Hiç kuşkusuz insanlar arasındaki münasebetlerin temel kuralı sevgi ve saygıdır. Dolayısıyla herkes çevresinden bu olumlu duygularla beslenmek ister. Çünkü insan ruhunun en çok ihtiyaç duyduğu güç sevgidir. İnsanın başkalarından saygı görmesi ise, onun kendine güvenini artırması demektir. Hal böyle olunca insan, kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına karşı da aynı şekilde davranmalıdır.
Başkalarından sevgi ve saygı görmemizi bekliyorsak, biz de onlara, beklentimiz doğrultusunda davranmalıyız. Biz henüz çocuk iken ailede sevgi ve saygı görürsek, büyüdükçe bu davranış, düşünce şekli bizde kök salar.
Net bir ifadeyle söylemek gerekirse aile, toplumun en küçük birimidir ve çekirdeğidir. Aile yapısı sağlamsa, toplumda sağlamdır. Toplumların sağlıklı oluşu, insanların barış içinde yaşaması ve varlıklarını sürdürebilmeleri, toplumda bireylerin birbirlerine karşı gösterdikleri sevgi, saygı, hoşgörüye dayanır.
Aile içerisinde birliktelik sağlanırsa kişi yalnızlıktan kurtulur. Eşi ile küçük çapta bir birlik kurar ve doğacak çocuklarla birlik halkası genişler. Aileye bağlılık; insana, insanlığa, topluma, ulusa bağlılığı hem öğretir hem de kolaylaştırır.
Öte yandan aile; çocukların yetiştirilmesinde, eğitilmesinde en elverişli ve güvenli ortamdır. Aile ahlaki değerlerin zirve yaptığı bir kurumdur, insanı eğitir. Aile insani duyguların gelişmesine vesile olur ve aile yaşam karşısında güç veren bir manevi kaledir.
Aileye güç veren, zor günlerde ayakta durmasını sağlayan öncelikli unsur birbirine destek olan aile üyelerinin arasındaki sevgi ve saygıdır. Saygısız sevgi işe yaramaz, sevgisiz saygı da eksikliktir ve kişiler arası ideal ilişkiye engeldir. Sevgi ve saygının bir arada bulunduğu aileler ve toplumlar uzun ömürlü olur, hiçbir güç onları yıkamaz.
Aile bireyleri, birbirinin huzur ve mutluluğunu bozacak davranışlardan uzak durmalıdır. Sevinçli ve üzüntülü günleri birlikte paylaşırlar. Sorunlarını çözmek için ailenin bütünlüğünün bozulmaması doğrultusunda işbirliği yaparlar. Kişisel sorunlarda birbirlerine yardım ederler, güç verirler. Anne ve babaya sevgi ve saygı duymak dinimizde övülmüş, önerilmiştir.
Türk Milleti, ırk, renk ve inanç ayrımı gözetmeden bütün insanlara sevgi ve hoşgörü ile bakar. Bunu anne ve babalarımızdan öğreniriz ve yaşam boyu ilkemiz olur. Topluma yansıtırız ve böylece bizi kimse şimdiye dek bölememiştir. Türklerin hakim olduğu topraklar yüzyıllar boyunca baskı ve zulümle değil, sevgi ve adaletle yönetilmiştir.
Özetle ifade etmek gerekirse bu topraklarda tarih boyunca kimsenin diline ve dinine karışılmamıştır. Milliyeti ve inancı farklı olan birçok toplum, Türklerin himayesinde yaşamayı tercih etmiştir. Bu konuda en güzel ilkeyi 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' diye dile getiren Mustafa Kemal Atatürk koymuştur. Bizler böyle bir milletin torunlarıyız. Hiçbir ayrım yapmadan bütün insanlara sevgi ve saygı duyarız.