İlimiz Altınordu ilçemizde bulunan Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu İsmini aldığı İstiklal Marşımız Şairi ve aynı zamanda “Milli Şair” unvanı taşıyan tek şairimiz olan Mehmet Akif Ersoy’un “Doğumunun 150. Yılına” özel bir yarışma düzenlemiş. Yarışmaya da “Akif Ruhlu Çocuklar” başlığını koymuş. Okulumuz kendine de “Akif Ruhlu Çocuklar Okulu” sloganını gaye edinmiş ve yeni Akifler yetiştirmeyi kendine dert edinmiş. Bunun içinde onları kutluyorum. Yarışma ilimiz genelinde halen çalışan öğretmenler arasında düzenlenmiş.
Bir okulumuzun, müdürünün, idarecilerini, öğretmenlerinin ve personelinin böyle bir konuyu gündeme getirmeleri takdir edilmesi gereken örnek bir eylem ve davranış. Mevcut sistem çoğu geçmişinden habersiz, anne, babasına, ülkesine ve milletine karşı sorumsuz ve duyarsız “Laylaylom” bir gençlik yetiştirirken bu okulumuz bu zinciri kırmak için dertlenmiş. Kendi kısıtlı imkanları ile bir yarışma düzenliyor ve bunun maddi külfetini de üstleniyor. Hala böyle davasını dert edinen insanlarımızın ve eğitimcilerimizin bulunması bizi gelecek adına ümitlendiriyor doğrusu.
Bu nedenle okul müdürüm kardeşim Turan Aksoy başta olmak üzere ve şahsında okulun tüm çalışanlarını tebrik ediyor canı gönülden teşekkür ediyorum. Mehmet Akif Ersoy gibi bir şair, mütefekkir, düşünce adamı, sporcu ve daha birçok özelliği bünyesinde toplayan fikir adamını benim anlatmaya kalkmam abesle iştigal olur. Çünkü onu layıkıyla anlatacak kelimeler benim dağarcığımda yok. Ama hepimizin beynine Mehmet Akif şahsiyetinin çivi gibi çakılmasına ihtiyacımız olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Ne yazık ki Milli Şairimiz ne yaşadığı dönemde ne de daha sonraki dönemde gerektiği gibi hak ettiği saygıyı, ilgiyi ve alakayı görememiştir. Özellikle milli dava uğruna birlikte yol yürüdüğü büyüklerimiz bile onu aşağılamışlar, hakir görmüşler, milletinin gözünden düşürmek için yapmadıklarını bırakmamışlardır. Ülkesinde gördüğü bu muamele onun ülkesini terk etmesine bile neden olmuş ve Mısır’a gitmek zorunda kalmıştır. Orada da yokluk, sefalet ve hastalılarla mücadele ettiği yıllar yaşamış ve nihayet hastalığı ağırlaşınca ölmek için vatanına dönmüştür. Döndükten sonra da altı aylık ağır bir hastalıktan sonra 1936 yılında daha pek çok eser verebileceği bir yaşta 63 yaşında aramızdan ayrılmıştır.
O günün büyük adamları cenazesine bile sahip çıkmamış cenazesi ortada kalınca üniversite gençliği Milli Şaire sahip çıkmış ve on binlerce gencin omuzlarında çıplak bir tabuta konulmuş ve Türk Bayrağına sarılarak Edirnekapı Şehitliğine kadar eller üstünde taşınarak defnedilmiştir.
“SAFAHAT”ın ve İstiklal Marşımızın yazarı büyük üstat Mehmet Akif ne yazık ki mevcut nizam tarafından görmezden gelinmiş ve gençliğin Akif’i öğrenmesi ve anlaması istenmemiştir. Bilinmez belki de “Milli Şuurun” şahlanmasına vesile olmasından korkulmuş olabilir. Meraklıları araştırabilir Üniversite Seçme ve Yerleştirme sınavlarında 1972 yılından 2000 yılına kadar Türkçe Soruları içinde Milli Şairimiz ve eserleri ile ilgili tek bir soru sorulmamıştır. Hatta yanlış şıklarda bile ismi geçmemiştir.
Değerlerine böylesine yabancı bir toplum düşünülebilir mi? Ama oluyor demek ki. Ezanı, Kur’an’ı yasaklayan, tarihini aydınlatacak belgeleri hurda kağıt niyeti ile satanlardan bunu beklemek hayal kurmaktan öte geçmiyor ne yazık ki!
Yarışmaya dönecek olursak, il genelinde 18 (yazıyla on sekiz) eserin katıldığı yarışmaya katılımın bu derece düşük olması da ayrıca düşündürücü değil mi? Ordu ili ve ilçelerinde sayıları binlerle ifade edilen öğretmenler arasında on sekiz meslektaşımın katılımı da gösteriyor ki eğitim ordumuzun neferlerinin çoğunun da Milli Şairimiz ile ilgili bir derdi yok. Sadece Türkçe ve Edebiyat öğretmenleri katılmış olsa idi bu sayının yüzleri bulması gerekirdi. Günlük basit meselelerin bizi bu kadar meşgul edip böyle ulvi davaları ıskalamamız ne acı.
Dadaloğlu’nun dediği gibi “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir diyeceğiz ve yolumuza devam edeceğiz. Yarışmanın Akif’in doğunun 150. Yılına atıfla düzenlenmesi de ayrıca önemsenmesi gereken bir duyarlılık. Bu arkadaşlarımız hala Akif ve savunduğu fikirlere sahip çıkıyoruz ve onun açtığı milli dava yolunda yürümeye varız demeleri son derece anlamlı. Yürekleri ve emeklerine sağlık.
Okul Müdürümüz Turan Bey nezaket göstererek davet ettiği müstesna insanlar arasına beni de katarak onurlandırdı ayrıca bunun içinde kendisine teşekkür ediyorum. Ödül törenine erinmeden, üşenmeden ve onca işinin arasında Ankara’dan katılarak ve ayrıca bize “Mehmet Akif- Bir Karakter Heykelinin Anatomisi” konulu nefis bir konferans sunan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü Öğretmene Hizmet Daire Başkanı Bekir Şirin Beyle tanışmaktan onur ve gurur duydum. Böyle idarecilerimizin olması beni gerçekten umutlandırdı ve mutlu etti. Kendisine imzalı bir kitabımızı da sunma fırsatı buldum. Kendisi ile tanışmaktan çok mutlu olduğumu söylememe bile gerek yok diye düşünüyorum.
Törene katılarak onurlandıran İl Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Mehmet Fatih Vargeloğlu, İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Onur Bekyürek, Altınordu Müftümüz Abdullah Söylemez Beyefendilere, şube müdürlerimize, okul yöneticilerimize ve katılım sağlayarak böyle müstesna bir güne tanıklık edenlere teşekkür ediyorum.
Yarışmaya katılıp dereceye girsin girmesin katılarak Akif davasına sahip çıkan az sayıda da olsa öğretmen kardeşlerime çok ama çok teşekkür ediyorum. Sayılarının artmasını diliyorum. Bu tür faaliyetlerin Akif’le sınırlı kalmamasını ve diğer milli ve manevi değerlerimizi kapsayacak şekilde genişletilmesini Milli Eğitimizin değerli mensuplarından rica ediyorum. Bu tür organizasyonların sahiplenilmesi konusunda biraz daha hassasiyet göstermelerini istirham ediyorum.
