Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Muzaffer GÜNAY (AŞK HİKAYELERİ)


BEN KÖYLÜ KIZI DEĞİLİM (5)

BEN KÖYLÜ KIZI DEĞİLİM (5)


         O günün akşamıdır. Dursun bey, her zaman ki gibi markete uğrayıp bir şeyler alarak evine gider. Hüsniye Hanım, yemekten sonra çocuklarına, babaları ile  önemli bir meseleyi konuşacaklarını  söyleyerek kendi odalarına geçmelerini ister.

         Fakat Fidan, iki kat üstteki kız arkadaşına gitmeyi tercih ederken, Elif ve Selda ders yapmak üzere odalarına geçerler.

         Hüsniye Hanım, Hekacı Nazmiye ile Fidan üzerine yaptıkları konuşmaları bir bir anlattıktan sonra Dursun Bey, sakin ve gün görmüşlerin tecrübesi ile, böyle şeylerin hayatın akışı içinde gayet normal olduğunu söyledikten sonra, Fidan’ın gelin olarak istenmesi konusunda şöyle bir değerlendirme yapar:

         -Bir kere evlenmek dinimizin emri, töremizin gereğidir. Lakin, ne demişler: ‘Davul bile dengi  dengine çalar”… Durum bu iken, komşudan amarat ister gibi kız istenmez. Her şeyin bir adabı var.Kaldı ki, karar vermek öncelikle Fidan’ın hakkıdır; sonrasında  icabı ne ise yapmak da bizim vazifemiz.

         Hüsniye Hanım:

         -Fidan, oğlanla görüşmüş.

         -Nasıl dedin; anlamadım. Çok yanlış yapmış Fidan.Hiç beklemezdim.

         -Hekacı’nın bana söylediği bu.

         -Desene hatun, biz püsküllü bela ile cebelleşmek zorunda kalacağız bundan böyle. Çocuğunu pek bilmem, tanımam. Lakin, Topal Hamdi’yi iyi tanırım. Kabadır, ağzı küfürlüdür, nerde ne konuşulacağını bilmez. Böyle hikayeden masal bir adamla  bırak

                                               11

dünür olmayı şeytan bile istemez. Tövbe tövbe. Akşam, akşam günaha giriyorum.

         Hanımı:

         -Ne dersen.. Ben, bilirsin sözünden çıkmadım, çıkmam da…

          -Fidan nasıl , nerede görmüş o çocuğu?

         -Oğlan (Tarık) burada su tesisatçısı imiş. Daha çok tamiratçılık yaparmış. Fidan’ın yanına gittiği kız arkadaşının evine gelmiş oğlan, çağrılması üzerine. Ne olduysa, olmuş, ikisi de birbirinden hoşlanmış.

         Dursun Bey, şöyle bir düşünüp tartıp düşüncesi paylaşır eşiyle:

         -Meslek meslektir. Fakat, bize damat, Fidan’a koca olacak birinin her şeyden önce temiz bir aileden gelmesi lazım. Oldum olası Ne Topal Hamdi’yi, ne batasıca sülalesini severim. İnsanda biraz asalet olmalı.

         -Diline sağlık Dursun’um. Akıl için yol birdir. Sülalesi bir tarafa olsun, Topal Hamdi’yi seven, adam yerine koyan bir tek Allah’ın kulu yoktur bana kalırsa.

         -Sana göre değil, herkes Topal’ın adam olmadığını söyler, sorsan. Böyle biri ile hısım olmak, bana çok ağır gelir.

         Yorgunluktan ve uykusuzluktan göz kapaklarını  kaldıramayan Dursun Bey, yatsıyı kılar ve yatmak için bitişik odaya yöneldiğinde eşinin , az daha diyecekleri olduğunu söylemesi üzerine uykusunu tehir eder.

        (devamı gelecek sayıda)