Prof. Dr. Özgür Enginyurt: "Kahverengi kokarca böceği insana ciddi zarar vermez, asıl tehlike tarım ürünlerimize" dedi.
Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Enginyurt, TRT Trabzon'da yayınlanan Bölge Gündemi programına konuk olarak, son yıllarda Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde görülmeye başlanan kahverengi kokarca böceği (Halyomorpha halys) hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Program sunucusu Tutuş Fidan’ın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Enginyurt, halk arasında giderek artan endişeleri yatıştıracak bilgiler verdi. Kahverengi kokarca böceğinin, 2017 yılından itibaren Türkiye'de görülmeye başlandığını belirten Enginyurt, bu istilacı türün esas zararının insanlara değil, tarımsal üretime yönelik olduğunun altını çizdi.
“TARIM ÜRÜNLERİ ÜZERİNDE BÜYÜK TAHRİBATA YOL AÇIYOR”
Kahverengi kokarca böceğinin sokucu ve emici bir ağız yapısına sahip olduğunu ifade eden Prof. Dr. Enginyurt, “Bu böcek doğrudan insan hayatını tehdit eden bir canlı değildir. Ancak meyve ve sebzelerde ciddi zararlara yol açmaktadır. Tarımsal üretim açısından büyük tehdit oluşturan bu böcekle mücadele çok boyutlu olmalıdır. Sadece devletin değil, çiftçilerin ve vatandaşların da bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor. Topyekûn bir mücadele şart” dedi.
“İNSANLAR İÇİN HAYATİ TEHLİKE SÖZ KONUSU DEĞİL”
İnsanlarda bu böcekle temasa bağlı vakaların son derece nadir olduğunu vurgulayan Enginyurt, “Tıbbi literatürde yer alan bazı vakalarda, böceğin sıvısının temas ettiği cilt bölgelerinde kaşıntı, kızarıklık gibi alerjik belirtiler görüldüğü bildirildi. Gözle temas etmesi durumunda ise kornea iltihabı ve geçici görme kaybı gibi sorunlar oluşabiliyor. Ancak bu vakalar oldukça nadir ve geçici etkilerdir. Hayati tehlike oluşturan bir durum yoktur” ifadelerini kullandı.
“TEMAS DURUMUNDA NE YAPILMALI?”
Prof. Dr. Enginyurt, kahverengi kokarca böceğinin kendini tehdit altında hissettiğinde keskin bir koku salgıladığını ve bu sıvının temas ettiği bölgelerde cilt tahrişine neden olabileceğini belirtti. Bu tür bir temas durumunda neler yapılması gerektiğini ise şöyle özetledi: “Eğer böcek ile cilt teması olduysa bol sabun ve suyla yıkamak yeterlidir. Gözle temas ettiyse sadece bol su ile durulanmalıdır. Nadir de olsa ciltte derin yara ya da ciddi tahriş oluşursa bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir.”
“TÜRKİYE’DE İLK KEZ 2017’DE GÖRÜLDÜ”
Böceğin anavatanının Asya olduğunu, ilk olarak 1990’lı yıllarda Çin ve çevresindeki ülkelerde görüldüğünü belirten Prof. Dr. Enginyurt, kahverengi kokarcanın buradan Kuzey Amerika’ya, ardından 2000’li yıllarda Avrupa’ya yayıldığını ve 2016 yılında Gürcistan’da, bir yıl sonra ise Türkiye’de tespit edildiğini ifade etti.
“TOPLUM OLARAK BİLİNÇLENMELİYİZ”
Prof. Dr. Enginyurt, açıklamalarının sonunda toplumun bu konuda daha bilinçli ve duyarlı olması gerektiğini vurgulayarak, “Bu sadece bireysel bir sorun değil, ülke çapında tarımsal üretimi ilgilendiren önemli bir meseledir. Devlet kurumları, üniversiteler, çiftçiler ve vatandaşlar el birliğiyle hareket etmeli. Amacımız bu zararlı böceği tarım alanlarımızdan uzak tutmak ve üreticilerimizin emeklerini korumaktır” dedi.