Belki gençlik yıllarımızda, o günün şartları nedeniyle görüş, düşünce, inanç ve siyasi bakış açısı nedeniyle katı, tavizsiz ve fanatik olmuşumdur. Fakat yaş ilerledikçe, kişilik ve şahsiyetimiz oturdukça hep karşı tarafın incinmemesi açısından tartışmalara girip, onu yenme arzusu ve duygusu içimde olmadım.
Duygu, düşünce ve fikir olarak önceliğimi Müslümanlığım sonrada milliyetçiliğim olmuştur. Neden Müslümanlığımı önceledim, çünkü dinsiz bir milliyetçilik ırkçılığa girer ve İslam dini Irkçılığı lanetlemiştir. Hiçbir ırkın başka bir ırka üstünlüğü yoktur. Üstünlük sizin Allah'a kulluğunuzla doğru orantılıdır.
Öbür dünyada bize hangi millettensin diye bir soru sorulmayacak. Ama yaratılışım gereği ben Türküm ve bu nedenle de mensup olduğum milletimle gurur duyuyorum. Orası ayrı bir konu. Fakat benim Türk olmam öbür dünyada bana bir avantaj sağlamayacak. Ayrıca siyasi görüş ve düşüncelerimizin de bizim için bir öncelik olmayacağı gibi. Belki de siyasi tercihlerimizin yanlışlığı bizi öbür tarafta cehenneme de götürebilir.
Siyasi tercihlerimiz bizim gibi düşünmeyenleri düşman gibi görmemize neden oluyorsa, o artık bir görüş olmaktan çıkar. Partiler gelip geçici, bu gün var yarın yoklar ama biz her zaman birbirimize muhtacız ve dost olmak zorundayız.
Ne yazık ki bugün içinde bulunduğumuz tablo bizi düşman kamplara böldü ve birbirimize insan gözüyle değil artık partici gözlüğüyle bakar olduk ve bizden olmayan herkes düşman oldu. İşin kötüsü bizden olmayan ve bizim gibi düşünmeyenler hakkında hüküm vermeye ve onları cehenneme göndermeye başladık.
Bu konuya neden girdim. Sosyal medya denilen bir gayya kuyusu var ve oraya aklına esen bir taş atıyor, başkaları hakkında racon kesip hüküm eriyor hatta kimileri siyasi görüş ve düşünceleri uyuşmayan insanlar hakkında zan altına girerek onları neredeyse kafir ilan ediyor. Bilerek veya bilmeyerek kul hakkına girmek suretiyle cehennemde yerini hazırlıyor. Hani atalarımız: "Dilin kemiği yok" demişler ya artık bu gün sadece dil değil insanların kemiği yok ve omurgasızlaştılar. Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymuyor.
Zaman zaman paylaşımlarım nedeniyle tanıdığımı zannettiğim ama ne yazık ki tanımadığım arkadaşlarla polemiğe girmek zorunda kalıyorum. Ben onlara hakarete varmadan bir şeyler anlatmaya çalışırken onlar işi hakarete kadar vardırıyorlar.
Bunlardan birini de dün yaşadım. Ben arkadaşım zannediyordum ama ne yazık ki benim böyle biri arkadaşım olamaz. Uzun uzun siyasi anlamda yazıştıktan sonra, bana en son şöyle bir paylaşımda bulundu. Aynen aktarıyorum:
"Hocam İslam'a ve Müslümanlara en büyük kötülüğü yapan AKP dir. Sevgili hocam eğer bu kötülükleri GHP yapsaydı be millet CHP'Li leri sokağa çıkarmazdı öyle değil mi hocam" (bunu yazan bir saadet partili) Arkasından da Abdülaziz Kıranşal'dan bir alıntı ." Dikkat bir iftira 6 kişiyi yakar!
-İftirayı atanı
-Onu yayanı
-Ona ortak olanı
-Araştırmadan inananı
-Gerçeği bilip de sessiz kalanı
-İnanmasa ve ortak olmasa da bu durumdan memnun olanı"
Bu kısmın muhatabı da benim galiba bütün yalan ve iftiralara inanıyorum galiba
Bende ona karşılık olarak şu cevabı yazmak durumunda kaldım ve daha sonra geri dönüşü olmadı.
"Ahmet abi demek İslam'a ve Müslümanlara en büyük kötülüğü Ak Parti Yaptı öyle mi? Yazık böyle düşündüğünüz için sizin adınıza üzüldüm. Kur'an'ı bunlar yasakladı, tesettürü bunlar yasakladı. Kur'an Kurslarını, İmam-Hatipleri bunlar kapattı galiba da bizim haberimiz olmadı. Camileri bunlar kiraya vererek meyhaneye çevirdi. Ahır yaptı. Kur'an'ı bunlar yasakladı. Muhalif olanları ve devrimlere karşı çıkanları bunlar darağacında sallandırdı. Allah insanı kuru iftiradan ve körü körüne particilikten muhafaza eylesin. Rica ediyorum bir daha bu tür paylaşımlarla beni rahatsız etme. Sizi iftiralarınızla baş başa bırakıyorum."
Yazık, günah ne hallere geldik, din düşmanı bir CHP'yi savunmak bir saadetli kardeşimize kalmış. Başka söze gerek yok.
