Ordu Üniversitesi Tefsir Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyüp Sâdık Kılıç, Ordu Ulu Câmi'deki Cenaze merasimiyle son yolculuğuna uğurlandı.
Son yolculuğuna uğurlanan Ordu Üniversitesi Tefsir Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyüp Sâdık Kılıç'ın cenazesindeki izlenimleri Gazetemiz Yazarı Abdulkadir Demir gündeme taşıdı.
"ORDU'DA BİR İLİM VE GÖNÜL İNSANINI HAKKA UĞURLADIK"
Gazetemiz Yazarı Abdulkadir Demir izlenimlerini şu sözlerle dile getirdi; "Pazar günü Ordu Üniversitesi Tefsir Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyüp Sâdık Kılıç Hocamızı Ordu Ulu Câmi'deki Cenaze merasimine katıldık. Cenaze namazını ve konuşmayı Prof. Dr. Nasrullah Hacı'müftüoğlu hocamız yaptı. Hocamızın anlatımıyla "Öldükten sonra yaşamak hayırla anılmak" üzerine ufuk açıcı bir anlatım. Her cümlesi ayrı bir hikmet, ayrı bir ders… Talebelerinin ifadesiyle hocamız öyle ki bir derse anlatımına çok yönlü motive olur bizler onu dikkatlice dinler ders bitiminde bir müddet kedimize gelemezdik..
Prof. Dr. Nasrullah Müftüoğlu Hocamızın Cenaze Namazını kıldırmadan evvel yapmış olduğu Cenazeye katılan adeta mahşeri meydanı andıran herkesi derinden etkileyen o çarpıcı dikkat çekici sohbeti paylaşıyorum; Dava arkadaşım. Allah öyle bir isim nasip ettiki Sadık ve Eyüp. Sadakatta sahip dosdoğru bir adam. Eyüp (as) sabrına da sahip. Yakınen şahidim. Kur'anda Allah muhsinleri sever ayetini özünde yaşayan yapmış olduğu işi mesleğini en güzel şekilde yapmaya gayret eden bir ilim insanıydı. Nasıl tanıdım tanıdığım gibi şahitlik yapmanızı arzu ediyorum. Sadık bey çok güçlü bir imana sahip sadakat var ya ismi ile müsemma fakat çok akıllıca seyreden akıllı bir mümin öyle ayak altı yapmaz istismar etmez kimse görsün takdir etsin şak şak yapsın diye değil Allah için çalışan yakınen tanıdığım için söylüyorum. Bir dava adamıydı. Elbette yeri çok zor doldurulur. Çünkü ben kırk yıl sadık beyi hiç boş görmedim. Her ne zaman görsem elinde mutlaka bir ilmi çalışma yapıyor bazen öyle dalar odasına girer bir müddet masasının üstünde kontrol ederdim haberi olmazdı. Sonra bir anda bakar vay abi sen mi geldin çünkü yaşta ondan büyüktüm. Hatta aklıma gelmişken ifade edeyim dedim ki Sadık'cım ben ölünce cenazeme geleceksin senin o güzel okuyuşunla beni yolcu edeceksin demiştim kendisine ama tersi oldu biz yolcu ediyoruz.
Ben onu tanıttığım gibi tabi burada zamanızı alacak değilim kırk yıllık hatıralar bitmez çok derin hatıralarımız var ama hepsi bütün bildiklerim onun hakkında hüsnü şehadetine şehadet eder ben sadık eyüp hocanın mükemmel bir mümin müvahid ve müslim olduğuna şahidim diyerek sözlerini tamamladı. Bu konuşma cenazeye katılanların duygularına tercüman oldu gözyaşlarını kimse tutamadı. Aslında değerli büyüğümüzün hocamızın bu konuşma üslubu cenaze merasimlerde yapılması gereken bir örnek bir hitabettir. Onun için siz gönül dostlarıyla paylaşma gereğini hissettim. Böyle çok kıymetli ilim ve gönül insanını Ordu'da bizler gereği gibi istifade edemediğimiz değerini anlamadığımız için başta kendime olmak üzere yetkili ve etkililere ders olsun ibret olsun derim.. Biz Büyüklerimizin değerlerimizin kıymetini ne vakit bileceğiz? İlmi çalışmalarını insanlık için yaptıkları hizmetleri ne vakit anlayıp idrak edebileceğiz? Hayattayken imkan varken arayıp sormadığımız Fikir İnsanlarını, Yön gösterenleri, Yolumuza ışık tutanları öldükten sonra mı? değerlerini anlayacağız Allah aşkına.. Bu vesileyle Hocamıza Rabbim Refik-ı âlâ'ya refik, Rahmet-i vâsiası ile muâmele, derecesini âli, menzilini mubarek, makâmını firdevs'i â'lâ, Hayrul Beşer efendimize cirân, Ruhunu mele-i a'lâ'da ferahnâk eylemesi niyazımla" ifadelerine yer verdi.