Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Mehmet Ali AYDIN


YUH OLSUN!

YUH OLSUN!


 


Zamanın birinde bir beldede dinini seven emirlerine uyup haramlardan sakınan salih yaşlı bir zat varmış. Kimseye yük olmaz kendi halinde sakin bir hayat yaşarmış. Herkesin sevip saydığı bu zatın insanların anlam veremediği bir âdeti varmış. O beldede birisi öldüğü zaman ölenlerin ardından çoğunlukla “ Yuh olsun” dermiş.
İnsanlar bunun sebebini bir türlü anlayamaz ve bunu söylemesinin sırrını da bir türlü çözemezlermiş. Mübarek, sevilen hürmet gören bir kimse olduğu için de söylediği sözden muradının ne olduğunu sormaya cesaret edemezler ve “mutlaka bir hikmeti vardır” diyerek böyle faziletli bir ihtiyarın manasız bir davranış yapmayacağına inanırlarmış… Her nefis ölümü tadacağı için bu zat da bir gün vefat etmiş. Hakk’ın rahmetine kavuşmuş ve haber kısa zamanda yayılmış.
Herkes cenazesinin kalkacağı camiye koşmuş. Cenaze namazı kılınmış ve tabut omuzlara alınmış. Tam mezara doğru götürülürken halkın arasından birisinin hatırına merhumun meşhur âdeti gelmiş.
İçinden; “O herkese ‘Yuh olsun’ Derdi. Ben de ona söyleyeyim” diye geçirmiş. Hemen arkasından da; “Sana da yuh olsun” deyivermiş. Demesini demiş; ama o zamana kadar olmayan bir şey olmuş.
Omuzlardaki tabut sallanmaya başlamış. Taşıyanlar omuzlarından kayacağını sanarak daha bir sıkı sarılmışlar. Derken tabutun kapağı yavaşça açılmış ve o zat nurani yüzüyle sözü söyleyen adama bakmış. Adamın heyecandan yüreği ağzına gelmek üzereymiş ki o zat:
“-Eğer ben de onlar gibi hayatı boşuna çiğnemiş dünyada ahireti kazanamamışsam bana da yuh olsun” deyivermiş…
Arkasından tabutuna uzanmış, kapak örtülmüş. Kalabalıktan hiç kimse ağzını açamamış. Sessizce cenazeyi kabre götürmüşler defnetmişler. Herkes gittikten sonra “Sana da yuh olsun” diyen kimse kabrin başında bir süre kalmış ve o zattan özür dilemiş derin derin düşünerek şöyle söyleniyormuş: ”Hayatım akıp gidiyor. Yaşadıklarım bana yuh mu dedirecek, yoksa aferin mi kazandıracak?”
Hayatımızdan koca bir yıl daha akıp geçti ve gidiyor. Miladi takvime göre 2019 bitti ve 2020 yılı geliyor. Şimdi biz de ömrümüzden kayıp giden bir yılı sorgulamak durumundayız. 2019 yılı bizim için acaba ne söyleyecek.
Koskoca 365 günü dünyevi, arzuları, hırsı ve nefsi için harcadı: “Yuh Olsun” mu diyecek, yoksa bütün bir yılı Allah ve Resulünün yolunda ve onların rızası doğrultusunda yaşadı, dünyanın aldatıcı cazibesine kapılmadı: ”Aferin” mi denilecek?
Babası Noel olanlara bir sözümüz yok onlar istediği gibi Noel de kutlayabilir, yılbaşı da, onlara bir engel yok. Her türlü eğlenceyi yapabilir, içkide sınırları zorlayabilir. Şehirlerde “Yılbaşı” kutlaması yapılan meydanlara çıkabilir. Saat 24.00 yaklaşırken geri sayım yapabilir, bu arada aralara sızmış olan sapıkların da her türlü sapıklığına alet olabilir.
Ama aklı başında bir insan şöyle sakin kafa ile “ben geçen yılı nasıl değerlendirdim, insanlık için hangi faydalı işleri yaptım, aç ve açıkta olan insanlara ne kadar yardımcı olabildim. İnsan olarak benden beklentilere ne kadar karşılık verebildim. Nerede, nasıl ne gibi hata ve yanlışlarım oldu. Yeni yılda bunları nasıl telafi edebilirim diye geçen yılın muhasebesini yapmalı ve kendisine “Yuh Olsun” mu denilecek; yoksa “Aferin” mi denilecek gözden geçirmelidir.