“Aldıklarını, buldukları sananlar” diye nitelendirebileceğimiz bir hizip var.
Tayyip Erdoğan tarafından kendilerine verilenleri, kendi marifetleriyle elde ettiklerini
sananlardan oluşan bir hizip bu.
Kimdir bunlar?
Meselâ Abdullah Gül...
Meselâ Abdüllatif Şener...
Meselâ Ahmet Davutoğlu...
Meselâ Ali Babacan...
Ve mesela Bülent Arınç...
Nedir bu hiziptekilerin temel özelliği?
Şudur: Siyasette ancak ve ancak “Tayyip Erdoğan’ın ekibinin bir parçası” olarak bir anlam ifade
ediyorlarken ve toplumsal karşılıkları Erdoğan’ın binde biri bile değilken...
Kendilerini birer siyasal önder olarak görmeye başlamaları...
Oysa bağımsız olarak ortaya çıktıklarında hiçbirinin ciddi bir toplumsal karşılığı yok.
İşte bakın:
- Abdullah Gül... Yıllardır açıktan bir kalkışma yapamıyor.
- Abdüllatif Şener... Memleketi Sivas’tan aday bile olamıyor.
- Ali Babacan... Beklediği rüzgârın binde birini bile estiremiyor.
- Ahmet Davutoğlu... Babacan’dan bile daha geride.
Gelelim Bülent Arınç’a.
Onun durumu hepsinden daha trajik.
Trajik çünkü ruhu AK Parti’den çoktan koptuğu halde bedenini koparmaya bile cüret edemiyor.
Fakat buna rağmen afra tafrası hiç eksik olmuyor.
Son afra tafrasını ise şu şekilde ifade etmiş
Bülent Arınç:
“Erdoğan’a karşı hiçbir zaman rakip olmayacağım diye bir içtihatta bulundum ama beni fazla zorlamasınlar.”
Fazla zorlarlarsa Erdoğan’a karşı rakip olabilirmiş
Kimler zorlayacaklarsa Allah billah aşkına, zorlasınlar şu Bülent Arınç’ı...
Zorlasınlar da... Alsın boyunun ölçüsünü alıntı Ahmet Hakan