Muzaffer GÜNAY (GİZEMLİ HİKAYELER)

Tarih: 24.03.2023 08:34

BELİNDA’NIN GÖZLÜĞÜ -2-

Facebook Twitter Linked-in

Harles, kızına çok düşkündü. Zaten başka çocuğu da yoktu. Hanımının ölümünden sonra, kızına çok daha büyük bir özen gösteriyordu.

Bir akşam..

Haziran sonlarının bir güzel yaz gecesiydi.

Belinda uyumuştu.

Harles de yatağında uyumak istiyor ve fakat bir türlü uyuyamıyordu.. derken, gece geç saatlerde gözleri kapandı.

Bir saat sonra, korkuyla yatağından doğruldu. Nefes nefeseydi adam. Çok kötü bir rüya görmüştü. Belki kapkara bir kabus, kabustan da beter ve korkutucu bir pis düş. Sevgili kızı Belinda, yabancı bir evdeydi. Bu evi hiç hatırlamıyordu Harles. Kızı, birden bire bu evden kaçmıştı. Bunu ciddiye aldı ve kızına gördüğü kabuslu rüyadan hiç söz etmedi. O'nu korkutmak istememişti. Fakat kızını ciddi bir tehlikenin beklediğini sezmişti. Evden dışarı çıkmasına hiç izin vermiyordu. Kızı, ikide bir, niçin izin vermediğini sorunca, geçiştirici laflar ediyordu.

O kocaman ve uzun yaz tatili boyunca Belinda, evinde hapis kalmıştı.

Eylül ayı geldi çattı. Yerel okullar açılmıştı.

Belinda yeni okuluna (ortaokul  1. sınıfa) başlamıştı. Daha İlk günü bunalmaya başlamıştı. Öğretmeni Andersen gözlerinin önünden, o minicik kalbinden ve zihninden asla gitmemekteydi. Sınıfa giren öğretmen bir bayandı önceki öğretmeni gibi ama, hiç sevmemişti.

Bayan Andersen, Belindasız sınıfının içinde ilk gün epey düşünceliydi. Acaba, Belinda, okulunun ilk gününü nasıl geçiriyordu? Bayağı merak ediyor ve kendi öz kızı gibi özlemini çekiyordu. Zira tam iki buçuk ay hiç görüşmemişlerdi.

Aradan bir haftalık süre geçti.

Andersen her gün öğrencilerine yiyecek götürürdü. Bizzat evinde hazırlardı yemekleri.

Okuldan evine döndü ve ertesi gün götüreceği yemeğin hazırlığına başladı.

Gaz ocağını yaktı. Bir süre sonra gaz ocağının ışığı söndü. Gaz yavaş yavaş odayı dolduruyordu. Ne vardı kİ, Andersen, bunun farkına varamıyordu.

***

Bay Harles'e bir telefon geldi. Kuzey bölgesinde gaz sızıntısı olduğu ve hemen oraya gitmesi gerektiği söylendi.

Bay Harles kızına:

- Kızım, hemen çıkmalıyım. Seni de biraz erken olacak, ama okula götüreyim.

Belinda babası ile birlikte resmi bir araca binerek okuluna gitti.

Babası, kendisine bildirilen adresi bulmak üzere hemen hareket etti. Belinda okulda iken tuhaf bir duyguya kapıldı. İçi sıkıldı. Teneffüs olur olmaz kendini bahçeye attı. Bu arada bir çocuk bilemeden kendisine çarpınca sendeledi ve gözlüğü yere düştü. Gözlüğünü aramaya başladı ama, bulamadı. O an ya babasının ya da öğretmeni Andersen’in yanında olmasını öyle çok arzu etti ki..

Boynundaki (Andersen’in verdiği) küçük kolyeye baktı. Birden bire adresinin yazılı olduğu kağıdı çantasından çıkardı ve okumaya çalıştı, ama okuyamadı. Okul bahçesinden çıkıp caddeye fırladı. Bağırdı:

-              Lütfen şu adresi bana okuyacak biri yok mu? Bu adrese gitmeliyim. Lütfen. Yok mu biri? Lütfen bana yardımcı olun!., dedi.

Bir yaşlıca adam arabası ile kıza yaklaştı ve arabasına alıp kağıttaki adrese doğru hızla gitti. Adam:

-              Küçük kız, dedi, aradığın ev şu.

Ev elli metre kadar içerdeydi ve büyük bahçesi, kocaman duvarlarla çevrilmişti.

Belinda koşarak evin dış kapısına geldi, ama adamm dediği 2 rakamını okuyamıyordu. Boyunun yetişebileceği kadar bir yükseklikte idi bu numara. Belinda, ayaklarının ucuna basarak kapının üzerinde bulunan 2’yi parmaklarını dokundurarak buldu.

Kapıya hızla vurarak:

-              Bayan Andersen... Bayan Andersen.. diye bir kaç kere bağırdı. Lütfen kapıyı aç, ben geldim. Belinda.. Ben.. Aç kapıyı lütfen!..

Fakat içeriden bir ses çıkmıyordu.

Kız, durmadan kapıya vuruyor ve aynı sözleri tekrar ediyordu. Bahçe kapısından bir polis bu durumu gördü ve hemen koşarak evin dış kapısını zorlamak suretiyle açtı ve geçti gitti beklemeden.

Belinda, odanın içinde boylu boyuna yatan bayan Andersen’i görünce, bir çığlık attı ve dış kapıya çıkarak, bütün gücüyle bağırdı:

-              İmdaattt! İmdaaatt!.. Yardım edin lütfen!.. Yardım, yardım lütfen!..

Bu çağrıyı duyan bir kadın koşarak içeri girdi. Gaz kokusu ortalığı sarmıştı. Yardıma koşan Bayan Belinda ile birlikte güç bela Andersen’i evin bahçesine çıkardılar. Sürekli öksürüyordu Andersen. Zaman sonra rahatlayarak gözlerini açtı. Minnet ve teşekkürle bakındı Belinda’ya ve bayana.

Bu arada Bay Harles geldi.

Andersen’i hemen tanıdı:

-              Ah dedi, sizin evinizde miydi gaz sızıntısı. Aslında benim işim bu. Ben Gaz Hizmetleri Bürosu görevlisiyim. Bana gelen telefon, yanlış adres vermiş. Kuzey Doğu bölgesi demişlerdi. Ah evet neyse.. Ama, bir polis gönderdim ben sizin evinize, bana verilen adresin yanlış olduğunu ve doğrusunun verilmesini ilgili bürodan isteyip de öğrenir öğrenmez...

Belinda:

 

-              Evet, dedi, eğer o polis amca olmasaydı, ben kapıyı açamayacaktım baba..

Bayan Andersen, tamamen iyileşmişti. Hastaneye gitmesine gerek kalmadı.

Belinda bir kaç gün öğretmeninin yanında kaldı.

Babası, kızının bu duygusallığına çok büyük saygı duymuştu.

İşte öğretmen Andersen ve öğrencisi Belinda arasındaki o derin bağın gelip vardığı sır noktası. 

SON

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —