Bugün, 9 Kasım 2024 Cumartesi

Abdulkadir DEMİR


BİR YARATICININ VAR OLDUĞUNA YÜREKTEN İNANDIM

BİR YARATICININ VAR OLDUĞUNA YÜREKTEN İNANDIM


 

Prof. White, Amerika’nın en büyük beyin cerrahlarındandır. Birçok ilim dereceleri kazanmış, bulduğu yeni operasyon usulleri ile milletlerarası şöhrete kavuşmuş bir beyin operatörüdür. Prof. White şöyle bir hadise anlatır:

"Beyin kanaması geçiren bir çocuğu muayene ettiğim zaman, beyninin tam ortasında ufak bir tümör bulunduğunu gördüm. Fakat tümör kanamaya başlamış ve cerahatlenmişti. Vaziyet çok tehlikeli ve ümitsizdi. Kafatasını açtık, beynin iki tarafına tüpler yerleştirdik ve beyni antibiyotiklerle yıkamaya başladık.

Bu, benim tarafımdan tatbik edilen yepyeni bir usuldü. Ateşler içinde yanan çocuğu bir respiratör içine koyduk ve üzerine soğuk yorganlar örttük. Bir yandan da beyni yıkamaya devam ediyorduk. Bu ümitsiz vaziyet haftalarca sürdü.

Ben mütemadiyen dua ediyor ve Yaradan'ı [Allahü teâlâyı] yardıma çağırıyordum.

Nihâyet bir "İlâhî" imdat yetişti. Tamamen ümitsiz sayılan bu vaka, başarı ile neticelendi. Çocuk kendine geldi. Arkadaşlarım, (tatbik ettiğimiz bu yeni usul, çok iyi netice verdi) diye seviniyorlardı. Bunu benim yaptığımı zannediyorlar, koltukları kabarıyordu. Hâlbuki ben böyle düşünmüyordum.

Benim aklıma göre, ne kadar çalışsak, ne kadar yeni metotlar bulsak, ne kadar yeni usuller tatbik etsek, bu gibi ameliyatlarda muvaffak olmak, ancak bizi YARADAN'IN yardımı ile olabilirdi.

Şimdiye kadar yaptığım sayısız ameliyatlarda, bunu hep kalbimde hissettim ve bir YARATICININ var olduğuna yürekten inandım."

 

İmam-ı Şafî’ye, Allah’ın varlığına delilin nedir, diye sorduklarında; 

“Dut yaprağıdır!” demiş ve şöyle devam etmiştir;

Çünkü, aynı yaprakları; Koyun yer, süt yapar. Arı yer, bal yapar. Geyik yer, misk yapar. Tırtıl yer, ipek yapar.

Tadı, rengi, kokusu ve maddesi bir olan şeyden, bu kadar farklı güzellikleri yaratmak, ancak Allah’a (cc) mahsustur..

Kârlı Bir Alışveriş

Efendisi Hz. Bilal'e dininden dönsün diye çok büyük işkenceler yapıyordu. Bunun üzerine Hz. Ebubekir onu satın almaya karar verdi. Gelerek bu arzusunu Hz. Bilal'in efendisine söyledi. Ona bir beyaz köle ve büyük miktarda para vererek Hz. Bilal'i satın aldı. 

Bunun üzerine Hz. Bilal'in efendisi olan o kâfir kahkahalar atarak gülmeye başladı.

Hz. Ebubekir:

"Ne oldu? Neden bu kadar gülüyorsun? dedi.

Kâfir:

"Eğer bu kadar hevesli görünmesen, verdiğin bu paranın onda birine alabilirdin. Bence o yarım akçe bile etmez. Onun değerini sen arttırdın." dedi.

Hz. Ebubekir şöyle cevap verdi:

"Be ahmak, çocuk gibi bir cevize karşılık bir inci verdin. Bence o iki cihan değerinde. Esas zarar eden sensin. Eğer biraz ısrar etmeyi akıl edebilseydin, onu satın almak için bütün malımı mülkümü verebilirdim." dedi.

 

Velî olmaz kişi taşlanmadıkça,

Dünya kaygısından boşlanmadıkça...

 

Kemale eremez bu yola giren,

Bu aşk ateşiyle haşlanmadıkça...

 

Söğütte hiç biter mi tatlı elma?

Yarılıp, sarılıp aşlanmadıkça...

 

Yemez körpe kuzu her çeşit otu,

Büyüyüp günbegün dişlenmedikçe.

 

Ne kadar aklı olsa da, kişinin,

Bilemez hocaya başlanmadıkça.

 

Akıllı olur mu bir bebek hemen?

Nice yıllar geçip yaşlanmadıkça.

 

İhlâssız amelin, ne kıymeti var?

Kulundan, Hâlıkı hoşlanmadıkça.

 

Bu Kuddûsî gibi sen olma tembel!

Vücut bulmaz bir iş, işlenmedikçe.