Bugün, 8 Mayıs 2025 Perşembe

Olgun YÜKSEL


BEŞ PARMAK DAĞLARINDA EFSANE TANK

BEŞ PARMAK DAĞLARINDA EFSANE TANK


Kıbrıs Beşparmak Dağlarındaki Efsane Tank ile ilgili efsaneleri bilmeyeniniz yoktur. Bu Tankla ilgili aslı olmayan bir çok efsaneler türetilmiştir. Birleşmiş Milletler, 20 Temmuz 1974 günü başlayan Harekâtımızdan 2 gün sonra derhal ateşkes ilan edilmesini sağlamış ve Cenevre görüşmelerine geçilmiştir. Henüz Ayşe tatile çıkmamıştır. Cenevre görüşmeleri devam ederken 2 Ağustos 1974 günü Türk Ordusu elde etmiş olduğu dar alanı küçük harekâtlarla genişletmeye devam etmektedir. Yani başarıdan faydalanma harekâtları yapmaktadır. Beş Parmak Dağlarında bulunan tepelerin tamamı henüz Türk Ordusunun kontrolünde değildir. Ateş Kes kararı ile bir kısmı Türk Ordusunun kontrolü altında iken, diğer kısımları ise Rum Ordusunun kontrolü altındadır. Dönemin 39. Tümen Komutanı Bedrettin Demirel bir üsteğmenin emir komutasında 2 Tank, 3 Zırhlı Personel Taşıyıcı (ZPT), 2 adet üzerinde Geri Tepmesiz Top bulunan jeep, mürettebatlı olmak üzere özel bir görev kuvveti oluşturularak Türk Kuvvetlerinin kontrolünde bulunan tepelerin devamındaki Rum Ordusu Komandolarının kontrolünde bulunan tepeyi ele geçirmek üzere ilerlemeye başlarlar. Küçük bir Görev Kuvveti olan birliğimiz o günlerde oldukça dar olan yolda (Aslında halen dar fakat biraz daha genişletilmiş durumdadır) ilerlerken fotoğrafları her yerde yayınlanan yamaçta duran efsane tank yola döşenen anti tank mayınına basması sonucu paletleri ile kulesinden hasar alarak muharebe dışı kalır. Tankın 4 adet mürettebatı vardır ve Tankın içinde kalmışlardır.

    Gazeteci, Araştırmacı Tarihçi Hasan TAŞ'ın yapmış olduğu tur programları ile Savaş'ın ulaşılabilen tüm kahramanlarını savaş anılarının yaşandığı yerlerde 2019 yılında buluşturularak konuşturulur. Diğer savaş gazilerinin de olduğu ortamda tank mürettabatından 3'ü olay yerinde, bu sefer efsaneyi değil, gerçek hikâyelerini anlatırlar. Tankın mayına basması sonucu yaşananlardan devam edersek bu kahramanlarımızın anlatımına göre mayının infilak etmesinden sonra Tankın gece görüşü arızalanmış. Bu anlatımlarından o günün şartlarında M 47 Tanklarının (yeniler bilmezler) emfraruj ışıklarıyla aydınlatma yeteneğine sahip olduğu anlaşılıyor. (Enfraruj ışıkları, kızıl ötesi aydınlatma olup çıplak gözle görülmezler, fakat özel periskoplarıyla aydınlatılmış alan ya da yol görülerek ilerleme yapılır) Devamında tankın kulesinin hidrolik dönme sistemlerinin de hasar görerek çalışmadığını anlattılar. Bu sefer içerideki el çarklarıyla topun bulunduğu kule, düşmanın bulunduğu alana çevrilerek üzerilerine gelen uçaksavar atışlarının izli mermilerini takip ederek çıkış noktasını tahmin edip ateş etmeye başlarlar. Arkadan gelen Tankın kendilerinin yanına gelerek yardım etmelerini beklediklerini ancak tankın kendilerinden 100-150 metre geride kaldığını ve ilerlemediğini çünkü kendi bulundukları tankın arkadaki tankın görüş ve atış istikametini kapattığını ayrıca mayına basma ihtimali olduğunu söylediler. Kulenin üzerindeki makineli tüfeği ise düşmanın atışlarından korunmak için kullanamadıklarını, el çarklarıyla kuleyi çevirerek, kendilerine ateş gelen bölgeye hasarlı efsane tankın topuyla ateş etmişler. Sonrasında ise kendilerine yapılan hafif silah ateşleri susmuş. Bunu fırsat bilerek tank mürettebatından 3'ü tanktan çıkarak geriye kaçmışlar, fakat mürettebattan 4.’sü gelmemiş ve o gece görememişler.

   Olayın asıl efsanevi ve kahramanlık kısmı anlatılan bu süreçtir. Tankın içindeyken mayına basacaksınız ve bu şoku yaşayacaksınız. Sonrasında soğukkanlılığınızı kaybetmeyerek tankın topunu kullanacak ve karşı taraftan açılan ateşleri susturacak ve emniyetle geriye çekileceksiniz. Asıl Kahramanlık bu iken bizimkiler efendim bu tank buraya nasıl çıkmış? Elinin körü, bayağı yolu takip ederek çıkmış işte. Neyse olayın o kısmına geleceğim, hikâyeye devam edelim. Bu arada 4. Mürettebat ortalıkta yok ve kaybolmuş. Akıbeti hakkında kimsenin de haberi yoktur. Kendisinin telefondan anlatımıyla bizim 4. Mürettebatımız tanktan çıkıyor, fakat yolunu karıştırarak geceleyin görmüş olduğu tepelerin aşağısında, aslında bir kilise olan bir binayı siluetinden camiye benzeterek burasının bir Türk köyü olabileceğini düşünerek köye doğru ilerliyor. Köye vardığında bir evin önünde oturan Rum kadınını görerek Türk zannedip yanına yaklaşıp Türkçe sesleniyor. Kadın Rumca çığlıklar atarak eve kaçıyor. Köyde bulunan Rum askerleri de kadının çığlığını duyup onun peşine düşüyor. Kahramanımız gecenin karanlığından ve bitki örtülerinden de faydalanarak izini kaybettirerek Rumların eline düşmekten kurtuluyor.

   Aslında o gece Tankın ızdırabı bitmiyor. Bu sefer Rum komandolar gecenin karanlığından faydalanarak terk edilen tankın yanına geliyorlar ve tankın içine girip askerlerimize ait kâğıt defter vs. dokümanları alarak geri çekiliyorlar. O dokümanların içinde kayıp olan 4. Mürettebatımızın tutmuş olduğu, üzerinde isim yazmayan fakat sadece adres bilgileri yazan günlükte vardır. Bu günlüğü daha sonra Rumlar, kendilerine bir başarı öyküsü yaratmak için kullanırlar ve basında yayınlarlar. Bizim cenahta ise bu olaya hiç aldırış edilmez. Söz konusu günlük defter halen Rum tarafında ki bir müzede sergileniyormuş.

   Neyse devam. Biz, 4. mürettebatımıza dönelim. Kahramanımız ertesi gün bir Türk birliğine ulaşıp oradan bölüğüne döner ve harekâttan sonra bu olaydan hiç bahsetmez. Tank'a tekrar gelirsek, ertesi gün daha da takviye edilmiş kuvvet ile harekata devam edilirken hasarlı Tank'ın yolu tıkaması ve motorlu diğer birliklerin ileri harekatına engel olması nedeniyle, başka bir tank tarafından yolun alt kısmındaki uçuruma itilerek yol açılır. Savaş muhabirleri ise hasarlı bu Tank’ın fotoğrafını çekerek yayınlatırlar. Bu yayının ardından Tank’ımız Kıbrıs Barış Harekatının sembolü haline gelir. TSK’leri bunun üzerine sembol haline gelen Tank’ı kurtarmayıp sadece topu üzerinde kalacak şekilde tüm aparatları sökülerek orada bırakılmasına karar verir.

   Harekatın hemen sonrasında ise efsaneler türetilmeye başlanır ve Tankın takip ettiği yol gösterilmeyip bu tank buraya nasıl çıktı? Bu nasıl keramettir? vs. şeklinde gazeteler de yayınlanmaya devam edilir. Derken bizim saf tank şoförümüzü de harekat sonrası köyünde bulup röportajlar yaparlar. Tank şoförümüz de bunların gazına gelip ben oraya çıkarken her tarafı dümdüz gördüm, öyle çıktım vs şeklinde bir yığın röportajlar verir. Diğer 2 mürettebatta şoförü yalanlamazlar. Açıkçası kendilerine atfedilen bu kerametin büyüsüne kapılırlar. En sonunda orada, dönemin kol komutanı olan Üsteğmen daha sonrasının korgenerali Hasan Memişoğlu olayın aslını tabelaya yazdırmış ise de karşılık görmez. Bizim Tank Şoförümüz olan kahramanımız savaşta yaşadığı olayı, basınında dolduruşuna  uyarak yıllarca efsanevi şekilde anlatmaya devam eder. Halkımızda ısrarla efsane olan bu Tank’ın, yoldan değil, yokuş yukarı Dağa çıktığı şeklindeki efsaneye inanmayı tercih eder.

   Konuşmayan tek kahramanımız sadece 4. mürettebattır. Kendini unutturmuş ve ismi olayla ilgili hiç zikredilmemiştir. Köylüleri, ailesi, çocukları dahil bu tankla olan ilişkisinden hiç kimsenin haberi olmamıştır. Köyünde sadece Kıbrıs gazisi olarak bilinmektedir. Halen Rum müzesinde bulunan günlüğündeki adresten yola çıkılarak, tarih araştırmacısı Ordulu Hemşerimiz Hasan TAŞ, 4. mürettebata ulaşsa da bizim 4. mürettebatımız röportaj vermeyi ve görüşmeyi kabul etmez. Sadece telefondan kısaca yukarıda bahsettiğim hikayesini anlatır. 2019 yılında tüm gaziler Tank başında iken bilinen 3 mürettebat konuşmaya başlar ve bizim şoför kahramanımız Gazi amcam bu sefer olayı gerçekleriyle anlatmıştır. Anlatırken yüzündeki mahcubiyeti görmemek mümkün değildi. Yıllar sonra yakın bir tarihte 4. Mürettabat nihayet ikna edilerek olayı onun ağzından da videosunu izleyerek dinledim.

  Tank şoförü Abdülkadir Amcam! her savaşın bir efsanesi vardır. Kıbrıs’ın efsanesi de sen oldun. Ellerinden öperim. Bu arada hayatta olan tüm gazilerimizi saygıyla selamlıyor ellerinden öpüyorum. Ebediyete intikal eden Şehit ve Gazilerimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun. Tarihçi Araştırmacı Ordulu Hemşerimiz Hasan TAŞ Bey’e de çalışmaları için tebrik ederiz.  Kalın sağlıcakla...