Bugün, 19 Mayıs 2025 Pazartesi

Olgun YÜKSEL


ATEŞ ÇEMBERİ

ATEŞ ÇEMBERİ


Değerli okurlar, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bana ayrılan köşemdeki yazılarımın haftalık yayınlanma zamanları kısıtlı olması nedeniyle ben genelde yazılarımı yazmış oluyorum ve yayınlandığı tarihte ise bahsettiğim olayların üzerine yenileri eklenmiş oluyor ve yazmaya yetişemiyoruz.  Eskiden Türkiye’deki gündemlere yetişemez iken artık Dünya’nın gündemlerine yetişilemiyor.

En son yazımda Sayın Cumhurbaşkanımızın miting alanlarından, savaş riski taşıyan dış politikalara ilişkin bağırarak, tehdit içeren konuşmalar yapmasını doğru bulmayarak usulünce eleştirmiştim.  Bir gece ansızın gelebiliriz söyleminin öyle ulu orta söylenecek bir söz olmadığından bahsetmiştim. Muhatabınızın size gel gel yapmaya devam edeceğini ve bundan vazgeçmeyeceğini, bunu isteyenin Yunanistan olmadığını onların ağababaları olduğundan bahsetmiştim. Sonuç olarak süreç   Yunanistan’ın tahrikleriyle devam ediyor. Zat-ı Devletleri bağırdıkça karşı taraf daha da azgınlaşarak eylemlerini sürdürüyor.  Ne yapıyoruz? Bir gece ansızın girebiliyor muyuz? Bir gece ansızın giremediğiniz sürece sözlerinizin dikkate alınacak kıymeti kalmamaya devam edecektir. Kol kırılır yen içinde kalır misali 20 yıldır bize bağırılmasına alışkınız.  Bazılarımız korktuğu için sizi seviyor, bazılarımız ise sevdiği için seviyor. Netice de bize söküyor. Fakat dış politikada ki hasımlarınız, içeride ki muhalefetiniz değil.  AB üyesi bir ülkeyle savaş yapmak, Suriye’de, Irak’ta ya da içeride teröristlere yapılan operasyonlara benzemez. Karşınızda her ne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri ile mukayese edilecek bir Ordu olmasa da güçlü Donanması, güçlü Hava Kuvvetleri ve yine son üç yıldır ABD tarafından yeniden donatılan Kara Kuvvetleriyle AB’nin en güçlü Ordularından biri var. Bunları geçtik Rusların uğradığı yaptırımları her an kapımız da bulabiliriz. Bizim bu yaptırımları tolere edebilecek enerji kaynaklarımız yok.  Yine önceden yazdığım gibi, büyük devlet olmanın gereği bulduğunuz her kürsüden bağırarak ne yapacağınızı anlatmak değil, az konuşup, size yapılan eylemlere aynı şekilde misliyle karşılık vermektir.  

Güney sınırlarımızdaki komşularımızı kaos ve ateş sarmış ve içine bizi de çekmişti. Bunun Ülkemize verdiği maddi, manevi ve hayati zararlarını çekmeye devam ederken Kuzeyimizde  yangın başlamıştı.  Ukrayna-Rusya Savaşı 8 aydır devam ediyor. Hiç hesaplanmayan ve Ukrayna’yı destekleyen Batılı Ülkelerin de beklemediği işler oldu. Ukrayna Ordu’sunun bu kadar direnmesi beklenmediğinden nasıl olsa Savaş en fazla 15-20 gün sonra Ukrayna’nın teslim olmasıyla ya da yenilerek bir şekilde Rusya ile masaya oturacağı varsayımına göre politika yapıp hepsi birden pervasızca ve hatta şımarıklığın en üst perdesinden Rusları aşağılayarak yaptırımlara başladılar. Güya Rusların Ukrayna’yı işgal etmesi nedeniyle kendilerine yönelik çok fazla mukabele de bulunamayacaklarını hesaplıyorlardı. Fakat işler hiçte öyle olmadı. 8 Aydır direnen Ukrayna Ordusu bırakın savunmayı 3 hafta önce Rus güçlerine karşı taarruza başladı ve dahası işgal edilen bölgeleri kurtararak ilerlemeye devam ediyor. Rusya’nın, artık bu savaşı konvansiyonel olarak kazanması mümkün değil. Kaybetme riskiyle yüzleşiyor. Mevcut gelişmeler bu şekilde cereyan etmeye devam ederse, NÜKLEER tehlike adım adım yaklaşıyor.  Bunun adı kıyamet mi olur, başka bir şey mi olur bilemem.  Bildiğim bir şey varsa Avrupa’nın kıyameti başladı. Bu kış ve bundan sonraki kışı nasıl geçirecekler göreceğiz. Eğer Avrupa, Ukrayna Ordusu’nun bu kadar maharetli olabileceğini ön görmüş olsalardı muhtemelen “ tarafları itidalli olmaya davet ediyoruz” diyerek savuştururlar kendilerini de bu şekilde zorlu bir sürecin içine sokmazlardı. Fakat ben ve benim gibi üç beş çulsuz, gelin görün ki bu savaşın çok uzun süreceğini yazdı durdu.  Avrupa ve hatta Dünya gerçekten devlet adamı yönünden en talihsiz dönemini yaşıyor.

Güneyimiz, kuzeyimiz derken şimdi de doğuda Kafkaslar yeniden karıştı. Ermenistan Ordusu, ateşkesi bozarak Gardaş Azerbaycan’ımızın  mevzilerine saldırıya geçti. Haberlerden okuduğum kadarıyla ilk belirlemelere göre 50 Azerbaycanlı askerimiz şehit olmuş. Allah tüm şehitlerimize ve ölmüşlerimize rahmet eylesin. Azerbaycan Türk Ordu’su da çok sert karşılık vererek bazı bölgeleri ele geçirmişler. Olaylar daha çok taze olduğundan detaylar yazım yayınlandığında daha da anlaşılır. Ermenistan’ın bu hareketinin durduk yere olmadığını biliniz. Ermenistan,  ağababaları tarafından özellikle saldırıya geçirilmiştir. Hedef Azerbaycan değil Türkiye’dir. Türkiye’nin olası Suriye harekatını önlemeye yöneliktir.  ABD bu şekilde PKK ‘ya yönelik olası harekatı önlemek için hem batıda Yunanistan üzerinden, hem de doğuda Azerbaycan’a eylemde bulundurularak Türkiye’nin dikkatinin Suriye üzerinden kaydırılmasının amaçlandığını değerlendiriyorum. Nihai hedef kaç yıl sonraki plandır bilemiyoruz fakat elbette büyük İsrail’dir.  Havalar soğumaya başlasa da gelişmeler çok sıcak ve bizi tehdit ediyor.  Kalın sağlıcakla.