Bugün, 16 Eylül 2024 Pazartesi

Abdullah ALTAŞ


BİR LİSAN BİR İNSAN!...

BİR LİSAN BİR İNSAN!...


Erzurum Atatürk Üniversitesinde yapılan mezuniyet töreninde mühendislik fakültesini birincilikle bitiren Suriyeli bir öğrenciye plaket verildiğini basından öğrendik. Suriyeli bu öğrenci aldığı plaketin ardından Türkçe bir konuşma yapıp, arkasından anadili arapça olduğu için anne ve babasına Arapça teşekkür ediyor.  Bundan daha doğal ne olabilir ki?  Buraya kadar her şey normal!.. 

Asıl anlatılacak olan bundan sonrası! Bu öğrenci dünyanın herhangi bir ülkesinden de olabilirdi! 

Rus, İngiliz, Alman, Hint, Çin, Kore, İspanya v. s Bu ülkelerden de olabilir, bırakın teşekkür konuşmasını  birkaç dakikalık konuşmayı kendi dillerinde de yapabilirdi!  

Sosyal medyada bazıları veya birçokları, Erzurum’da ki mezuniyet töreninde 1. Olan Suriyeli öğrencinin sadece anne ve babasına teşekkür ifadesini öğrencinin kendi dilinde, Arapça dilinde yapmasını kabullenememişler!... Sıkıntı duymuşlar!... Tansiyonları yükselmiş, şekerleri tavan yapmış!  Moralleri bozulmuş! Beden ve moralleri depresyona uğramış, gözleri kararmış adeta yoğun bakım hastası olmuşlardır!  Niçin?  Birinci  olan suriyeli öğrenci Arapça konuştu diye!.... 

Peki bu hastalıklı ruhlar, şeytanın bineği olmuş bu hilkat garibeleri, mezuniyet töreninde 1. olan öğrenci Suriyeli değilde, yukarıda  saydığımız ülkelerden birisine mensup olsaydı! bu öğrenci kendi dilinde mezuniyet töreni konuşması yapsaydı! 

Bu hilkat garibeleri şikayetçi olur muydu? Hayır! asla şikayetçi olmazlardı!  

Öyleyse neden Arapça 'ya karşı dayanamayacakları bir alerjileri var?  Bu alerji neden kaynaklanıyor? 

Halbuki her dil, her lisan doğaldır, saygı gösterilmesi gerekir... Şahsen bende her lisana ilgi gösteren merak eden insanlardan biriyim. Her lisan bir insan demektir... Yaşadığımız dünyada insanlararası ilişkilerde, ticarette, turizmde, ülkelerarası ilişkilerde farklı bir lisanı öğrenmek olmazsa olmazlardandır!  Hatta komşumuz olan ülkelerin dillerini öncelikle öğrenmemiz gerekmektedir. 

Bunun için de her dil olması gerektiği gibi, komşumuz ve kültür birliğimiz olan Arapçayı öğrenmemiz, ticarette ve turizmde kullanmamız zorunluluktur!.. Bu zorunluluk diğer komşularımız için de gereklidir! 

Durum böyleyken, ruhunu şeytana bedavaya vermiş olan bu hilkat garibeleri özellikle neden Arapça dan rahatsızlar!  Bunları bu hale kim getirdi? 

Bunlar bu hale nasıl geldi?  

Bizim Arapça ile irtibatımızın olmamasını isteyen, Ülkemizin bu saydığımız menfaatlerden uzak kalmasını isteyen kimseler eğer  para ile tutulmuş kimseler değilse, bunlar hem ebleh hem gerzektir!