31 Mart seçimleri artık geride kaldı. Seçilenlere hayırlı olsun demek bize düşen, seçilemeyenlere de gelecek seçimlerde başarılar dileyeceğiz. Yapacak bir şey yok. Bu demokratik bir yarış ve vatandaşın oylarının sonuçları belirlediği bir yarış. Vatandaşın oyunu almak da yapılacak çalışmalara ve propagandalara bağlı. Kim daha fazla kitleyi ikna ederse seçimi o kazanıyor.
Hatta seçimlerde önce CHP’li bir arkadaşım adaylardan birisi için onu aday göstersinler yemin ederek ona oy vermeyeceğini söyledi ama adam seçimi açık ara kazandı. Kazanacağına kesin gözüyle bakılan aday da ne yazık ki seçilemedi hatta hezimete uğradı.
Adamın biri de kendi ilçesinden aday olsa seçilemeyecekken bir başka ilçede açık ara seçimi kazandı. Demokrasi böyle bir şey işte. Hatta Öyle fanatik seçmenler var ki partim tuvalet terliği koysa ona oy veririm diyor. Öyle seçmen de var ki çeşitli bahanelerin arkasına saklanarak yıllardır memlekete hizmet etmeye çalışan partisini sırtından hançerliyor. Bunları da işin cilvesi.
Artık olan oldu kazanan kazandı, kaybeden de kaybetti, kazananlar neden kazandıklarını ve halka neler vaat ettiklerini düşünsünler ve ona göre plan ve program yapsınlar. Kaybedenlerde neden kaybettiklerinin muhasebesini yapıp gelecek seçimlere ona göre hazırlansınlar. Bir bakarsın beş yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçer.
Biz gelelim esas konumuza. Altınordu Belediye başkanlığını kazanan Ulaş Tepe’ye de görevinde başarılar dileyelim. Partisine ve şahsına oy vermemiş olsak da seçildiğine ve halkın teveccühünü kazandığına göre sonuçlara saygı göstermek durumundayız. Artık o bizim de başkanımız. Çalışmalarını ve verdiği sözleri yakından takip edeceğiz. Daha baştan mızırdanmaya başladı. Borçsuz belediye dediler de ben de inandım da ama şu kadar borç varmış da demeye ve borçları ilan etmeye başladı bile. Galiba dikensiz gül bahçesi bekliyordu.
Halbuki Gülyalı’da seçimi kazanan halefi onun borçları ile yaptıkları ya da yapamadıkları ile ilgili hiçbir paylaşım yapmadı. Borçsuz bir belediye varmış o da Ankara- Etimesgut Belediyesi. Onu da artizin bir kazandı. Bakalım bir dahaki seçime nasıl bir belediye ile karşılaşacağız. Göreceğiz.
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Hilmi Güler Bey. Her ne kadar oy kaybı olsa da seçimleri kazanmayı başararak yeniden başkan seçildi ve mazbatasını alarak görevine başladı. Geçmiş dönemine çok değinmek istemiyorum, herkes az ya da çok bir şeyler biliyor, konuşuyor ve yapılan hata ve yanlışları yüksek sesle olmasa da bile kulaktan kulağa fısıltı halinde söylüyor. Hatta söylentilerin bir kısmı insanların midesini bulandırıyor.
Ama ben gördüklerimi açıktan açığa söylemekten çekinmeden söyleyeceğim. Seçildiğinde ilk iş olarak önceki başkan döneminde göreve gelen yönetim kademesindeki insanların yerleri ile oynandı ve onların bir kısmını da mağdur edildi. Yanlış hatırlamıyorsan 10’dan fazla insanı işten çıkardı. Hâlbuki onları işe alanda kendi partisinden seçilen bir önceki başkandı. Görevlerinden alınan bazı arkadaşlarımız ar etti, kahretti kan kustu kızılcık şerbeti içtim dedi.
Yerlerine getirilenlerin büyük çoğunluğu fiyasko çıktı. Birçoğunun yeri birkaç kez değiştirildi. Hakkında söylenilen şeylerden en dikkat çekeni ise belediye yönetiminde Ünyelilerin ağırlıkta olması ve onlarının sözünün geçerli olduğu dedikodusu idi. Biz terbiyemiz gereği direk suçlamak yerine dedikodu diyoruz ama uygulamalar tam tersini söylüyordu. Hatta bazı Genel Müdürlüklerin Ünye’ye taşınması da bunun belki de bir göstergesi idi.
Yönetime getirdiği adamların önemli bir kısmı ne yazık ki davanın adamı değil kendi çıkarlarının adamı oldu. Pek çoğu hakkında çeşitli dedikodular aldı başını gitti. Belediye işlerine “gönül ilişkileri” damga vurdu.
Koca beş yılda belki de güzel işlere imza atabilecek ve kendisine de pek çok konuda ufuk açabilecek bir kent konseyini oluşturup hayata geçiremedi. Aynı hatayı Altınordu Belediyesi de yaptı.
Şehrimizin akil insanları yok sayıldı. Onlarla görüş alışverişinde hiç bulunulmadı. Bulunuldu ise bizlerin hiç haberi olmadı. Çeşitli alanlarda başarılı olmuş şehrimizin yazarçizer takımının elinden tutulmadı. Yapılan onca reklam ve tanıtım yerine bu insanlardan pek ala yararlanılabilirdi.
Vatandaşla iletişim adına Valiliğin yaptığı gibi halk günleri yapılabilir vatandaşla kontak kurulabilirdi. Maalesef bu konuda da başarılı oldukları söylenemez. Özellikle sekreter ve özel kalem duvarını aşmak çoğu insanımız için hayal oldu ve başkanımızla halk arasına duvar örüldü.
Artık bunları konuşmanın zamanı değil. Geçmişte kaldı. Şimdi gelecekle ilgili konuşma zamanı. Başkanımızın bir sloganı var “birlikte başaracağız”. Şimdi bu birliktelik nasıl olacak onun takipçisi olacağız. Kendisini seçenlerle daha doğrusu Ordu halkı ile mi yoksa bir grup elit tabaka ile mi beraber mi olacak bakacağız. Başkanımızın siyaseten bundan sonra bir beklentisinin olacağını sanmıyorum. Önünde kocaman bir beş yıl var. Yapacağı güzel hizmetler ve çalışmalarla Ordu’da derin izler bırakabileceği gibi geçen dönem yapılan bazı yanlışların tekrarı olursa o zaman farklı bir isim bırakır. Biz onun böyle olmasını hiç istemeyiz.
İnsanlara telefonlarını verip sonra da aranınca telefonu açmayan, o an müsait olmayabilir müsait olduğunda da geri dönmeyen başkan istemiyoruz. Onu arayan insanın mutlaka söylemesi gereken bir şeyi vardır. İnsanları ihmal etmemek gerekiyor.
Bana sorarsanız mevcut kadro ile bu iş ne yazık ki yürümez. Yepyeni bir sayfa açılıp ehliyet, liyakat ve sadakat dikkate alınarak yepyeni ve şaibesiz bir kadro ile başlamak gerekir. Ayrıca yönetim kademsine atananların ehli namus adamlar olmasına da dikkat edilmeli ve herhangi bir söylentiye sebep olacak adamlar seçilmemelidir. Emaneti ehline vermeli. İşe alacağı veya göreve getireceği insanlarda eline, diline ve beline hakim olmamayı birinci şart olarak görmelidir.
Kent konseyi faaliyete geçirilmeli, sırf laf olsun ve denge sağlansın diye oraya herkes alınmamalı. Toplumda karşılığı olan insanlardan oluşturulmalı.
Lafı çok uzatmaya da gerek yok. Şimdilik bu kadarla iktifa edelim. Gerektiğinde bu ve benzeri konularda yine kalem oynatırız. Başkanımıza tekrar başarılar diliyoruz. İnşallah bu dönem geçen dönemden daha hayırlı hizmetlere vesile olur diyelim.
