Bugün, 4 Mayıs 2024 Cumartesi

Abdullah ALTAŞ


YABANCI HAKEM!

YABANCI HAKEM!


"Çorbacı" kelimesi ile yazıma başlamak istiyorum. 

Bu kelimeyi ilk duyduğumuzda aklımıza gelen anlam şudur. Gıdalanmak için yediğimiz yemeği yapan ve satan kişi. Her türlü çorbanın hazırlanmasından sorumlu olan kişi.. 

Oysa bu kelimenin tarihte farklı anlamlara geldiğini görmekteyiz!.  Başka bir anlamı da şöyledir. Osmanlı askerî teşkilâtında özel konumlu, maaşlı, dâimî yaya ordusu ve komutanlarına verilen isim.

Eskiden tayfaların gemi sahibine verdikleri isim. Daha sonraları  çorbacı kelimesi, patron, amir ve argoda rüşvetçi anlamında kullanılmıştır. 

Bir diğer anlamıda, eski İstanbul’da, ileri gelen hatırı sayılır, varlıklı Hristiyan vatandaşlarına verilen isim.

Ben bu kelimenin son anlamı üzerinde durmak istiyorum. Rivayet edilirki, eskiden iki müslüman birbirine küsmüş ve birbirleriyle konuşmuyorlarmış. Orada bulunan müslüman arkadaşları, birbirleriyle küs olan bu iki müslüman arkadaşı barıştırmak için çok uğraşmışlar, araya hatırı sayılır insanlar girmiş fakat bu iki müslümanı barıştıramamışlar!

Nice zaman sonra bir de bakmışlarki, birbirlerine küs olan hiç kimsenin barıştıramadığı iki müslüman adeta kol kola girmiş geziyorlarmış!

Çevrede bulunanlar, bu manzarayı gören müslüman vatandaşlar bu işe hayret etmiş ve barışan iki arkadaşa sormuşlar!  Sizi kim barıştırdı? Bu işi kim başardı?  Aldıkları cevap şu olmuş!  Bizi çorbacı (Varlıklı, hatırı sayılır Hristiyan vatandaş) barıştırdı!....

Şu sıralarda bizim ülkenin futbol ile alakalı olan etkili ve yetkili kişiler, "Dışarıdan futbol hakemleri gelsin, bizim maçları idare etsin!"  arzusundalar.

Adeta, "Biz bu işi beceremiyoruz, biz aramızda kavga ediyoruz! Dışarıdan  hakem gelsin, aramız da barışı sağlasın!" 

Dışarıdan hakem gelsin, bizim maçları yönetsin derken, Tayland, Mozambik, Uganda, Vietnam'dan hakem gelsin demiyorlar tabi. Avrupa'dan hakem gelsin! diyorlar.. Avrupalı olunca daha tatlı oluyor herhalde.... Olursa Avrupalı olsun, istersen çamurdan olsun.... 

Hani biz beceremiyoruz ya!  Hani onların kafası çok çalışıyor ya!  Hep aynı eziklik, hep aynı aşağılık kompleksi!  Son 1 asırdan beri, hayatımızın her boyutunda olduğu gibi!  Son 1 asırdır bu kültür, bu telkin insanlarımızın zihninde hakim hale getirilmiş!... Hani bazen sokak ağzı var ya!  "Bizden adam olmaz!"  Bu söylem ve telkin vücudumuzun bütün hücrelerine, tüm kılcal damarlara işlemiş!.. 

Avrupalılar acaba şunu düşünüyorlar mı! "Adamlar daha aralarında maç yapmayı beceremiyorlar!" 

Ülkemizden hiç bir etkili ve yetkili çıkıp da "Yahu! Siz ne yapıyorsunuz?  Siz delirdiniz mi? Eli bize mi güldüreceksiniz" demiyor! 

Son yıllarda ülke olarak biraz kıpırdanıp kendimize geldiğimiz , özgüvenimizin kuvvetlenmeye başladığına inandığımız şu süreçte, "Bizden, kaliteli hakem çıkmaz!" düşüncesi ve çıkışı maalesef kabul görmüştür!.. 

Sömürgeci sömürge zihniyetinden, sömürülen de uşak olma zihniyeti alışkanlığından ayrılamadığını görüyoruz!   Bundan 1 asır önce Avrupa'yı  kurtuluş olarak gören zihniyet hala devam ediyor!... 

Üstelik, ülkemize getirilen hakemlere, yerli hakemlerimizin çok üzerinde ücret ödenmektedir. Fazla ücret ödenmesi bazıları için gurur kaynağı olmaktadır. Çünkü  fazla para ödenen hakemler nede olsa "Avrupalı" dır. 

Bu gidişle müstemleke zihniyetinden kolay kolay kurtulamayacağımıza benziyor!