Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Kemal MENCELOĞLU


BİZ TÜRKLÜĞÜMÜZÜ UNUTMADIK, SİZ DE UNUTMAYIN!

BİZ TÜRKLÜĞÜMÜZÜ UNUTMADIK, SİZ DE UNUTMAYIN!


Ne diyordu Üsküplü şair ve yazarımız Yahya Kemal BEYATLI;

 

Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi!

Senin uğrunda ölen ordu, budur Ya Rabbi!

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın,

Galip et; çünkü bu son ordusudur İslamın.

 

Yine Yahya Kemal gibi Üsküplü olan yazar Leyla Şerif Emin'in Türk Ordusu için yazmış olduğu yazi adeta bütün Makedonya Türklerinin duygularına tercüman olmuştur. Biz Türklüğümüzü unutmadık, siz de unutmayın. Her ordunun bir kalkana ihtiyacı vardır.

     Diyeceksiniz ki "kılıç kalkan çok gerilerde kaldı", haklısınız, şimdi kimse mertçe savaşmıyor; düşman karşına çıkmıyor, arkandan iş çeviriyor şimdi. Ama görünmeyen bir kalkandan bahsediyorum ben: Dua ordusundan! Bizi bizden başka kim anlayabilir ki?

    Çanakkale'de de anlayamadılar zaten. Çanakkale savaşında Balkan şehirlerinden gelip savaşanlar da vardı elbette, şehitlikte bütün bu şehirlerin adını görebilirsiniz.

    Sadece Balkanlardan mi? Kerkük'ten, Halep'ten, Filistin'den ve daha nice yerlerden. Bugünkü Barış Pınar Harekâtında bütün bu şehirlerin vefası var, özgürlüğü var, duası var. Bütün bu şehirlerin baş belası olan teröre topyekün dur deme ruhu var.

    Aslan yattığı yerden kalkmıştır artık. Ve o aslan Türkiye'dir insanlık için ayağa kalkmıştır, barış için, bağımsızlık için. Bunu anlamayanlar "savaşa hayır" diyerek manipüle etmeye çalışsa da onların bu sözlerine inanan çok az insan kaldı artık.

    Bu bir savaş değil, bu terörle mücadeledir; aksini söyleyen vatan hainidir! O terör ki yüzlerce çocuğu yetim biraktı senelerce, o terör ki kardeşi kardeşe düşman etti yıllarca, o terör ki çocukları vurdu, okulları vurdu, doktorları vurdu, o terör ki kadın demedi, yaşlı demedi, vurdu ve kaçtı yuvasına.

    Ardında gözü yaşlı analar biraktı, boynu bükük yetim çocuklar bıraktı, yıkılmış okullar bıraktı, gerçekleşmeyi bekleyen hayallere kurşun sıktı. Güçlenmek isteyen, kimseyle sorunu olmayan bir ülkenin gelişmesine mani olmaya çalıştı.

    Her şeye rağmen Türkiye ayakta durdu, gücü de kuvveti de hep diri kaldı.  Bütün güzelliklere kurşun sıkanlara, vurup kaçanlara, yuvalarında beslenmeye devam edenlere bir cevaptır Barış Pınarı Harekatı Operasyonu Kardeşlerim, biz misak-ı milli sınırları dışında kalmış Türklerin umudu sizsiniz.

    O öyle bir vatan ki 81 ilden ibaret sanırlar, nüfusu 80 milyon sanırlar ama yanılıyorlar. Siz aslında gerçeği biliyorsunuz, biliyorsunuz ki kocaman bir coğrafyada kardeşleriniz var. Sizin için dua eden analar var her yerde, yüreği sizinle çarpan, sizi her şekilde korumaya çalışan kardeşleriniz var. 

 

BAŞKA KAÇ ÜLKENİN DUA ORDUSU VAR?

     Başka hangi ülkenin böyle bir gücü var? Bilmem kaç tankı, şu kadar askeri, son model uçaksavarları, jetleri vesaireleri... Hepsini geçtim, kaç ülkenin dua ordusu var, hangi ülke için o ülkenin sınırları içinde olmayan şehirlerden gözyaşi döken kardeşleri var?

     Üsküp'te, Kalkandelen'de, Gostivar'da, Kirçova'da, Ohri'de, Resne'de, Doğu Makedonya'nın Yörük köylerinde sizinle uyuyup sizinle uyanan ne kadar çok yüreği dağlanmış insanlar var bilir misiniz?

     Her gece yatmadan önce, Allah'ım sen Türkiye'yi koru diyen ne kadar masum çocuk var bu dünyada biliyor musunuz? Onlar ki melekler zaten, dualarından şüphe mi olunur? Kosova'da, Prizren'de, Priştine'de, Sancak'ta, Srebrenitsa'da, Potoçari'de, Saraybosna'da ve daha nice şehirlerde.

      En zor günlerinde yanında olduklarınız, elkmeği bölüştükleriniz, gözyaşı döktükleriniz bugün sizinle. Kerkük'teki analar, Gazze'deki çocuklar, Karabağ'dan Arakan'a, Allahuekber Dağlarından Balkanlar'a yüreği yanık tüm insanların dualarındasınız.

    Ancak, duyduk ki vatan sınırları içinde bu insanlık ve barış mücadeleniz için bırakın bir dua etmeyi, karşı gelenler de varmış. Onlara da söyleyecek birkaç sözümüz var elbette ama en kısası makuldür: Sevmiyorsan terk et!           

   Bizler yıllar önce ayrı kaldık sizden, yine de bu bizim sizden farklı olduğumuz anlamına gelmez; sınırlar çizilir ama et tırnaktan ayrılmaz. Balkan harplerinde yaşananları unutabilir miyiz biz, Batı'nın oyunlarını, bizleri nasıl böldüklerini unutabilir miyiz?

    Siz de bunu unutmayin, hatırlayın: Tam yüz yıl öncesini hatırlayın, önce komşu ülkeleri karıştırmışlardı, sonra onları silahlandırdılar, çeteler kurdurdular, onları beslediler ve ellerini hiç kirletmeden onların üzerinden istedikleri oyunları oynadılar.

    Biraz daha geriye gideyim yine; Osmanlı’nın son dönemlerinde bu gibi çetelerle güçlü biçimde mücadele edilseydi, onlar yok edilebilseydi durum belki daha farklı olurdu. Yaptılar da ne oldu, yüz yıldır türlü savaşların içine sürüklediler bizleri, ayağa kalkamadık artık, böldüler, her ne kadar özgürüz, demokratız desek de laf hepsi.

    Bizim adımıza buralarda biz karar veriyoruz zannediyoruz. Komşu ülkelerle aynı masaya oturup konuşabilmek için AB'den arabulucular getirtiyoruz. O çetelere ne oldu biliyor musunuz, "diğerleri" hedeflerine ulaştıktan sonra birbirlerini vurdular, son pişmanlık çare etmedi yani. Kullanıp atıldılar bir kenara.

    Bu da bir kenarda dursun Kardeşlerim, haklı mücadelenizde sabırlı olun, bizler şehitlerimizin ölmediğine inanırız, onlar Çanakkale'de şehit olan kardeşlerimizle aynı mekândalar. Zamanın ve mekânın önemi yoktur bu saatten sonra. Insanlık için, barış için kenetlenelim, elimizden bir şey gelmiyorsa bile bu haklı mücadelede vatana sahip çıkip en güçlü kalkan olan dualarimizda, âminlerde, Fatiha'larda buluşalım.

    Biz yüz yıl önce vatansız kaldık, bayraklarımızı yüreğimize gömdük. Kalelerimiz evimiz oldu, Allah'a hep dua ettik ama kendimiz için değil; bütün acılarımız ve hasretliğimiz bir kenara, sizler için dua ettik.     

    Orada bir yerde bir devlet var dedik, kilometrelerce uzakta, o vatan sağ olsun, o vatan güçlü olsun, eğer oraya bir şey olursa işte o zaman bizler de burada kalamayız.  

 

EMANETLERİ KORUMAK İÇİN BURADAYIZ

   Emanet bıraktıklarınız için buradayız bizler, yetim kalmasın bütün bu minareler diye buradayız biz. Sanki bir anne giderken bizi tembihlemiş gibi, "sakın bu evi terk etme" demiş gibi, kapıyı hiçbir yabanciya açmadık.     

    Buralara geldiğinizde "Türkçeyi nereden öğrendiniz" demeyin diye biz kapilarımizi hiçbir yabancıya açmadik. Yine de sordunuz bazen o soruyu "hiç unutmadik ki" dedik, "biz kardeşiz zaten" diye de ekledik. Bir firtina koptu ayrı kaldık, o kadar ama düşmedik ki acisın.

    Dert etmeyin düşmeyiz kolay kolay. Bizler Türk bayrağının dalgalandığı o vatana geldiğimizde, bazen o bayrağı taşıyan kurumlarda olur da şımarırız, ilgi ve sevgi isteriz bazen.

    inanın bu yüz yılın hasretliğindendir, bunu çok görmeyin. Bu hasretlik öyle derin ki dikenli tellerle çevrilmiş hep. Acıyan yerlerimiz sadece ve sadece hasretliğimiz, aciyan yerlerimiz sizin gözyaşı döktüğünüz nedenleriniz. işte sizler de kapılarınızı koruyorsunuz şimdi, biliyoruz derdiniz büyük, büyük başın derdi büyük olur elbette.

     CİHAN DEĞER TÜRK ASKERİ

    Allah Türk askerini korusun, korusun ki hiçbir çocuk, hiçbir anne ağlamasın artık. Allah güç kuvvet versin, versin ki barış gelsin, çiçek açsın, bayraklar kana bulanmasın, bölünmesin ülkeler, Allah yar ve yardımcınız olsun.

     Ertuğrul Gazi ne demişti hatırlayalim: "Bir nefesine bile hükmedemediğimiz bu dünya için boyun mu bükeceğiz." Eğilip bükülmek yok, bu mücadele milli bir savunmadır artık, uzatılan sadece bir zeytin dalıdır Biz seni candan öte de sevdik be Türkiye...

    Mevcut siyasi sınırlarımızın dışında olmasına rağmen asırların hasretiyle ve özlemiyle derdimizi dertlenen milyonlarca soydaşımız ve din kardeşlerimiz var. İşte Leyla  Şerif Eminin kaleme aldığı duyguları. Bundan öte ne denebilir? Türkiye ne Anadolu’dan ne de orada yaşayanlardan ibaret. O daha büyük bir coğrafyanın; daha büyük bir millet ve medeniyetin adıdır.

 

Mevzû vatan olunca, sevdayı bırakta gel,

Ondan özge sevda yok, gemileri yakta gel.

 

Bu milletin fertleri, neler yapmadı neler,

Arşivleri doldurur, sayılmayan belgeler.

 

Bu milletin fermanı kalemlerle yazıldı,

Her yere adım adım “ Bura Türkiye “ kazıldı.

 

Evet Sevgili Leyla Şerif! Emin olun sizler nasıl unutmadıysanız bizler de, ne Türklüğümüzü ne de Müslümanlığımızı unutmadık, unutmayacağız. Bize kefen biçenlere kefen giydireceğiz. Mezar kazanlara tabut çakacağız. Emin olun, güven duyun...

 

Ezan ile birlikte kalkarız biz yataktan,

Candan vaz geçeriz de geçmeyiz Albayrak’tan.