23 Şubat'ta Almanya'da Federal Meclis Seçimleri yapılacak. Görünen odur ki, bu seçimlerden konservatif Hıristiyan Demokrat'larla (CDU/ CSU), "aşırı sağcı" olarak nitelenen "Almanya İçin Alternatif" (AfD) "başarı"yla çıka(rıla)caklar. Büyük ihtimalle de bu iki parti koalisyon kuracak ve iktidar koltuğuna oturacak.
Almanya; daha "derin" bir deyişle söylersek, Almanya'daki partilere sızmış olan, yani, baş rol oynatılan siyasetçileri devşirmiş bulunan küresel(ci) güçler, bu seçimi de sığınmacılara/ yabancılara "karşıtlık-taraftarlık" ekseni üzerine oturtmayı başarmışlardır.
*
Konuya biraz felsefi açıdan yaklaşmaya ne dersiniz? Hadi bir deneyelim:
Bilindiği gibi, Almanya'da MUTLAKİYETÇİ (sermayenin mutlak hakimiyeti anlamında) felsefenin en büyük temsilcisi, Georg Wilhelm Friedrich HEGEL'dir. Onun temel görüşlerinden biri; tarihin/ toplumun diyalektik olarak, yani "Tez-Antitez-Sentez" şeklinde "ilerlemesi" (!) tezidir. Bu derin ve karmaşık felsefeyi basit bir örneğe, Almanya partiler yelpazesinde ortaya çıkan genel diyalektik manzaraya indirgersek, ortaya çıkan sonuç şudur: Almanya'ya da egemen olan (büyük sermayenin temsilcisi) küresel güçler, bu ülkede (de) hem "tez"i, hem "antitez"i, hem de (dolayısıyla) "sentez"i belirleyebilmektedirler:
"YEŞİLLER": Bu parti, küreselci aktörler tarafindan kurulmuş; dolayısıyla, başındakiler küreselcilerce devşirilmiş bir partidir. Çete'nin (George Soros'un finansörlüğüyle) ona verdiği görev, "Çok Kültürlü Toplum" adı altında, ülkeye her etnik ve dinsel gruptan sığınmacıları sokmayı sağlamaktır. Bu gruplar; hem birbirleriyle, hem de Alman toplumuyla BÖLÜNME, GERİLİM ve KAOS/ ÇATIŞMA yaratılmasına hizmet edecekler; bu hengamede halkın dayanışmaya girip birĺeşmesi engellenecek; böylece, ucuz işgücü de elde etmiş olan müesses kapitalist nizamın tıkır tıkır/ paldır küldür işlemesi sağlanacaktır.
"ALMAN(YA) SOSYAL DEMOKRATLARI" (SPD): Bu parti de, Yeşiller'e benzer bir görevin kuklasıdır. Bugünkü Almanya Hükümeti'ni oluşturan SPD + Yeşiller, tıpkı kendilerinden önceki 16 yıllık Angela Merkel (CDU: HIRİSTİYAN DEMOKRAT) hükümetleri gibi, ülkeyi göçmenlerle doldurmuştur. Hegel felsefesine dönerek diyebiliriz ki: CDU, SPD ve YEŞİLLER, küreselci güçler tarafından, (neredeyse) sınırsız sığınmacının ülkeye girmesini sağlayan TEZ rolünde kullanılmışlardır.
23 Şubat'ta ise iktidara, göçmenlere karşı bir ANTİTEZ koalisyonu olarak CDU + AfD'nin getirilmesi muhtemeldir. (Burada bir parantez açıp, AfD'nin Şefi Alice Weidel Hanım ile ilgili kısa bilgiler sunayım: a) Weidel, kayıtsız şartsız bir NATO, yâni ABD ve silahlanma taraftarıdır; b) Partisi ve kendisi, Üst DerinÇete'nin (h)as elemanı, gökyüzünde yüzlerce, ölüm kusan sateliti olan Elon Musk tarafindan dibine kadar desteklenmektedir; c) Dedesi, Hitler'in askeri savcılarından olan Alice Weidel Hanım da, amansız bir yabancı/ sığınmacı karşıtıdır; ancak, eşi, Sri Lankalı bir hanımdır...).
*
Buraya kadarki Hegelci felsefe analizimizin doğru olduğunu varsayarsak, ortaya şu soru çıkmaktadır: "Almanya'da, seçimlerden sonra oluşacak SENTEZ nedir?"
Bu konuda benim naçizane görüşüm şudur: Gelecek olan iktidar da, Almanya'da kapitalist sistemin daha önce olduğu gibi tıkır tıkır/ paldır küldür işlemesi için gereken stratejiyi sürdürecektir. "SENTEZ nedir?" sorusuna cevabımız, başlıktaki "ALMANYA NEYİ SEÇECEK?" sorumuza da karşılık verici niteliktedir, sanırım: BÖLÜNME, GERİLME ve KAOS/ ÇATIŞMA!
KÖR NOKTA KÖŞESİ
1. Hegel'in "Mutlak Ruh" dediği olguya bazıları "Üst Akıl", bazıları "Moneyokrasi", bazıları "Küresel(ci) Çete", bazıları "Digital Finansiyel Kompleks" vs. diyor. Bu MERCİ'ye benim verdiğim ad, Üst DerinÇete'dir.
2. Bence, Hegel'in "Mutlak Ruh" adını verdiği şey, (son çözümlemede) PARA'dır. "Dünyayı para yönetir!" sözü, sonuçta, "Dünyayı Üst DerinÇete yönetir!" demekle eş anlamlıdır.
3. Üst DerinÇete'nin Almanya'da oynattığı demokrasicilik oyunu, Türkiye'de oynattığıyla özde aynıdır; görünüşte, yani ideolojik maskeleme ve sahneleme açılarından bu oyunlar bazı farklılıklar gösterir, tabii ki.
4. Öyleyse, özet olarak/ yineleyerek şöyle diyebilir miyiz: "Mutlak Ruh"/ Üst DerinÇete, (Almanya'da da) sadece TEZ'i değil, ANTİTEZ'i ve dolayısıyla SENTEZ'i de belirleyen güçtür.
5. Peki, ya "ÖZGÜRLÜK"ü ("İrade-i cüzziye") nereye koyacağız? a) Bu zor soru, yeni bir makale konusu olabilir; b) Genel inancın aksine; İslam, "İrade-i külliye"nin dışında bir "İrade-i cüzziye"yi kabul etmez: "Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz (kullar) dileyemezsiniz." (Tekvir, 29); c) Burada aklıma gelen bir başka soru da şudur: Hegel'in "Mutlak Ruh" kavramıyla; "İrade-i külliye", "PARAnın ruhu", "Üst DerinÇete" kavramları aynı şey midir?