Aslen Rize kökenli bir aileden olan ve Samsun’da dünyaya gelen ömrünün 26 yılını uzmanlık alanında Ünye ilçesinde geçiren 35 yıllık hekim olan Ordu Tabip Odası Başkanı, Biyokimya ve Klinik Biyokimya Uzm. Dr. Ali Coşkun, mesleğine âşık olduğunu ve “İyi ki Türk Hekimi” olduğunu söylüyor. 

“İNSANLARA ŞİFA DAĞITMAK EN BÜYÜK İSTEĞİMDİ”

Tıp fakültesine girmeden önce aklında hep insanlara yardım etmek, onlara karşı güzel bir katkı sunabilmek olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Ali Coşkun, “Bu amaçlarla tıp fakültesine girdim. İnsanların acısını dindirmek, ağrılarını yok etmek, hastalığını tedavi edebilmek ve şifa olabilmek bana hep cazip gelmişti. Bunun için doktor olmaya karar verdim. Tıp öğrencileri ne uyku bilirler, ne yorgunluk bilirler, gece gündüz çalışırlar. Mesleklerinde olduğu gibi öğrencilikleri de çok çalışarak geçer. Mesleklerini yapmaya başlayınca bütün hastalara şefkat dağıtacaklarını zannederler ama süre içerisinde hastaların ve hastalıkların çokluğu nedeniyle yetişemediği çok zamanlar olmuştur. Bununda derin acısını duyarlar” ifadelerine yer verdi.

“HAYATI KAÇIRIRLAR”

“Tıp fakültesinden mezun olup hekimlik yaptığı dönemlerde çoğu hekim, tıp fakültesine girerken gençliklerini yaşayamadıkları gibi bununla beraber mesleklerini yaparken çocuklarının büyüdüklerini göremezler ve hayatı kaçırırlar” diyen Coşkun, “Hiçbir hekim bu mesleği çok para kazanmak için seçmez. Hekimlik mesleği hemen hemen diğer mesleklerle aynı ücreti kazanıyorlar. Bu mesleğe sadece fedakârlık yapmak, insanlara daha fazla etki edebilmek, insanların ağlamasına son vermek için girerler. Bir insana şifa olabilmek bir hekimin en büyük mutluluğudur. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’te mukaddes canını Türk Hekimlerine emanet etmemiş miydi? Ulu Önderimiz de hekimlerin ne kadar fedakâr, kendi canlarından geçercesine hastaların canlarını mukaddes bildiğinden haberdardır ve belki de bunu herkesten daha önce fark etmiştir. Hekimlik böyle bir şey” diye konuştu.

“BAĞIMSIZLIK BAYRAMI”

“35 yılın sonuna geldiğimde ve arkaya dönüp baktığımda hep güzel şeyler görüyorum” diyen Coşkun, “Hep iyi ki yapmışım, iyi ki insanlarımıza dokunmuşum, iyi ki bu milletimize faydalı olmuşum ve iyi ki Türk Hekimi olmuşum diyorum. Çünkü bizim tıp bayramımız bile diğer uluslarda ki hekimlerden farklıdır. 14 Mart’ta kutladığımız tıp bayramı aslında bağımsızlık bayramıdır. 14 Mart bir ulusun ayağa kalkış bayramıdır. 14 Mart bizim için ayrı bir güzel ama Türk hekimi olmak dünyada ki bütün hekimlerden daha farklı ve daha güzel. 35 yıla geldiğimde bu kadar ömrümü iyi ki insanlara faydalı olarak geçirmişim diyorum. Mutlaka eksiklerimiz olmuştur ama bir 35 yıl daha rabbim nasip ederse geri kalan ömrümün de hepsini bu milletimize adamaya hazırım. Yaptığımız hiçbir işten pişmanlık duymadık. Çünkü çok güzel işler yaptığımızı biliyoruz. Bir insanın kurtulması, bütün insanlığın kurtulması gibidir. İyi ki hekim olmuşuz. Fedakâr ve kahraman Türk çocuklarına hekim olmalarını özellikle isterim” şeklinde konuştu.

“HEKİMLERİMİZE ŞİDDET GÖSTERMEKTEN ÇEKİNMEYEN KESİM VAR”

Coşkun, “Biz ömrümüzü insanlığa ve Türk milletine adamışız. Milletimizin yüzde 90’ı hekimlerimizin kıymetini biliyorlar ama maalesef bazı azınlık dediğimiz kesim için söylüyorum. Hekimlerimize şiddet göstermekten çekinmeyen kesim var. Bu kesimin daha çok bilinçlenmesine, hekimlerimizi kadifelerle muhafaza etmeleri gerektiğine inanıyorum. Şiddet yapan toplum da unutmasınlar ki, dünyaya ilk geldiklerinde ilk muayenesini yapan hekim abileri ve ablalarıydı. Onların hayatta kalmalarını, sağlıklı büyümelerini sağlayan hekimlerdi. O nedenle hekimlerimize karşı lütfen saygılı olalım. Çünkü hekimler bu milleti çok sayıyor ve çok seviyor” dedi.

Özel Haber: Sümeyye ŞAHİN