Olgun YÜKSEL

Tarih: 09.10.2024 09:09

ARZ-I MEVUD VE TÜRKİYE

Facebook Twitter Linked-in

 

       Değerli okurlar,  Yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere Arz-ı Mevud başlığı adı altında muhtemelen herkesin bildiği mevzuya  girip herkesin anlattığını tekrar etmeyi düşünmüyorum.  En azından benim yazımı okuma zahmetinde bulunan her okurumuzun bu konulara hakim olduğundan asla şüphem yok. Eğer gerçekten bilmeyen var ise her gün televizyonların tartışma programlarında yayınlanıyor. Bu haritalara göre Ülkemizin güneydoğusunda yer alan 18-19 ilini de kapsayan meşhur vaat edilmiş toprakları içinde Yahudi toprakları olarak görüyorlar veya hayal ediyorlar. Elbette bu teolojik (Dini) inanç çerçevesinde Haritanın her bölgesi, gerek işgal edilerek, gerek iç savaşlar çıkarılarak, gerekse terör eylemlerinin en yoğun olduğu bölgeler olarak asla huzur bulamayan coğrafyadır. Bu inanış için 1. Dünya Savaşını da içine alan Osmanlı İmparatorluğu’nun Güney Cephesinde cereyan eden savaşlar dahil Ortadoğu coğrafyasında  yaşanan tüm savaşların ve şiddet olaylarının kaynağı Arz-ı Mevud’tur.  Bu süre içinde on milyonlarca insan savaş ve şiddetler nedeniyle hayatını kaybetmiştir. 21. Yüzyılda yani bugün bu bölgenin en şiddetli soykırım ve katliamları bir senedir devam etmektedir. Bu genel durumu bir kenara koyduk. 

Bizde Ne oluyor?

      Bundan iki ay önce Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti, hatırlayalım” "Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok" Demişti. İsrail’den de Saddam Hüseyin benzetmesi gelmişti. Saddam Hüseyin’in nasıl öldüğünü hatırlayınız. Açıkça tehdit edilmişti. Bu fasıllar karşılıklı eleştiriler konuşmalar, tartışmalarla geçti ve unuttuk. İsrail ise yapacaklarını yapmaya, katliamlarına ve insanlık suçu işlemeye devam ediyor. İsrail açısından değişen hiçbir şey yok. Gelelim bu günlere ve Dünya Liderimiz bu sefer çok farklı bir çıkış yaptı ve dedi ki;

"Vaat edilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır, Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir" dedi. Ben buna takıldım. İsrail'e gidecektik derken meğer İsrail bize geliyormuş. Yunanistan’a bir gece ansızın gidemeyip, adamların gündüz vakti defalarca bize gelmesi gibi. 

      Hanımefendiler, Efendiler, biz gayet iyi biliyoruz, 2,8 Milyonluk Ermenistan’ın Doğu Anadolu’yu almak ve Büyük Ermenistan'ı kurmak hayali var ve bu hayali, anayasalarında yazıyor. Korkalım mı? Rusya’nın 300 yıllık hayali var, Boğazları ele geçirmek. Asla bitmeyecek hayaldir, ayrıca Avrasyacılara hatırlatmış olalım, (Ben ve benim gibi düşünenlere gelince bize Kuva-i Milliyeci derler.  Tam Bağımsız Türkiye ve Türk Birliği hayalimizdir) Korkalım mı? 10 milyonluk Yunanistan’ın tüm topraklarımızı içine alan büyük Yunanistan hayali var Korkalım mı? İran dahil tüm komşularımızın büyük hayalleri var. Suriye dahi bu haliyle halen Hatay’ı hayal ediyor. İsrail’in Arz-ı Mevud hayali var ve bu hayalin arkasına ABD, Rusya, Avrupa ve hatta Araplar ve Uzak Doğuyu dahi almıştır. Korkacak mıyız? Korkmuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’nın dediği doğru ve tehdit sınırlarımıza doğru geliyor. Müstafi Tümamiral’ Cihat YAYCI’nın katıldığı bir TV yayınında gösterdiği harita üzerindeki çalışmasında, Suriye üzerinde gösterdiği muhtemel İsrail planının gelişmesi büyük olasılıktır ve aynen katılıyorum. Şöyle ki;

 

     Suriye’nin Cetvelle çizilen Irak-Suriye Güney sınırındaki doğrunun en kuzeyinde, doğrunun biten  bölgelerinde ABD askerleri var. Artık PKK ordusu diyeceğim teröristan kuvvetleri ABD askerleri ile buluşuyor. Güneyden de İsrail, Suriye ye girecekler ve aynı doğru üzerinde bir koridor açarak teröristan Ordusu ile birleşecekler. İsrail ve ABD himayesinde uydu bir devlet yapısı, Kürdistan, hem kurulmuş olacak ve hem de Teröristan marifetiyle  İsrail gerçekten Türkiye ile resmiyette olmasa da fiiliyatta komşu olacak. Teröristan Ordusu ile İsrail Ordusu ise birleşmiş olacaklar. Tehlike gerçekten geliyor. 

 

      Türkiye bu oluşuma karşı her halükarda Suriye’nin daha da Güneyine bir harekatla inmek zo-run-da. Hatta Suriye sınırının tamamında yarım kalan işi bitirip PKK’yı tamamen Güneye sürmek zorunda. Eğer bu harekatlar olursa neden yapılıyor, Suriye’de ne işimiz var demek  bana göre ihanettir. Ben demem. Anladığım Dünya Liderimiz, bizleri yavaaş yavaaş savaşa hazırlıyor. Fakat mektubu bize doğru okumuyor. Her zaman söylüyorum, Türk Ordusu ile konvansiyonel yöntemlerle savaşacak bir Ordu henüz bu Dünya’da yok. Bu bir hamaset değildir. Bize çok yıkım verebilirler, zarar verebilirler, zayiatlar verdirebilirler ancak kendileri de aynı şekilde ve aynı oranda zararını görürler. Tekraren yazıyorum. Bu bir hamaset değildir. O nedenle iç cephe önemli. Krizimiz de var, yoksulluğumuz da var ve daha da büyüyecek. Recep Abime katılıyorum da, BOP eş başkanı olması nedeniyle güven sorunum var. Neyse mevzubahis Vatan ise gerisi teferruattır. Devlet aklı umarım hakimdir ve İnşallah  erken olmaz. Daha yapacaklarımız, çok projeler var. Allah Yüce Türk Milletinin yar ve yardımcısı olsun. 

Kalın Sağlıcakla…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —