Dünyanın, koronavirüs illetini tüm hızıyla yaşadığı şu günlerde, bilim insanları bu bulaşıcı hastalığı giderme konusunda bilindiği üzere tüm hızıyla çalışıyorlar, çalışmaya da tüm hızıyla devam ediyorlar.
İnsanlığın başına bela olan bu bulaşıcı hastalık ile ilgili, bu hastalığı giderme, durdurma ile ilgili çalışmalar neticesinde bazı aşılar bilim insanları tarafından bulundu. İnsanlar üzerinde denendi, faydaları da gözlendi.
Ne ilginçtir ki günümüzde bu hastalığa "dur" demek için bulunmuş aşıyı reddeden, sanki ilkel bir topluluk veya ilkel bir tarikatın mensubu gibi hareket eden insanların varlığına şahit oluyoruz.
Aşı tedavisini reddeden bu insanların bazılarının bu hastalığa yakalanıp sağlığı kötüye gittiğinde pişmanlıklarını dile getirdiklerini görüyoruz. Bazılarının da maalesef öldüklerini öğreniyoruz. Tedavi konusunda inat etmemek, inadı ilahlaştırmamak lazım. İnadı iyiye yönlendirmek lazım. İnatçılığı bir davranış biçimi haline getirmemek lazım.
Siyasi görüşlerdeki ayrılık ve muhalefet, herşeye yansımamalı. Bu mantıklı bir durum değildir. Toplumumuzda bizleri birleştiren dayanışmamızı sağlayan faktörler, bizi birbirimizden ayıran unsurlardan sayı olarak daha fazla ve aynı zamanda daha kuvvetlidir. Mantıklı olanı faydalıya yönelmek faydalı tarafı beslemektir.
İnsanların menfaatine ait işlerde kapris yapmamak lazımdır. İnsanın kendisini şifaya kavuşturacak aşının sırf zihni ve fikri rakibe, ölümü dahi göze alarak muhalefet etmesi nasıl bir psikoloji ile açıklanır?
"İnatçı olmak fena şey değil, lakin iyiye inat etmeli". (Kemal Tahir)
"Kibir ve inat, bir kişinin kendisini önce mükemmel görmesini sağlar, sonra da sonunu getirir."
(Tolstoy)
"İnatçılık insan için ağır bir yüktür, inatçılıktan kendini kurtar ve onunla savaş"
(Yusuf Has Hacip)
