Bugün, 19 Eylül 2024 Perşembe

Olgun YÜKSEL


600 YILLIK HESAP

600 YILLIK HESAP


 

1. Dünya Savaşı sonrası galip devletler yani İtilaf devletleri yenilen devletlerden neler talep edeceklerini belirlemek için toplanıyorlar. Osmanlı İmparatorluğu maalesef yenilen devletler arasındadır. Bu toplantı aslında koca bir imparatorluğun kaderinin belirlendiği toplantıdır. Toplantı aslında alfa devletler olarak İngiltere ile Fransa’nın belirlediği kararlar üzerinden yürür. Toplantıdakilere sunulan ve halen herkese açık olan bir rapor vardır. Bu Raporda neler yazıyor? 

“Bu Türkler, tarihimizin son 500 yılına karabasan gibi çöktüler. Şimdi tarihimizde ilk defa bu hesabı görme fırsatını elde ediyoruz.  O halde öyle bir düzenleme, öyle bir hesap yapmalıyız ki, hem geçmiş 500 yılın hesabı görülmeli hem de gelecek 500 yılın torunları, aynı tehdidi tekrar yaşamaması için gerekli düzenlemeleri yapmalıyız”

Raporun Türkler ile ilgili bölümü böyledir.  “6 Mayıs 1919 günü Lloyd George, Yunan Başbakanı Venizelos’a şunu sorar: ‘’Birlikleriniz hazır mı?’’ Venizelos: ‘’Evet, hazır. Ne amaçla?’’ Lloyd George: ‘’ABD Başkanı Wilson, Fransız Başbakanı Clemenceau ve ben İzmir’i işgal etmeniz gerektiğine karar verdik.’’ Venizelos: ‘’Hazırız.’’  Bu toplantı sonrasında verilen karar doğrultusunda İngilizler veya Fransızlar yerine 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlılar bu talimatla İzmir’e  çıkarıldı. Hatta bazı Yunanlıların İzmir’e çıkılmasına karşı olmalarına rağmen çıktılar. Venizelos ‘un rakibi General Metaksas ise şu yorumu yapıyordu: ‘’Yunan Hükümeti çok büyük bir araziyi kolonileştirmek ve yönetmek için hazır değildir.’’ Zaman Metaksas’ın haklı olduğunu ortaya çıkaracaktı. Yunanlılar İzmir’i işgal etmekle kalmadılar, sonrasında baktılar ki Koca Osmanlı İmparatorluğu bu çıkarmaya hiç ses çıkaramıyor, fırsat bu fırsat tüm Batı Anadolu’yu hatta daha da ileri giderek tamamını ele geçirme sevdasına düştüler. Kayseri’de kahve içmeyi planlıyorlardı. İşte 500 yıllık hesabın görülmesinde ki ana unsur eski helen medeniyetinin yeniden Anadolu’da kurulmasıydı. 

Devlet Adamları kolay yetişmez.  Olacağı zamanında görenlerden biri de ,1. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Bahriye Bakanı olan Çanakkale hezimetinden sonra istifa eden Winston Churchill’di. İzmir’in Yunanlılara işgal ettirilmesi kararının ne denli yanlış olduğunu daha sonra yazdığı World in Crisis isimli kitabında şu şekilde yazmış.

“Bu meşum olayı, güzel bir Paris akşamında haber aldım ve dehşete düştüm. Benim Genelkurmaya bildirdiğim kişisel görüşlerim dikkate alınmamıştı. İngiliz askeri düşüncesindeki Türkler lehine olan tüm eğilimlere rağmen, kaynaklarımız hızla azalırken, bu kadar basiretsiz ve başımıza her türlü belayı getirecek bir eyleme müsaade etmelerini affetmek hiç mümkün değildi. Subaylarımız, ikişer, üçer Küçük Asya’nın her tarafında, Ateşkes çerçevesinde, ordularla, cephane ve silah teslimini gözetiyorlardı. Teslim olmuş Türklerden büyük miktarda tüfek, makinalı tüfek, top, mermi kolaylıkla toplanıyordu. Türkiye yenilgiyi kabul etmiş ve bunu da hak etiğini düşünüyordu: ‘Cezalandırılacaksak, bunu dostumuz İngiltere yapsın. Fakat bu noktadan sonra, Türk milleti anladı ki ne Britanya ne de General Allenby’e değil, yüzlerce yıldır nefret edip küçümsedikleri, her zaman dövdükleri Yunanistan’a itaat etmek zorundalar.  Tamamen kontrolden çıktılar. İngiliz subaylarının önce emirlerini dinlenmedi, sonra hakaret edildi ve sonunda hayatlarını kurtarmak veya esaretten kurtulmak için kaçmak zorunda bırakıldılar. Toplanan bu büyük miktarda silah ve cephane bir hafta içinde tekrar İngilizlerden Türklerin kontrolüne geçti. Mustafa Kemal, ‘’Kaderin Adamı’’, İstanbul’daki Türk hükümetine isyan etmiş bir asi olarak, savaşçı bir prensin tüm niteliklerine sahip olduğu gibi, artık iktidara da sahiptir. Yunanlıların Türkleri fethetmesi hiçbir Türkün kabul edebileceği bir kader yazgısı olamazdı. Hayallerle uyutulsa, cinayetlerle lekelense, kötü yönetimle çürüse, uzun yıkıcı savaşlarla, yenilgilerle sarsılsa ve İmparatorluğu parçalansa da Türk hala yaşıyordu.” 

Adam olacağı önceden görmüş. İyi ki o dönemde Başbakan değilmiş. 20 yıl sonrasında 2.Dünya Savaşının kaderini değiştiren adam olarak Dünya tarihinde ki yerini aldı.

Gelelim bizim müptezellere, keşke yunan galip gelseydi diyenler, keşke İngilizlerin hakimiyetinde kalsaydık, en azından halifelik devam ederdi diyen şarlatanlar için söyleyeceğim son söz şudur. 1924 yılında mübadele bittiğinde, bu ülkedeki Rumca konuşmayan 10 milyon nüfusun 2-3 milyonu hala gayri müslimdi. Bu gayri Müslimler şimdi neredeler? Bu hesaba göre 85 Milyonun, 15-20 milyonu gayri müslim olmalıydı. Onlar şimdi Atatürk’le uğraşan müptezel takımları, cemaatlere büründüler, tarikatlere büründüler,  Gerçek Müslümandan daha fazla Müslüman gibi göründüler. Tek ortak paydaları var. Laiklikten nefret ediyorlar, Gazi Mustafa Kemal’den nefret ediyorlar, Türk Bayrağından nefret ediyorlar, Türk Milletinden nefret ediyorlar, Arapları çok seviyorlar, Yunanlıları çok seviyorlar, Amerikalıları ve İngilizleri çok seviyorlar özet olarak Batı Avrupa’yı çok seviyorlar. Onlar aramızdalar. Hristiyanlığın Kudüs’ten sonraki en kutsal toprakları İstanbul hala bizim. İncil’in 7 kiliseden bahsettiği ayetlerindeki kiliselerin inşa edildiği topraklar bizim. İzmir bizim, Efes bizim. İznik ve Ayasofyası bizim. Kapadokya bizim. Noel Baba’nın memleketi Patara (Antalya) bizim. Anlayacağınız bizim oğlu bizim. Artık 600 yıllık hesapları var.  Hiç bir şey tesadüfe bırakılmıyor. Bu zihniyet daha nerelerde? Yazamıyorum.

30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun! Ne Mutlu Türküm Diyene!

Kalın sağlıcakla.