Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

Dr. Abdurrahman TOMAKİN


YAŞLI VE YAŞLI BAKIMI


         (devam 

Günümüzde Yaşlı ve Hasta Bakımı giderek sorun oluşturmaya başlamıştır. Bunun da nedeni insanların yaşlılarına karşı tahammülsüz olmaları ve bakımında yeterli özeni göstermemeleridir.


YAŞLI HASTALARIN BAKIMI:

Kilo fazlalığı sürekli yatma halinde cilt bakımı gerekir. Cilt kuruluğu zaman içinde yaralanmalara sebep olabilir. Bu gibi durumlarda uygun bir nemlendiriciyle hastanın vücudu nemlendirilmelidir. Ayrıca sürekli yatış pozisyonu değiştirilmelidir.

Yaşlılığın verdiği direnç kaybıyla birlikte enfeksiyon ihtimali yüksek olduğudan her gün yatak nevresimlerinin değiştirilmesi gerekir.

Günlük hafif egzersiz yaptırılmalı ve masaj yaptırılarak vücudun rahatlaması sağlanmalıdır.

Günlük tuvalet, beslenme, dişler ve ağız bakımı vücut banyosu gibi çeşitli ihtiyaçların giderilmesinde yardımcı olunmalıdır.

Hareketsizlik kanın pıhtılaşmasına neden olduğundan hastaya elastik çorap ya da bandaj uygulanmalıdır.

Solunum yolu ve akciğer hastalıklarına karşı hastayı güçlendirmek için balon şişirme, öksürme, nefes alıp verme gibi egzersizler aksatılmadan yaptırılmalıdır.

Hareketsizliğin getirdiği en büyük problemlerden biri olan barsak sıkıntısı, yani dışkılama problemi, sürekli takip edilmeli ve her sabah ılık su, kayısı, kuru erik gibi verilen besinler hastanın kabız olmasını engelleyecektir.

Yaşlılığın yanı sıra hastanın çeşitli rahatsızlıkları varsa diyet ve ilaç alımı kesinlikle aksatılmamalıdır.


YAŞLI HASTALARDA SIKLIKLA KARŞILAŞILAN SORUNLAR:

1-DELİRYUM-BUNAMA (Organik Beyin Sendromu), ani başlayan, genel olarak bilişsel (zihni melekelere dair) işlevlerin bozulması, bilinç durumunda değişiklik, dikkat bozuklukları, artmış ya da azalmış psikomotor aktivite ve uyku-uyanıklık döngüsünün düzensizliği ile karakterize geçici organik mental durumlar yaşanabilir.

Deliryum gelişmesi morbiditeyi, yoğun bakım gereksinimini, hastanede yatış süresini ve mortaliteyi arttırmaktadır.

Yoğun bakım hastalarının %40- 80’inde deliryum geliştiği görülmektedir. Bu tablolarda ölüm oranın %22 arasında olduğu bildirilmektedir.


DELİRYUM-BANAMA İÇİN BİLİNEN RİSK FAKTÖRLERİ;

-İleri yaş: 80 yaşın üstünde olmak,

-Duyusal yoksunluk (görme ve işitme sorunları),

-Uyku yoksunluğu,

-Mesane kateteri kullanma,

-Üç ve daha fazla ilaç kullanma,

-Dehidratasyon-su ve tuz kaybı, elektrolit dengesizliği

-Malnütrisyon-beslenme bozukluğu,

-Hareketsizlik, yatalaklık,

-Ameliyatlar,

-Akut infeksiyon,

-Stres,

-alkol intoksikasyonu veya alkolden kesilme

-Altta yatan ciddi hastalıklar, kırık ve travmalar


KLİNİK OLARAK ÜÇ TİP DELİRYUMDAN SÖZ EDİLMEKTEDİR.

A-Hiperaktif (ajite, hiperalert) tip; sanrı/hezeyan, halüsinasyon, ajitasyon, yönelim bozukluğu ön planda olup tüm olguların yaklaşık %30’unu oluşturmaktadır.

b-Hipoaktif (laterjik, hipoalert) tipte; depresif, katatonik belirtiler, laterji ve uyanıklık düzeyinde azalma belirgindir. Hastalar konfüze ve yorgun görünümdedir. Tüm olguların yaklaşık %24’ünü oluşturmaktadır.

c-Karışık (mikst) tip; her iki tipin özelliklerini de taşımakta ve tüm olguların yaklaşık %46’sını oluşturmaktadır.

Deliryumun şiddeti de değişebilmektedir ve dört evrede sınıflandırılmaktadır.


YAŞLILARDA GELİŞEN DELİRYUM birçok faktöre bağlı olduğun için pekâlâ atlanabilmektedir. Genellikle sessiz, atipik ve nonspesifik şikayetlerle ortaya çıkabilir.

İdrar yolu infeksiyonu gibi hastalıklar yaşlılarda deliryuma neden olabilir.

Deliryum değerlendirmesinde; hastanın hikâyesi, fizik, nörolojik ve mental muayenesi ile mevcut durumunda bir değişiklik olup olmadığı değerlendirilir. Kognitif (zihinsel) durumun değerlendirilmesi için Mini Mental Durum Değerlendirme Testi (MMSE) gibi bazı testler kullanılmaktadır.


DELİRYUM TAKİP VE TEDAVİSİ:

Hasta ajite, saldırgan ve kontrolsüz ise sedasyon sağlamak için benzodiazepinler (lorazapem, midazolam vb) yerine propofol gibi ilaçlar klinik evreye göre hastane şartlarında ancak uygulanır.

Evre-I: Hafıza, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu.

Evre-II: Bilinçte bozulma, konfüzyon, yer ve zamana yönelik oryantasyon bozukluğu

Evre-III: Stupor, nöbetler, gözünü dikerek sabit bir noktaya bakma

Evre-IV: Koma

Hasta hangi evrede ise uygun dozda uygun ilaç seçimi yapılır.

Deliryumun tedavisi sebebe ve şikâyetlere yöneliktir.

-Konstipasyon/kabızlık, ağrı, bulantı gibi şikâyetler sorgulanmalıdır.

-Sıvı-elektrolit dengesinin sağlanması,

-Ağrının kontrol altına alınması,

-Polifarmasi-çoklu ilaçlardan kaçınılması,

-Beslenmenin düzenlenmesi,

-Mobilizasyon/hareketlerin sağlanması.

sıvı ve elektrolit dengelerinde bazı değişiklikler ortaya çıkmaktadır.

70 yaşında vücuttaki su miktarı vücut ağırlığının %53’üne kadar düşer. Serum elektrolit konsantrasyonlarında yaşlanma ile herhangi bir değişiklik olmamakla beraber sıvı veya diyet değişikliklerine organizmanın adaptasyonu bozulmaktadır.

Dehidrate-sıvı kaybı: Çevre sıcaklığının yükselmesi, diyare veyafebril-ateş gibi durumlarda sıvı kaybı yaşanır.

Nörolojik defisiti/bozukluğu belirgin olan hastalarda dehidratasyon (su kaybı) ve hipernatremi (tuz fazlalığı) daha da belirgin olabilir.

Yaşlı hastalarda hiponatremiye (vücud tuz noksanlığına) yol açabilecek konjestif kalp yetmezliği, santral nörolojik sorunlar, uygunsuz ADH salınımı sendromu gibi hastalıklar sık görülmektedir.

Yaşlı hastanın sıvı elektrolit dengesindeki değişikler hayati bulgularda değişikliklere neden olabilir.

Sıvı elektrolit dengesinin tedavisi sırasında eksik olan elektrolitin yerine konulması ya da sıvı hacminin arttırılması istenirken tedavinin yan etkilerine/ komplikasyonlarına dikkat edilmelidir.

(Devam edecek)