"Bu böyle olmuştur; çünkü Allah, bir topluluğa lütfettiği nimetleri, onlar kendilerini değiştirmedikçe değiştirmez ve Allah her şeyi işitip bilmektedir." (Enfal Suresi 53. Ayet)
Önce insanlar Allah'ın hoşnut olmadığı bir şekilde değişirler, öz değerlerine yabancılaşırlar, ellerindeki nimetin şükrünü yerine getirmez, onu gerektiği yerde, gerektiği gibi kullanmaz, şımarırlar, nimetlerin Allah'ın lütfu ile ilişkisini unutur, kerameti kendine mal ederler; güç, servet, ilim, iktidar gibi ilahi nimetleri zulüm için kullanırlar... İşte böyle değişen ve bozulan fert ve toplulukların elinden nimet, onu veren Allah tarafından alınır ve yerine zıddı olan; felaket, mahrumiyet ve sıkıntı verilir.
Bugün içinde bulunduğumuz duruma açıklık getiren en anlamlı ayetlerden birisi de galiba bu olsa gerek. Yüce Allah burada bize ne diyor: "Sizler değişmedikçe Ben'de sizin hakkınızda ki hükmümü değiştirmem. Siz azmazsanız Ben cezalandırmam, siz Benin yolumu terke etmezseniz Ben'de sizi terk etmem. Ayaklarınızı sabit tutarsanız Ben'de kaydırmam!
Aksi olursa, siz Benim yolumdan saparsanız, azgınlaşırsanız, adaletten ayrılırsanız, Benim yarattıklarıma zulmederseniz, verdiğim nimetlere nankörlük ederseniz, Benim yarattığım düzeni bozar yerine kendi kafanıza göre düzen kurarsanız, gücünüze güvenir zayıfı, yaşlıyı, fakiri, yetimi ezerseniz Ben'de size gereken eza, ceza, felaket, mahrumiyet, acziyet ve kıtlık veririm.
Sizleri dünya menfaat ve çıkarları ile uğraştırır, birbirinize düşürür, huzurunuzu bozarım. Savaşları, terörü, haksız rekabeti, mal ve mülk edinme yarışını ve bozgunculuğu aranızda yayar ve sizi birbirinize düşürürüm.
Bu gün dünya yüzünde ne yazık ki huzur, barış, güven, adalet yok. Olmamasının sebebi acaba Allah'ın koyduğunu düzeni kaldırıp da kulların koyduğu, güçlünün, zenginin, vahşi otoritenin garip, gruba, fakir, fukarayı yok sayarak onları mağdur edip ahlarını almış olmaları olabilir mi?
Sabır, şükür, tevekkül gibi kavramların hayatımızdaki yeri ve anlamını hiç düşündük mü? O kadar bolluk ve zenginliğin içinde acaba neden yokluk çekiyoruz? Neden bir türlü tatmin olamıyoruz? Bizi yönetenleri kendimiz seçiyoruz sonra da yine de memnun olmayan bizleriz. Seçtiklerimiz mi yanlış, yoksa seçenler olarak bizler mi yanlışız? Kur'an'i ifade ile: "Sizler layık olduklarınızla idare edilirsiniz!"
Sözüm ona güya rakamlara göre %99'u Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Siz evlerimizi demiyorum, sokağa çıktınız mı? Sokağın halini gördünüz mü? Sokakta giyimi, kuşamı, hal, davranış ve muamelesi ile İslami kimlik taşıdığına inanabileceğiniz kaç kişi görebiliyorsunuz?
Memlekette fakirlik kol geziyor, millet fakirlikten kıyafet alamamış, yarı çıplak sokaklarda geziyor. İnsan utancından ve korkusundan sokağa çıkamaz hale gelmiş. Bile bile, göz göre göre Allah'ın emirleri ayaklar altına alınmış. Daha ne bekliyordunuz ki?
Allah'tan daha ne bekleyecektiniz ki? Siz yoldan çıkınca, azınca ve Allah'ın ilahi emirlerini yok sayınca başka ne olmasını umuyordunuz?
İslam dünyasının (sözüm ona ne İslam dünyası) yanında bir zerre misali olan bir terör devleti iki milyarlık sözüm ona İslam alemiyle dalga geçiyor.
Son söz: Dünyada Müslüman devlet yoktur. Sadece sınırları için Müslümanlarında yaşadığı ülkeler vardır. Sizce Suudi Arabistan Müslüman mıdır? Türkiye Müslüman mıdır? Mısır Müslüman mıdır? say sayabildiğin kadar. bir devletin Müslüman olabilmesi için o devlette Allah'ın kanunlarının geçerli olması gerekir. Söyleyin bakalım bu hangi ülkede var?
Başka da sözüm yok. Gerisini siz düşünün ve tefekkür edin!