Olgun YÜKSEL

Tarih: 11.01.2024 09:04

3-Y İLE MÜCADELE

Facebook Twitter Linked-in

 

      2002 yılında iktidara gelen AKP, 3-Y ile mücadele edeceklerinin mesajlarını vermişlerdi. 3-Y’nin açılımını hatırlayalım. Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar. Yolsuzluklarla mücadele edeceklerdi ve Devletin içinde yolsuzluklar bitirilecekti. Yoksullukla mücadele edeceklerdi ve ülkede yoksul bırakmayacaklardı. Yasaklarla mücadele edecekler ve ülkede demokrasiyi egemen kılacaklar ve Ülkemiz özgür bir Ülke olacaktı. 

      Hastanelerde ki kuyruklar kalkacaktı. Bursa’dayım, 2 aydır eşim için hastanelerden randevu alamadım. Mecburen Özel hastanelerde muayene oluyoruz. Muayenelerin en ucuzu 1000 Tl’den başlıyor. Henüz ameliyat aşamasına geçemedik.  Bursa’da Devlete ait hiçbir hastaneden randevu almak mümkün değil .  Devlet hastaneleri, şehir hastaneleri,  Üniversite hastanelerinde muayene olmak veya tedavi olmak istiyorsanız, üst düzey bürokrat olacaksınız veya üst düzey bürokratlar size randevu ayarlayacaklar. Diğer türlü Doktor Bey’in özel muayenehanesine gideceksiniz elbette Doktorunuzun özel muayenehanesi var ise mümkündür, yoksa o da mümkün değil. Anlayacağınız paranız var ise özel Hastaneler müşterilerini bekliyor. Hiç sorun yok. Sıradan bir gece yatışlı ameliyatın maliyeti 70-80-100-120 bin Tl’den başlıyor. Yeni Türkiye’de Devletimiz vatandaşlarına ölün diyor. Eğer küçük şehirlerde veya köy ve kasabalarda yaşama imkanı olup da hala büyük şehirlerde sebepsiz yaşayanlar var ise onların aklından şüphe ederim.

      Devletin kaynakları yasalara uydurularak talan ediliyor. Devletin bürokratlarının altına verdiği tüm makam araçlarının neredeyse tamamı kiralık. Devlet dairelerinin büyük kısmı kiralık. Yani bir yandaştan kiralanıyor.  Kiralama bedellerinin yaklaşık 3 yıllık parasıyla kiralanan her şey devletin olabilir. Neden olsun ki, diğer türlü yandaşlar nasıl daha daha daha fazla kazanacak? Devletin milyarlarca doları talan edilirken emekliler aah emekliler çok beklersiniz. Yolsuzlukla mücadele ediliyordur. Elbette küçük yolsuzluklarla mücadele ediliyor. İhalelerde, ihale kanunları, yönetmelikleri, şartnameleri büyük yolsuzluklara  göre düzenlendiği için yolsuzluktan sayılmıyor.

        Seçimler yaklaşıyor. İktidar muhtemelen her gün savunma sanayinde gösterilen gelişmeleri gelinen teknolojik seviyeyi maharetle TV’lerde anlattırmaya tekrar başlayacaklar. Samimiyetle ifade edeyim ki gelinen nokta itibari ile parmak ısırtacak seviyeye ulaştık ve bunlar için her zaman iftihar etmeliyiz. Emeği geçen herkese bu ülke minnettardır. Bundan sonra da daha fazla daha hızlı, süreç devam etmelidir. Ordumuz, güvenlik kuvvetlerimiz vatandaşına, dostuna güven verirken sürekli çoğalan düşmanlarımıza korku salmaya devam etmelidir.  Ancak bu gelişmeler, yolsuzlukların, yoksullukların, yasakların, hukuksuzlukların kamufle edildiği en önemli enstrüman olarak karşımıza çıkıyor. Yolsuzluklar aldı başını gitti diyoruz, karşımıza İHA’lar SİHA’lar daha bir sürü Teknoloji ile çıkıp bakın yapıyorlar. Diyorlar. Kalpten başım gözüm üzerine, ancak yolsuzluklar ne olacak? Yoksulluklar, hukuksuzluklar ne olacak diyoruz, Milli Teknoloji hamlesi diyorlar. Kalpten başım gözüm üzerine, ancak halkımız herkes en fazla yolsuzluklar ve doğru yönetilmediği için yoksulluk batağına saplandık ne oluyor diyoruz. Kafelere bak kaynıyor, herkeste para var diyorlar. Yahu kardeşim 300 bin nüfuslu şehirde kafelerde oturanları saysan 3000 kişi sayarsın. Bu şehirde kafelere gidebilecek bu kadar insan vardır. Ben 3000 kişiyi sormuyorum, 300 bin kişiden bahsediyorum diyorum,  Savunma da geldiğimiz noktayı bilmiyor musun? Diyorlar. 

        Devlette israf almış başını gidiyor, bize fakirlik öğretilirken, yandaşlara zenginlik öğretiliyor, altın tozlu kahve nasıl içilir, sünnet olan çocuklarının pipisine pırlantalar, 24 ayar altınlar nasıl takılır, görgüsüzlükleri gözümüze gözümüze sokulurken bize Kuruluş Osmanlıyı anlatıyorlar, Mekke’nin fethini anlatıyorlar, Kandil gecelerinde ki ibadetin 80 yıl ibadet yerine geçtiğini anlatıyorlar.  Namaz kılıp, şükredin  diyorlar, çünkü zenginlerin fakirlerden 500 yıl sonra cennete gireceğini anlatıyorlar. Hepsine Eyvallah!

       Kardeşim halk aç, canı az döner çekse, eskiden dışarıda yediği ve tadını bildiği bir yemeği hatırlasa içini çekerek uzaklaşıp gidiyor. Halkımız yoksul! Hastanelerde tedavi olamıyoruz. Randevu alamıyoruz.  Dahası Ölüyoruz!   Eşim ve çocuğum için canımı veririm. Uğraşacağım. Çabalıyorum. Velev ki ben ağır hasta olursam hiçbir tedavi yolunu aramayıp korkmadan ölümü seçeceğim. Bunda da kararlıyım. Bizlere  bunu  yaşamaya mahkum eden reva gören halkımız,  O hastanelere eninde sonunda sizin de işiniz düşecek. Siz ne yapacaksınız?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —