Yirmi altı Ağustos bin yetmiş bir
Malazgirt Ovası'nda elli dört bin er;
Bestelediler en güzel destanı
Dillerinde Tekbir, Allahu Ekber
Alpaslan isimli yiğit komutan
Emrine amade binlerce adam,
Açtılar yurdumuzun kapılarını
Ne güzel yaratmış Yüce Yaratan
Bir Cuma Namazı şöyle demişti:
"Ey benim sağlam, yiğit askerlerim,
Burada emreden yok, emir alan da
Hepimiz Allah'ın emrine girelim
Eller tutuşsun, gönüller bir olsun
Toplu vursun hep yüreklerimiz,
Ebedi vatan etmek için yurdu
Sarılsın kılıçlara bileklerimiz
Cihad'ı sevenler peşimden gelsin
Hep beraber yalvaralım Allaha,
Ya şehitlik var, ya da gazi olmak
Dönmek yok geriye, asla bir daha
Analar evlatsız, gelinler dul kalsın
Ölürsem elbisem kefenim olsun
Bağladım beyaz atın kuyruğunu
Arayanlar bizi cennette bulsun"
İki yüz bin kişiyle geldi Diyojen
Bir güzel ders verdiler ki Bizans’a,
O kadar emindirler ki gelirken
Böyledir, halka söylenenler yalansa
Otuz Ağustos bin dokuz yüz yirmi iki
Yurdumuzu işgal etmiş düşmanlar,
Atatürk vermiş milletle el ele
Vatansızlar bu durumdan ne anlar?
Kongreler yaptı yurdun çok yerinde
Her yerde oluştu bir sevgi seli,
Anadolu yaslıydı, her taraf işgal
Millet tabi tutar böyle bir eli
Cephede Atatürk ve arkadaşları
Akif ve alimler uyarıyor milleti,
Vatan sevgisi imandan gelir
Türk Milleti kaldıramaz ağır zilleti
Girişin destanıdır, Malazgirt yurda
İstiklal, ebedi kalıştır burada
Atatürk, Alpaslana hayırlı evlat
Ya Rab! Mahşeri de burada yarat
Gönülden gönüllere kuralım Sırat
Milletimizi kardeş gibi yaşat