Bahar artık geldi. Kimi okullar, öğrenci gezileri için çalışmalara başladı bildiğim kadarı ile.
Benim asıl mesleğim öğretmenlik. Aktif görevde iken öğrenci gezilerine büyük önem verirdim. Bilhassa doğa gezilerine... Doğa gezileri, aynı zamanda kültürel ve tarihsel yerleri ziyaret etme fırsatı verdiği için de çok önemlidir.
Doğa gezileri, bir nevi inter-aktif eğitimin bir parçasıdır. Sınıfta bazen uyuklayan, bazen dikkati dağılan öğrencinin, gezilerde böyle durumlara maruz kalması söz konusu olmaz.
Nitelikli bir tek gezi proğamı bile, öğrencinin bir aylık okul eğitimine tekabül eder.
Doğa, bütün derslerin eğitim-öğretim ortamıdır. Beden eğitimi, müzik dahil hemen bütün derslerin konuları, doğal ortamda mevcuttur.
Avrupa eğitim sisteminde doğal ortamın çok büyük yeri vardır. Buna Pestalozzi Eğitim Sistemi denir. Hemen bütün derslerin bir bölümü doğal alanlarda verilir. Dahası arazileri yeterli olan okullarda dersler, takvimli olarak sınıfta değil, okul bahçesinde işlenir.
Sürekli sınıfta ders işlemek, öğretmeni de öğrenciyi sıkar; motivasyonunu sıfırlar. Her gün , her saat, aynı bina, aynı sınıf, aynı atölye, aynı laboratuvar, aynı bahçe vs.. Daha hayatının başında olan çocuklar açısından, bu tip bir eğitim sisteminin verimli olmasını beklemek, göle maya çalmaktan farklı değildir.
Hemen her alanda Avrupa'yı örnek alan ülkemizde, sıra eğitim-öğretim sistemine gelince, hiç oralı olunmamasını anlamak mümkün gözükmüyor.
Bizde sıradan geziler bile ıskalanıyor. Aileler, kaza olabilir endişesi ile çocuklarının günübirlik gezilere bile katılmasını istemiyor. Okullar da bu durumda gezi proğramlarını gündeminden çıkarmaktadır.
EĞİTİM YAŞAMIN KENDİSİDİR; YAŞAMA HAZIRLIK DEĞİLDİR.
Buna göre:
1-Öğrenme bizzat yaşanarak amacına ulaşır.
2-Öğretmen, sadece yol gösterici olmalıdır.
3-Konular ve dersler, öğrenci merkezli olmalıdır.
4-Ezberlenerek değil, uygulanarak eğitim yapılmalıdır.
5-Öğrencinin neyi düşüneceği değil, nasıl düşüneceği önemlidir.
Doğa gezilerinde yapılan her türlü aktivite, eylem ve etkinlik, çocuğun kendi kendisini ve etrafını daha detaylı tanımasına olanak sağlar.
Doğa somuttur. Çocuk, somutu anlayabilir, soyutu ancak 11 yaşından sonra anlamaya başlar. Hayali olarak anlatılan konular, çocukta hiç bir etki uyandırmaz. Çünkü, yaşı buna müsait değildir.
Doğa, bir çeşit buluş ortamıdır. Çocuk, orada, kendi kendine (veya grupla) yaptığı gözlem ve deneylerle buluş yapabilir. "BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME TEKNİĞİ"'nin en uygun ortamı tabiat aleminin kucağıdır.
Köyden şehre yoğun göç sürecinden önceki devirlerin çocukların şüphesiz doğal hayattan ve nimetlerinden fazlası ile nasiplendikleri bilinen hususlardandır.
İtalyan Doktor ve Eğitimci Maria Montessori, bu bağlamda çok kıymetli görüşleri ile sahasında ufuk açıcı bir pedagoji uzmanıdır. Şu uyarıları ve önerileri oldukça kıymetlidir:
"Çocukları serbest bırakın, yağmur yağınca dışarı koşsunlar, bir su görünce ayakkabılarını çıkarsınlar, gölgesi onları uyumaya çağırsın, bir ağaç görünce dibinde dinlensinler.
Oysa, bizim içimiz buruk, çocuğu güneş batarken, nasıl uyutabiliriz diye düşünüyoruz. Ona ayakkabılarını çıkarmamayı, çayırda koşmamayı öğretiyoruz. Çocuk, yaşama hakları elinde alınınca hapishanesinde (evinde, okulunda) , böcekleri, küçük zararsız canlıları öldürüyor. Bu da bize doğal geliyor. Küçük yaratıkları şimdiden doğaya yabancılaştırdığımızı fark etmiyoruz." (Montesorri, Bilimsel Psikoloji).
Kulağına akan kuş cıvıltıları ile uyanan çocuk. Evin beyaz tüylü köpeği ile arada bir temas kuran, lapa lapa yağan kar tanelerini keyifle izleyen. Battığı çamurdan kurtulma mücadelesi veren çocuk. Ahşap beşiğinde ağlamakta olan kardeşinin sesini kesmek için, annesinden destek isteyen çocuk, doğal sütle beslenen, hormonsuz gıdalara erişim güçlüğü çekmeyen çocuk..
İşte doğa çocuğu budur. Her şey doğaldır. kimyasallar, katkılı gıda ürünleri hiç bilinmez. Soluduğu hava tertemizdir. Henüz doğmakta olan güneşi seyretme talihi ile şehirdeki akranlarına göre, ziyadesiyle şanslıdır köy çocuğu.
Dünyasında yapaylık yer almaz. A'dan Z'ye her şey doğaldır; sahicidir.
Akşam erken yatar, sabah erken uyanır.
Her an hareketli olma şansı vardır gün içinde. Toprakla haşır neşirdir. Ki, toprağın kendisinin asıl mayası olduğunu henüz bilmese de gün boyunca daimi münasebet halindedir. Meyveleri dalından koparıp, taze taze yer.
Komşu çocuklarla ile sık sık bir arada olma fırsatı daima vardır. Emsalleri ile birlikte oynamak, en güzel anlarındandır.
Yabani bir canlı görünce, çığlık atmaz. Oldukça sakindir.
Kümes hayvanlarının gıdaklamalarına bayılır.