Aziz milletimiz 2. Tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimi için 28 Mayıs Pazar günü bir kez daha sandık başına gidecektir.
Her zaman olduğu gibi yine milletin tercihi herkesin olduğu gibi bizlerin de baş tacıdır.
Seçimler gelir geçer, liderler, yönetimler, iktidarlar… Değişir.
Her şey unutulur da bazı şeyler vardır hiç unutulmaz, akılda kalır, seçimin nişanesi haline gelir.
Bu 2. Tur seçimlerinin nişanesi, unutulmayan tarafı bence bir kesimin oy vermedi diye depremzedelere yaptığı zulümdür, baskıdır, zorbalıktır.
Oysaki depremin ilk günlerinde bu zihniyete mensup birtakım insanların ortaya attığı bir yalan medyalarında dolaşmıştı.
Hiçbir vicdan sahibinin kabul edemeyeceği bu yalan neydi?
Kişileri siyasi görüşlerine göre öncelik vererek kurtarıyorlar.
Yani “yandaşlarını” önce kurtarıyorlar diye ahlak dışı, insanlık dışı bir yalan uydurmuşlar, sosyal medyada da her saçma yalan sarılan bir kitle olduğu gibi bu yalana da sarılan ve olmadık hakaretler eden bir grup yine üzerine düşen vazifeyi yerine getirmişlerdi..
Biz de öteden beri kullanılagelen bir söz vardır:
Dervişin fikri ne ise zikri de o imiş.
Bunların dervişlikle falan ilgisi yok tabi, teşbih de hata olmasın.
Bunların ağzından salyalar saçarak insanları acımasızca yaftalamaları, suçlamaları, iftiralar atmaları… Aslında içlerindeki pisliğin, ötekileştirmenin, çöplüğün, kokuşmuşluğun dışavurumudur.
Yine büyüklerimizden Hz. Mevlana Hazretlerinin bir sözü ile bağlayalım:
“Testinin içinde ne varsa, dışarıya o sızar” demiş hazret.
Bu zihniyet hastalıklı bir zihniyet.
Bu zihniyet tehlikeli ve tedavi edilmesi gereken bir zihniyet.
Bu zihniyet ötekileştiren, ayrıştıran, bağnaz bir zihniyet.
Bu zihniyet, kendinden olmayana, kendi gibi düşünmeyene yaşam hakkı tanımayan bir zihniyet.
…
Bu zihniyetten çok çekti bu memleket.
Çok kısa bir süre önce asrın felaketi dediğimiz bir felaketle, eşini, evlatlarını, anne, babalarını, sevdiklerini, evini, barkını kaybetmiş, şehrini terk etmiş, hayallerini umutlarını kaybetmiş insanlara bunu yapanlar yarın sizlere neler yapmazlar bir düşünün.
Allah bu zalimlere fırsat vermesin.
Allah bunların eline bu memleketi emaneten dahi olsa bırakmasın.
Allah bunların suyunu dahi bu memlekete nasip etmesin.
Etmiyor da zaten o ayrı konu.
Memlekette doğru düzgün bir hizmetleri yoktur.
Bizim her zaman söylediğimiz bir söz vardır:
Biz partizanlık yapmıyoruz,
Biz körü körüne bir insanın peşinden gitmiyoruz,
Biz parti mücadelesi hiç yapmıyoruz…
Biz zihniyet mücadelesi peşindeyiz.
İşte bu kararmış kalplerin sahiplerinin zihniyeti ile bizim mücadelemiz.
Kişi insan olsun yeter ki,
İnsani değerlerini içinde barındırdıktan sonra isterse benim düşüncemin tam tersi olsun başımın tacıdır.
Ancak insana dair tüm değerleri ayaklar altına alanlarla bizim hiçbir ortak noktada buluşma şansımız yok.
Zaten bakıldığında ortak değer dediğimiz ne varsa ayaklar altında bunlarda:
Vatan diyorsun, vatandaş diyorsun, burun kıvırıyor,
Din, diyanet diyorsun, kapatacağız diyor.
Ezan diyorsun, bu zamanda ne gerek var herkes saatini kursun kalksın diyor.
Namaz diyorsun, gösterişe gerek yok herkes evinde kılsın diyor.
Kur’an diyorsun, Kur’an Kursu diyorsun kapatacağız diyor.
Birlik, beraberlik diyorsun, güçlü Türkiye diyorsun, özerklik diyor, ayrılık diyor.
Bayrak, şehit, kutsallar, milli manevi değerler diyorsun dudak büküyor.
Özetle bu vatanın hamurunu oluşturan geçmişten gelen ve bizi biz yapan tüm değerlere ya düşmanlık ya da kayıtsızlık hali görülüyor.
Kendilerine yenilikçi derler, guguk kuşu gibi bilim bilim derler, bilimsel veriler aleyhine ise o değeri de anında değersizleştirebilir, ayaklar altına alabilirler.
Teknoloji, sanayi, çağdaşlık derler; teknolojinin mimarlarına, saygı göstermezler, çağdaşlıkları heykel yapmaktan öteye geçemez.
Özetle dostlar: Bu memleketin önündeki en büyük engel bu zihniyet.
Dikkatinizi çekiyorum!!!
Parti değil, kişi değil, grup değil bahsettiğim; zihniyet.
Allah bu zihniyetin şerrinden insanımızı, insanlığı, değerlerimizi, vatanımızı, milletimizi ve bütün değerlerimizi korusun inşaallah.
Selam ve dua ile kalın sağlıcakla…
