konusunda dayanma gücümüzdür. “Allah sabredenlerle beraberdir.” Kuran bunu böyle ifade eder. Şükür sahibi olmak kulun Allah’a karşı en büyük vazifesidir. Kanaat sahibi olmak ise kulluk gereğimizdir. Efendimiz:” Kanaat tükenmeyen hazinedir” buyurur. Helaller keyfe kafidir. “Azı karar çoğu zarar” dediğimiz şey tam da budur.

       Ramazanımız mübarek olsun... Rabbim bizleri günahlarımızdan ve üçüncü dünya savaşı sayılan Korona belasından kurtarsın inşallah.

30.04.2020 Kemal MENCELOĞLU