Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Levent AKTAŞ


BİZ NEDEN BÖYLEYİZ?

BİZ NEDEN BÖYLEYİZ?


 

Doğan Cüceloğlu bir seminerinde yere bir parça ekmek koymuş ve Bu ekmeğe basabilecek birisi var mı? diye sormuş salondakilere. Hiç ses çıkmamış tabii. Sahneye gelip bu ekmek parçasına basana 100 dolar vereceğim diye devam etmiş. Salondan yine çıt yok Fiyatı artırarak 5.000 dolara kadar getirmiş. Bu sırada salonda bulunanlardan birisi;

-Hocam, istersen 500 bin dolar ver, yine bize o ekmeği çiğnetemezsin, boşuna uğraşma! Demiş. Doğan Hocam da, İŞTE DEĞERLER EĞİTİMİ BUDUR diye noktayı koymuş

Para vererek ekmek çiğnetebileceğiniz insan sayısı yok denecek kadar azken, bedavaya yalan söyleyen, dedikodu yapan insanların bu kadar çok olması biraz garip değil mi? Acaba yalan söyleme konusunda bu kadar hassas olamaz mıydık? Veya herhangi bir toplulukta birisi gıybet etmeye başladığında herkes tepki veremez miydi? Yere düşen ekmeği çiğnememek için duyduğumuz hassasiyet, yerlerde sürünen bazı değerlerimiz çiğnenirken niçin kendini göstermiyor acaba? Niçin?

Bu kıssadan hissede anlatıldığı gibi, biz insanoğlu dedikodu yapmaya, birini karalamaya o kadar hevesliyiz ki, bunun ardını arkasını hiç düşünmeden ağzımıza geleni konuşabiliyoruz.

Bir konuda ne kadar katı olduğumuzu dile getirirken, bazı konularda o kadar gevşek davranıyoruz ki, davranışlarımız adeta birbiri ile çelişiyor.

Ekmeğin yere atılıp basılmayacağını bilen ve bunu günah sayan toplum, dedikodunun da bir günah olduğunu neden düşünmüyor acaba?

Birilerini kötülemek, bilip bilmeden konuşmak, başkasından duyduğunu sanki kendi gözüyle görmüş gibi anlatarak dedikodunun yayılmasına sebep olan kimse, bu dünyada olmasa da diğer dünyada bunun hesabının verileceğini hiç düşünmüyor acaba?

Siz siz olun; dedikodu yapılan yerden ya da bu konuşmalar yapılırken, hiç söze müdahale etmeden direk oradan uzaklaşın. Bu uzaklaşma sizin lehinize olacaktır, emin olun.