Bugün, 30 Mayıs 2025 Cuma

Mehmet Ali AYDIN


BİR DÜŞÜNELİM Mİ?

BİR DÜŞÜNELİM Mİ?


 

"Kureyş reislerinden bir kaçı Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü Veselam'ın huzuruna gelip dediler ki: "Mü'minlerin fakirlerinden Ammar Bin Yasir, Suheyb-i Rumi, Bilal'i Habeşi, Abdullah Bin Mesud, Mikdat gibi bazı kimseleri meclisinden kovarsan, biz de gelip seninle konuşur, dini sohbetlerde bulunur ve Kur'an dinleriz. Fakat bunlarla beraber olmak şerefimize dokunur." Peygamber Alayhisselatü Vesselam da: "Ben Mü'minleri sohbetimden kovamam!" buyurunca onlar: "Hiç olmasa biz geldiğimiz vakit kalkıp gitsinler" dediler. Resul-ü Ekrem Alayhisselatü Vesselam da onların bu geliş gidiş vesilesi ile iman edeceklerini ümit ederek buna "evet" dedi. Müşriklerin bu mevzuda bir ahitname yazılmasını talep etmeleri üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir sahife getirip yazması için Hz. Ali (r.a)'ı çağırmıştı ki tam o esnada Cebrail Aleyhisselam aşağıdaki ayeti kerimeyi getirdi:

"Allah'ın rızasını kazanmak arzusuyla sabah akşam Rablerine yalvaranları sakın huzurundan kovma. Müşriklerin yaptıklarından sana bir sorumluluk, senin yaptıklarından da onlara bir sorumluluk yoktur. Eğer onları huzurundan kovarsan, zalimlerden olursun." (En'am Suresi 52. Ayet)

Şimdi bir fikir jimnastiği yapalım. Böyle bir durumda acaba biz ne yapardık. Bırak cevap verebilmeyi soruyu sormak bile zor geliyor insana.

Küçücük bir menfaat ve çıkar uğruna takla üstüne takla atabilecek o kadar insan kılıklı var ki bırak yanındaki garip, gurabayı en yakın akrabasını bile satabilecek karakter yoksunları var aramızda ve bunlar tak atmayı çok iyi becerdikleri için çoğu zaman da makbul madam sınıfına dahil ediliyorlar. 

Sözüm ona. büyüklerin karşısında el pençe divan durup, gariplerin karşısında aslan kesilenler unutmasınlar ki "Allah'tan büyük" yoktur. O yüzden farkında olmadan da olsa insanları ilahlaştıranlar kendilerini kontrol etsinler.

Peygamberini bile ikaz ederek "zalimlerden olursun" diyen Yüce Allah (c.c.) kimsesizleri, yetimleri, garipleri hor görüp kelli felli adamları el üstünde tutup onların çanak yalayıcısı olanları acaba nasıl ikaz eder. Hiç düşündük mü?

Gelip geçici bir imtihan alemi olan bu dünyada "nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilmeye gerek yok" diyenlerin ne kadar haklı olduğunu burada anlayamazsak gideceğimizi yerde birileri bize anlatır ama o zaman iş işten geçmiş olur.

Herkese ederi kadar değer vermek, değer verirken de önce insanlığını, karakterini, ahlakını, insanlara davranışını gönlünün ve ruhunun güzelliğini ve imanını göz önünde bulundurmalı, makam, mevki, şan, şöhret ve zenginliğini en sona bırakmalıyız. 

Ben, ben diyenlerden uzak durmalı ve biz olanlarla yola devam etmeliyiz. Sonra yola çıktıklarınız sağlam ayak değilse sizi yarı yolda bırakırlar.

Hz. Mevlana ne güzel söylemiş.

"Yüzde ısrar etme, doksan da olur.

İnsan dediğinde, noksan da olur...

Sakın büyüklenme, elde neler var;

Bir ben varım deme, yoksan da olur.

Hatasız dost arayan, dosttan da olur.

Gerisi sizin bileceğin şey!