Ebu Zer (RA) hazretleri diyor ki:
"Bir malda üç ortak vardır. Birincisi mal sahibi, yani sen; ikincisi kaderdir. O Hayır mı, yoksa felaket ve ölüm gibi şer mi getireceğini sana sormaz. Üçüncüsü mirasçıdır. O da bir an önce senin başını yere koymanı (yani ölmeni) bekler. Ölünce malını alır götürür, sen de hesabını verirsin. Eğer gücün yeterse sen bu ortağın en acizi olma!
Allah Teala; "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe birre (hayrın kemaline) eremezsiniz, her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir." buyuruyor. İşte benim en sevdiğim malım şu devemdir, ( ahirette karşıma çıkması için) onu kendimden önce gönderiyor ( sadaka olarak veriyorum) um der.
Aynı şeyi bizde yapabiliyor ve en sevdiğimiz şeyleri sadaka olarak başkalarına verebiliyor muyuz?
Ey avanak insan, çoluk, çocuğuna bırakabilmek için geceni gündüzüne katarak mal-mülk almak için harcayacağına, öbür tarafa kendinden önce göndereceğin hayır ve hasenat yapmaya gayret et.
Unutma "kefenin cebi yok", öbür tarafa salih amellerin ve günahların sana yol arkadaşlığı edecek. Kiminle yolculuk edeceğine kendin yaptıklarınla karar vereceksin.
Öylelerini tanıyorum ki; ömür boyunca çalışıp kazandığıyla taksit taksit mal biriktirip, aç sefil öbür tarafa gidiyor. Peşinden de çoluk-çocuğu ondan kalanlarla gününü gün ediyor. Hesabını aşağıda o veriyor.
Çürüyecek bedenini,beslemek için verdiğin uğraş kadar, öbür dünyada ruhunu rahat ettirmek için de çalış.
Kısıtlı bir zaman için kalacağın dünyalığın için ahiretini ihmal etme.
Unutma! Mezarlıklar keşke canlanıp dünyaya geri dönsem de Allah'a layık kul olabilmek için ibadet etsem diyenlerle dolu.
Bunları önce kendime, sonra da hisse almak isteyenlere söyledim.
