Türk İslam kültür ve medeniyetinin has teşkilat larından olan "Ahlakın, ehliyetin, liyakatin, sadakatin, kardeşliğin, cömertliğin, üretkenliğin esas alındığı." ...
Ahilik teşkilatını ve ahiliği zamanın ruhuyla buluşturup yeni bir "medeniyet projesi" olarak taktim edilmesiyle...
İnsanlığın bunalımdan çıkışına önemli katkılar saglanabilecektir...
Ahilik haftanız kutlu olsun...
Yusuf Şahin kardeşimizin nezih mekanında Nuri Kahraman Hocamız ve Hakan kardeşimizle birlikte Ahilik Haftası münasebetiyle ziyaret ettik.
Çay ikram eşliğinde muhabbet ve Hasbihal..
Şükran kesira..
EMİNLİK GÖMLEĞİ
İstanbul 1960'lara kadar nezaket ve zarafet şehriydi. 60'lardan itibaren ölçüsüz göç almaya başladı. Önce tabiat talan edildi, sonra kültür, sonra tarih.
Türkçe'nin arı turu temsil edildiği şehirdi İstanbul. İstanbul Türkçesi diye meşhur olmuştu. Osmanlı'nın kültürel anlamda damıtılmış özetiydi İstanbul. Sanatta, mimaride, şiirde, hitabette, kıraatta ve üslupta bir cazibe merkeziydi. Osmanlı Devleti’nde, bilhassa payitahtta yaşayan halkın her konuşmasında, ağzından çıkan her kelimede bu zerafet net bir şekilde görülebilirdi. Günümüzde de kullandığımız “tam bir İstanbul beyefendisi” tabiri buradan gelmektedir.
Bu zarafet ve nezaketin ortaya çıkardığı kültürün kaynağı ise İslam ahlakının ortaya koymuş olduğu kaidelerden gelmektedir.
O nezaketten bir kaç örnekle bahsetmek isterim.
Yeni doğan çocuk için şöyle dua ederlermiş: "oğlunuz ilimde ve ahlakta babasından ileri, oğlundan geri olsun inşallah"
Misafire aç mısın denmez önce kahve ile beraber su ikram edilir, eğer misafir suyu önce içerse aç olduğunu hükmedilir ve sofra kurulurmuş.
Misafir ayakkabısının, burnu içeri bakacak şekilde düzeltilir. Bu hareketleriyle “Biz sizin misafirliğinizden çok memnun kaldık. Yine bekleriz” denmek istenirmiş.
Örümcek gündüz ağını örer, akşam o ağda avlanırmış. Kadınlar temizlik yaparken akşam örümcek ağlarına dokunmazlarmış ki hayvan aç kalmasın diye. Örümcek ağlarını sabahları temizlerlermiş. Bu sünneti muhammediyedir, sizden insanların, hayvanların ve bitkilerin emin olması demektir.
Anadolu iki ayrı ihya hareketine ev sahipliği yapmıştır. Bu iki ihya hareketi de adab-ı Muhammediyeyi ilke edinmiş ahlak devrimidir. Birincisi Anadolu’nun müslümanlaşmasında en aktif rolü üstlenmiş Yesevi dervişlerin ahlak hareketiydi. Bu dervişler Resulullah'ın en büyük sünneti olan eminlik gömleğini giyerek küffar beldelerine güzel ahlakı pratikleri ile taşımışlardı. Sonradan gelen kılıçlar fetihlerin sadece adını koydu. Çünkü o beldelerde önceden gönüller fethedilmişti.
İkincisi ise şeyh EVHADÜDDİN-İ KİRMANİ' nin temellerini attığı, adı AHİ EVRAN ile özdeşleşen esnaf teşkilatı ahiliktir.
Yesevi dervişleri Müslümanların eminliğini ve güvenilirliğini pekiştirirken ahilik teşkilatı dürüstlüğünü ve doğruluğunu gönüllere nakşetmiştir. Bu iki ihya hareketi Osmanlı'nın yönetimdeki bozulmalara ve ahlaksızlıklara rağmen uzun süre dayanmasını sağlayan en temel etkendir. Bu iki hareket de ahlak temelli Zühd hareketiydi. Dünyaya meyletmeyen, aza kanaat eden, mütevazi ve nezaket sahibi bu insanlar kısa sürede Müslüman kimliğini yüceltmiş, etraflarında saygı uyandırmışlardır.
Kendilerini değil islamı öne çıkarmış fedakar insanlardı. Projektörleri başkalarına değil kendi nefislerine yöneltmiş, kendi kusurlarını ve eksikliklerini tamir etmeye çalışmışlardır.
Bugünün Servet sahibi, Mercedes'ten, Limuzin’den inmeyen, gırtlağına kadar dünyaya batmış, keramet hikayeleri ile nefislerini putlaştıran medya maymunu şeyhlerine, din adamlarına ve peşlerinden gidenlere bakınca bu toplumun ahlaki anlamda nasıl dejenere olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz. Çünkü avam Salih önderlere ihtiyaç hisseder. Güzel ahlakı ve dürüstlüğü onlardan öğrenir. Din örnekliktir, güvendir, dürüstlüktür.
Müslüman güvenilir bir limandır. Dağılmışlara, yıkılmışlara, savrulmuşlara, kaybolmuşlara, gönlü kırıklara birer sığınaktır. Müslüman gönlü, sığınana şifadır, emniyettir, huzurdur.
Gittiği yere selamla gider, bulunduğu yeri selamet yurdu yapar.
Bu özellikteki Müslümanlara cenabı Allah şöyle der: "Çok merhametli olan Allah’tan bir söz olarak (kendilerine) Selam (vardır)." Yasin 58
(Sadettin Yıldız)
HAYIRLI CUMALAR