Çeksın, evinin bahçesinde oturuyordu. Ağaçlara konup kalkan kuşları, oldukça yavaş hareket eden bulut kümelerini temaşa ediyordu.
Öteden beri bisikleti ile gelen posta görevlisi, bahçe kapısından seslenerek, bir mektup uzattı Ceksın’a. Çeksın, teşekkür ederek aldı mektubu ve zarfın dışına baktı. Hanımına seslendi:
-Ceysin, karıcığım bakar mısın?
Karısı, mutfak penceresinden karşılık verdi:
-Çeksın, ne var?
Çeksın, elindeki mektubu göstererek:
-Kızımızdan mektup var.Diyerek gülümsedi.
Kadın, koşarak bahçeye çıktı.Kızının mektubunu alıp bağrına bastırdı. Uzun zamandır mektupm gelmediği için, oldukça sevinmişti bayan Ceysin.
Kızları Liz, Harvard Üniversitesi’nde okumaktaydı. Bilgisayar mühendisliği tahsilini yapıyordu.. Mektubu okudular. Liz, bir gençle tanıştığını ve evlenmek üzere anlaştığını yazmıştı mektubunda. İkisi de kızlarına güveniyorlardı.Bulduğu genç, kötü biri olamazdı. Bu yüzden, her hangi biri kuşkuya düşmediler.
Ceysin:
-Kocacığım, hemen gidelim.
-Nereye?
-Kızımızın yanına. Liz, bizi bekliyor.
Gülümsedi adam:
-O halde hemen yola çıkalım.
Ceysin, eve geçti. Valizleri topladı ve aynı gün,kızlarının yanına gitmek üzere evden çıktılar. 25 km uzaklıkta olan kasabaya geldiler. Buradan bir trene binerek, uzun bir yolculuğa çıktılar. Ceksın ve Ceysin, kompartımanlarında saatlerce sohbe ettiler. En çok merak ettikleri husus, acaba kızlarının sevgilisi nasıl bir gençti. Her ne kadar, iyi bir olduğuna dair kanaatleri varsa da, yine de görmeden kesin bir düşünce sahibi olamayacaklardı.
Kızlarına geleceklerini haber vermemişlerdi. Sürpriz yapmak istemişlerdi. Kızlarının okuduğu Harvard Üniversitesi, 1936!da John Harvard tarafından kurulmuş ve ABD.’nin en iyi özel üniversitelerinden biriydi.
Çeksın ve Ceysin Cambridge’de (Kembriç) trenden indiler. Çünkü kızlarının okuduğu üniversite buradaydı. Çok pahalı ve tabii lüks bir otele girdiler.
Genç bir otel görevlisi, valizlerini aldı karı kocanın ve , “lütfen buyurun“ diyerek önlerine düştü ve beşinci katta bulunan 104 numaralı odanın kapısını açarak, “İşte odanız efendim, bir emriniz olursa, hazırız.. “ dedi.
Çeksın, çok yüklü bir bahşiş verdi.
Stiv adlı genç, bu bahşişi görünce afalladı. Hiç bu kadar bahşiş veren çıkmamıştı şimdiye değin. İçten bir tebessümle, teşekkür ederek aşağıya indi.
Çeksın:
-Çok yorgunum.
Karısı:
-Dinlenmeliyiz..
-Elbette..
Onlar dinlenmeye çekilirken, buğday tenli, ince yüzlü, sık ve siyaha yakın koyu kumral saçlı ve uzunca boylu bir genç olan Stiv, otelin bahçesine çıktı. Bir başka görevliyle konuşuyordu:
-104’e yeni bir müşteri geldi. Harika bir adam, dedi.
Öteki:
- Çok mu bahşiş verdi?
- Evet.
- İyi. Sevin işte..
Ceysın, kızını telefonla arayarak kaldıkları otelin adresini verdi.
Stiv, bu karı kocaya özel bir ilgi gösteriyordu.
Sanki durmadan bir şeyler isteseler de, her keresinde hemen götürse İdi. Tuhaf bir yakınlık hisediyordu onlara karşı; nedenini bilmediği bir içtenlik..
Stiv, beşinci katta yemek servis arabası ile dolaşıyordu. Asansörün yanında bir dolap vardı. Bu dolabı içinden gelen sesin dürtüsüyle açtı. Oysa hiç de böyle bir adeti yoktu. Dolapta bir oksijen tüpü gördü. İçinin dolu olup olmadığını kontrol etti. Dolu idi. Bu tüpü aldı ve yemek servis arabasının alt gözüne koydu ve örtüsünü indirdi.
Bir kaç odanın yemeklerini verdi.
Sonunda 104 nolu odaya girdi.
Girer girmez Bayan Ceysin, birden bire yere düştü:
Nefes alamıyorum, diye fısıldadı. Boğazını tutuyor, çırpınıyordu.
Kocası da afallamıştı.
Stiv, hemen yemek arabasının altına biraz önce koyduğu oksijen tüpünü çıkardı ve bayan Ceysin’e oksijen verdi. Kısa zamanda ayıkmış, rahatlamıştı Ceysin.
Çeksin karısının elini tuttu. Ölümden dönen karısına moral verdi. Hala ayakta bekleyen gence dönerek:
Genç:
-Stiv, dedi.
-Stiv, sana çok teşekkür ederim. Karımın hayatını kurtardın. Peki, bu oksijen tüpü, neden arabanın altındaydı? Böyle bir uygulamayı hiç görmedim de.. Diye konuştu Çeksın.
Stiv:
-Burada da böyle bir uygulama yok.
-Peki nasıl iş bu?
-Bilmiyorum bay Ceksın. Dolapta idi oksijen tüpü ve az evvel içimden gelen şiddetli bir dürtüyle yemek arabasına koydum..
Ceysin, kocasına bakarak:
-İlginç.. Galiba, bir halüsinasyon yaşamıyoruz değil mi? dedi.
-Yoo, yoo, dedi Çeksın.
Bay Ceksın, yüklü bir miktarda parayı Stiv’e uzatarak:
>>>devamedecek...