Kitabın tam ortasından başlayacağım bu yazıma.
Öyle giriş cümlesi falan yazmadan.
Habu okullardan çektiğimiz nedir Allah aşkına.
Devletimiz kaynak kitaplar gönderir kullanılmaz.
Kullanılmadığı gibi içeriği berbat, milli manevi değerlerden yoksun, pedagojik anlamda yetersiz bir sürü ilave kaynak kitap aldırırlar.
Parayla aldırdıkları kaynak kitaplardaki eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürecek ahlaksızlıkları görüyor ve öğretmene gönderiyorsun.
-Hocam bu ne diyorsun?
Bir süzgeçten, geçirmeden mi aldırıyorsunuz bu kitapları diyorsun.
Bu metnin neresi sizi rahatsız etti diyor. (bakış açısı)
Zorunlu değil derler, ödevleri aldırdıkları kitaptan verirler.
Tam kitaplara alıştık, kanıksadık neyse deriz.
Bu sefer internet sitelerine üye olmamızı isterler, üyelik ücreti de şu kadar derler.
Zorunlu değil derler, gruplardan ilgili siteden ödev atarlar.
Biz çocuklarımızı telefondan, tabletten, ekranlardan uzak tutmaya çalıştıkça onlar ekranlardan ödev gönderip (takip kolay oluyor ve kendileri için masrafsız diye sanırım) çocuklarımızı ekrana bağlıyorlar.
Okuma bayramı, mezuniyet törenleri düzenlerler,
Sana bir müzik, bir kıyafet ve dans figürleri atarlar.
Kıyafet şu fiyat, bir de talimat peşinden; çocukları evde çalıştırın.
Kıyafete bakıyorsun iğrenç, müziğe bakıyorsun daha iğrenç, hareketlere bakıyorsun ondan da iğrenç.
Eeee evlat senin olabilir, ama söz hakkı bile vermiyor sana.
Bu kadar da olmaz diyorsun öğretmene mesaj atarak biz bu etkinliğe çocuğumuzun katılmasını istemiyoruz diyorsun.
Neden diye soruyor.
Rahatsızlıklarını anlatıyorsun.
Ne dese iyi?
Siz bilirsiniz, çocuğun psikolojisi bozulmayacaksa, etkilenmeyecekse katılmasın.
Allah seni bildiği gibi yapsın!
Seni anlamak istemediği, yaptığı işin çok doğru bir iş olduğunu düşündüğü gibi bir de tehdit ediyor.
Tiyatro geliyor okula,
Bütün çocuklar “MECBUREN” gidiyor. (ilkokul çocuğu ayıramıyorsun)
Tiyatronun içeriği berbat.
Bir sürü kalitesiz espriler, 10 dakika “tiyatro” sonra ver içeriğinde, sözlerinde ne idiğü belirsiz son ses disko müziğini, çocuklar deli gibi tepinsin.
En sonunda da nasıl?
Eğlendik miiiiii
Bütün çocuklar: eeeeeeveeeeet…
Allah sizi de bildiği gibi yapsın.
Para için çocuklarımızı kalitesiz, adi gösteriler izlettiğiniz, ruhlarına bir zerre bir şey göndermediğiniz için, sizi Allah’a havale ediyorum.
Yeni bir sinema çıkar, yine aynı durumlar.
İzlediği kalitesiz çizgi filme mi yanalım, gittiği ortamlarda, uygunsuz diğer filmlerin (çocuğun yaşı itibariyle görmemesi gereken) afiş ve reklamlarını gördüğüne mi yanalım, başlarda ve aradaki saçma sapan reklamlara mı yanalım, bu adamları ellerimizle beslediğimize mi yanalım…
Allah aşkına “küçücük çocuklarımızın ahlakını, fıtratını bozacak, masumiyetlerine zarar verecek her türlü içerik, eylem, film, tiyatro, kitap, internet ödevleri, akıllı tahta kullanımlarından…” bizi birisi kurtarsın.
Zorunlu diyorsunuz ancak hiçbir alternatif sunmuyorsunuz bize.
Ya bırakın biz çocuklarımızı kendimiz eğitelim.
Ya da bize alternatif sunun.
Bilhassa ilkokulda.
İlkokulların da imam hatip kısımları olsun mesela! (öneri)
Alternatifimiz yok.
Ağaç yaşken eğilir.
Çocuklarımızı zayi ediyorlar.
Sonra toparlayamıyoruz.
Bir de bu işin maddi boyutu var ki ona değinecek zaman ve yer kalmadı.
Durumu iyi olmayıp kimselere söyleyemeyip, öğretmen yine para istemiş ne yapacağız şimdi diyerek ellerini ovuşturan, çocuğunun karşısında mahcubiyet yaşayan, her seferinde neyse deyip nafakalarını çaldığınız, huzurlarını kaçırdığınız ailelerin hesaplarını da Allah’a havale ediyorum.
Okulların tiyatro kulüpleri olurdu eskiden, ne güzel tiyatrolar çıkardı.
Kültürümüze uygun halk oyunları olurdu, çocuk şarkıları ile eğlenip coşardı çocuklarımız.
Doğa pikniklerimiz olurdu kırda bayırda, çocuklarımız, doğayla, çiçekle, böcekle tanışırdı…
Şimdi piknikler bile parkları olan lüks restoranlarda oldu.
Ne diyelim Allah iyi etsin inşaallah.
Yine uzadı, yine okunma ihtimali azaldı yazının maalesef ama dert çok olunca bu kadar kısa olabiliyor.
Okuyanın da okumayanın da ağzına sağlık.
Selam ve dua ile kalın sağlıcakla…