Bugün, 30 Aralık 2024 Pazartesi

Olgun YÜKSEL


AĞAM BİZİMLE EĞLENİR

AĞAM BİZİMLE EĞLENİR


 

      Değerli okurlar! En son yazdığım yazıdan beri değişen bir şey yok.  Gazze’de ki katliam ve soykırım devam ediyor. Ukrayna’daki kıyım da aynı şekilde devam ediyor. Güneyimiz ve Kuzeyimiz kan gölüne dönmüş vaziyette iken yazmakta dahi güçlük çekiyorum. Dahası ateşin tam ortasında sıkıştırılmış bir ülke görünümünden çok rahatsızım. Ekonomik olarak çok sıkıştırıldık, stratejik olarak ta iddialarımızın özellikle Doğu Akdeniz politikalarımızın boşa çıkarılması noktasında çok sıkıştırılmış vaziyetteyiz. Gazze’deki savaş nedeniyle Rusya çok rahatlarken şimdilik Karadeniz’de çıkması muhtemel deniz savaşı ötelenmiş görünüyor. Karadeniz neresi?

       Hepimizin malumudur, Sayın Cumhurbaşkanımız, miting meydanlarından mesaj vermeyi ve dış politikayı yürütmeyi çok seviyor. Ben de daha önceki yazılarımda da bu tür politikanın yanlışlığını vurgulamış ve eleştirmiştim.  Bu sefer Eyy ABD, Eyy Avrupa sınırlarını da aşarak Eyy Dünya dedi. Tüm Dünya da onu dinledi ve titredi. Miting meydanındaki vatandaşlarımız da coştukça coştu. Bitmedi bu sefer, Sınır komşularımız Yunanistan, Suriye, Irak gibi komşularımızı da aşarak sınırların daha ötesinde İsrail’e hitaben  "Bir gece ansızın gelebiliriz şiarıyla kendi çizdiğimiz yolda ilerlemeyi sürdüreceğiz" dedi. Vatandaşlarımız daha da ateşlenerek heyecanlandılar ve coşkuyla alkışladılar. Söylediklerini eleştirmiyorum. İsrail’e yönelik olsun, Batı’ya yönelik olsun, ABD’ye yönelik olsun hatta Dünya’ya yönelik olsun eleştirilerinde sonuna kadar haklıdır. Bunda asla şüphe yok. Hatta daha da ileri gidip hepsinin gelmişine geçmişine söylemek isterim. Ancak dış politikanın sürdürüleceği yer diplomasidir. Kapalı kapıların arkasıdır. Bir buçuk senedir Suriye’ye “Bir gece ansızın geliriz” diyorsun. Bekliyorlar, dahası geleceğin yollara ABD veya Rusya bayrağı çekiyorlar, bu sefer o bayrakların kalkmasını bekliyorsun. Yani onlar açısından söylüyorum, gelemiyorsun. Yine halka hitaben bir  çok konuşmanda Yunanistan’a defalarca “ Bir gece ansızın gelebiliriz” dediniz. Yine onlar açısından söylüyorum, bekliyorlar hatta bekliyoruz diyerek haber gönderdiler. Gelemezsin.  Bu taraftan da söylüyorum, gidemezsin. Hele ki İsrail’e hiç gidemezsin. Bunları yazarken bu ülkeleri gözümde büyüttüğümden dolayı söylemiyorum. Kendi geleceğimiz için gidemezsin. Gidebileceğimiz ortam, konjoktür, fırsat vs. her neyse Dünya’nın gittiği rotaya bakarak söylüyorum, mutlaka olacaktır. Ancak o gün, bugün değil. Dış politikayı meydanlardan yürüttüğünüz sürece, yapamayacağınız işleri dillendirip yapamadığınız sürece Ateşin tam ortasında basit ülkelerin dahi söz sahibi olduğu bu kaotik ortamda Kocaman Ülke Türkiye’ye dış kapının dış mandalı gibi muamele edilirken, sizin Filistin Mitingi yaparak benim üzerimden beni gaza getirmeniz hiçbir şey ifade etmiyor. Krizler sükunetle yönetilir.  Şu an itibari ile ABD’nin tamamen şemsiyesi altına girmiş olan bu coğrafyalara, bu ekonomik, tekraren yazıyorum, bu ekonomik koşullarda bir gece ansızın gidemezsin. Gidemeyeceksin. Gidersen de bu sadece senin değil tüm Ülke’nin felaketi olur. Bunu da çok iyi biliyorsun. Gidebilseydin zaten şimdiye kadar defalarca gitmiştin. O nedenle “Ağam Bizimle Eğlenir” başlığı attım. Haklısın, haklıyız, haklılar, ELEŞTİR!. Fakat, şu bir gece ansızın muhabbetine artık bir son versen. 

        Hani o F-16 Savaş uçakları vardı. 40 adet yenisinden istemiştik. 80 adet modernizasyon kiti istemiştik. Bende daha duyar duymaz demiştim ki “değil F-16 almak, maketini dahi, ABD’den alamazsınız.”  Demiştim. Aradan çok zaman geçti. Hala o söylediğimin arkasındayım. Bu görüşümü muhafaza etmeye devam ediyorum. Ben o görüşümü yazarken hatta ara sıra tekrarlarken Dünya çok sakindi.

       Küçük ortağın 24 saatlik verdiği süre evlere şenlikti. Bu arada Irakta ABD üslerine saldırı oldu. Bizim küçük ortağın cenahının bazıları bu olayı küçük ortağa bağladılar.  Bu işler mafyalarla fotoğraf vermeye benzemez. Komik oluyorsunuz. Lütfen artık ciddiyet, Devlet aklı ve Devlet Duruşunu görmek istiyoruz.

        Cumhuriyet’in 100. Yılını da geride bırakıyoruz. Demokrasi ile taçlanmayan Cumhuriyet, Cumhuriyet değildir. Hukukun üstünlüğü tesis edilemeyen ülkelerde demokrasi tesis edilemez. Düşünsenize, Anayasa Mahkemesi bu Ülkenin en üst ve kararları tereddütsüz uygulanması gereken mahkemedir. Bundan 10-15  yıl öncesine kadar öyleydi. Anayasa mahkemesinin verdiği karara yerel mehkeme uymuyor hatta tanımıyor. Biliniz ki Anayasa Mahkemesinin tutukluğunun kaldırılarak yargılanması kararı verdiği o şahıslardan bende hiç hazzetmiyorum Hatta daha fazlası. Fakat hukukun gereği neyse yapılmalıdır. Bir gün hukuk siz dahil herkese lazım olacaktır. Bir Başsavcı mahkemelerin mafya, kaçakçı, kara para aklayıcılarının suçları için borsa oluşturulup tarifeye bağladığını dilekçe vererek iddia etti. Şimdiye kadar ne yapıldı? Açıklansa da bilsek. Rahmetli Burhan Kuzu’nun bir uyuşturucu kaçakçısı için mahkemeye açtığı telefonu unutmadık. Acilen Hukuk! 

        Değerli okurlar, 20. Yüzyıldan itibaren, henüz, savaşla zenginleşen bir ülke yok. Dünya hiç iyi rota da değil. Türkiye’de de öyle. Ülkemiz siyasetinin kriz yönetmedeki beceriksizliği nedeniyle endişeliyim. Mevcut siyasi iktidarın dış politikada ki sözlü meydan muharebesinden endişeliyim.  Ekonomi politikasından daha da endişeliyim.  Memnun olanlar memnundur,  Ben söyledim. Söylemeye de devam edeceğim.

Kalın sağlıcakla…