“Suyunu koruyan, vatanını korur”: Uzmandan hayati uyarı.

Artan nüfus, iklim değişikliği ve küresel su krizleriyle karşı karşıya kalan dünya, suyun sadece bir yaşam kaynağı değil, aynı zamanda stratejik bir güç unsuru olduğunu her geçen gün daha fazla hissediyor. Klinik Biyokimya Uzmanı Uzm. Dr. Ali Coşkun, yaptığı açıklamada su tasarrufunun çevresel bir önlem olmanın ötesine geçtiğini belirterek, bunun millî bir görev olduğunun altını çizdi.

Küresel ölçekte yaşanan su sıkıntıları, artık sadece iklimsel değil, siyasi ve ekonomik krizlerin de temelinde yer alıyor. Uzm. Dr. Ali Coşkun, günümüzde birçok ülke arasında yaşanan çatışmaların görünürde farklı nedenlerle ortaya çıktığını, ancak perde arkasında su kaynaklarının kontrolü için ciddi bir mücadele yaşandığını vurguladı.

“Suyu içerken hariç, kullanırken cimri olun. Günümüzde ülkeler arasında yaşanan birçok çatışmanın görünürdeki sebepleri farklı olsa da, gerçekte en kritik mesele su kaynaklarıdır” diyen Dr. Coşkun, suya erişimin giderek zorlaştığını ve bu durumun stratejik sonuçlar doğurduğunu ifade etti.

ANADOLU, STRATEJİK SU YATAKLARININ BEŞİĞİ

Türkiye, Asya ile Avrupa’nın kesişim noktasında yer almasıyla sadece jeopolitik değil, hidropolitik anlamda da büyük bir öneme sahip. Ülkemiz; Kızılırmak, Yeşilırmak, Fırtına Deresi, Dicle ve Fırat gibi hayati su damarlarına ev sahipliği yapıyor. Bu nehirlerin taşıdığı su, yalnızca Türkiye için değil, Suriye, Irak ve diğer komşu ülkeler için de yaşamsal önemde.

Uzm. Dr. Coşkun’a göre, bu su yataklarının kontrolü yalnızca tarım ya da içme suyu temini gibi temel ihtiyaçlarla sınırlı değil; aynı zamanda bölgesel güç dengelerini de belirleyen bir faktör hâline geldi.

“Bu nehirler sadece bizim değil, çevremizdeki birçok ülkenin de dikkatle izlediği, göz diktiği stratejik kaynaklardır. Asıl hedef bu su damarlarının kontrolüdür. Gerçek hedef: Güzel Türkiye’mizdir” diyerek ülkemizin su kaynaklarının korunmasının, doğrudan ulusal güvenlikle ilişkili olduğuna dikkat çekti.

SU İSRAFI, MİLLİ GÜVENLİK MESELESİ HÂLİNE GELİYOR

Dr. Coşkun, suyun sadece bireysel kullanım açısından değil, tarımda, sanayide ve enerji üretiminde de hayati rol oynadığını hatırlatarak, her damlanın değerini bilmek gerektiğini söyledi. Su israfının, artık sadece çevresel bir sorun değil, gelecek kuşakların refahını ve güvenliğini doğrudan etkileyen bir mesele olduğunun altını çizdi.

“Su tasarrufu sadece çevreci bir davranış değil, millî bir görevdir. Su içerken kana kana içelim; ama kullanırken, yıkarken, akıtırken cimri olalım. Çünkü bu toprakların kaderi, suyunu koruyabilenlerin elinde şekillenecektir.”

KURAKLIK TEHLİKESİ KAPIDA

Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, son yıllarda Türkiye genelinde yağış oranlarında ciddi azalmalar yaşanıyor. Barajlardaki doluluk oranları kritik seviyelere inerken, pek çok bölgede yer altı su seviyeleri düşüyor. Uzmanlar, bu gidişatın kalıcı kuraklık tehlikesine zemin hazırladığını belirtiyor.

Uzm. Dr. Coşkun, bu tehdide karşı toplumun her kesiminin birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Bireysel önlemlerden toplumsal bilinçlendirmeye kadar geniş bir yelpazede harekete geçilmesini önerdi.

HER DAMLA, BİR GELECEKTİR

Bu çağrı sadece bir uzman görüşü değil; aynı zamanda Türkiye'nin geleceğine yönelik ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Su kaynaklarının korunması, artık yalnızca çevre bilinciyle değil, vatan sevgisiyle ele alınması gereken bir konu.

“Unutmayalım: Suyunu koruyan, vatanını korur” diyerek sözlerini tamamlayan Uzm. Dr. Ali Coşkun, su tasarrufunun bir yaşam biçimi hâline getirilmesini ve çocuklara erken yaşta öğretilmesini öneriyor.

SU TASARRUFU İÇİN BASİT AMA ETKİLİ ÖNLEMLER:

Diş fırçalarken musluğu kapatın

Kısa süreli duşlar tercih edin

Bulaşık ve çamaşır makinelerini tam dolmadan çalıştırmayın

Bahçe sulamasını sabah erken veya akşam saatlerinde yapın

Sızdıran musluk ve tesisatları onarın