Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Muzaffer GÜNAY


CAHİLLİK BAŞKA SAHTEKARLIK BAŞKADIR

CAHİLLİK BAŞKA SAHTEKARLIK BAŞKADIR


              Dini manada kurdum bu cümleyi.

            Cahilin dini yanlış anlaması, anlatması başka, sahtekarlık yaparak dini çarpıtmak başkadır.

            Dini ancak ehli doğru anlatabilir. Çünkü hakiki manası ile dini öğrenmiş olan doğruyu söyler, inandırıcı olur. Özel manada sadece din görevlilerini kastetmiyorum; kim olursa olsun, Kur’an’ın içerdiği İslam’ı hakkı ile öğrenmiş olan liyakat sahiplerini kastediyorum.

            “Biz Kur’an’ı hakkı ile akledesiniz diye indirdik.” (YUSUF SURESİ, 2).

            Aklı olmayanın dini yoktur.

            Yani aklen yetersiz olanın dinen sorumluluğu söz konusu değildir.

            Öte yandan Arapça, Tefsir, Hadis, Kelam, Fıkıh gibi temel dini bilimlerde vukufiyet sahibi olmadan fetva verenlerin fetvaları ne derece güvenilir olabilir ki..

            Cahil olmak başka, aklen yetersiz olmak başkadır. Vahim olan, bu ikisini birbirine karıştırmaktır. Çocukların ve aklen kifayetli olmayanların sorumlu olmaması, Allah’ın adaletinin gereğidir.

            Dini ilimlerde yol almamış olanların, bir müftü gibi, bir alim gibi hüküm vermeleri şaşılacak iştir.

            Tek başına ilmi kapasite de yeterli olmaz. Nice ilim adamları vardır ki, dini yanlış anlatarak insanları sapkın yollara sürüklerler. Kur’an’ın vermek istediği mesajı bambaşka bir şekle büründürerek çarpıtmak büyük vebaldir; büyük günahtır.

            Din adına üç, beş kelamcık bilgisi olanın din alimi gibi konuşması, bu ümmete çok pahalıya mal olmuştur ve olmaktadır.

            Hem alim, hem abid olanların fetvalarına güvenebiliriz. Yani kişi hem hakkı bilecek, hem de bildiği ile amel edecek.

            “Aklı kapıdan bırakıp içeri öyle giriniz” diyerek söze başlayanları dinlemek abestir, boştur.

            Yunus Suresi’nin 100. ayetini göz ardı etmeden din hakkında konuşmalı ve dinlemelidir. Şöyle buyurur Allah:

            “Allah aklını kullanmayanların üzerine pislik saçar.”

            Akıl işte bu kadar mühimdir.

            Aklını tatile gönderen veya birilerine ipotek eden zır cahildir. Benim aklımdan ne olur ki.. Bu söz, her şeyden önce Allah’a karşı bir saygısızlıktır. Allah’ın verdiği akıl nimetinin inkar etmektir.

            Ama elbette akıl akıldan üstündür. Her akıl sahibi alim olacak diye bir kayıt yoktur. Ulu’l-el’bab’a danışmak gerekir.Yani akıl sahiplerine. Kur’an’da yüzlerce ayette aklın önemine vurgu yapar Allah Teala. 

            Cahilin fetvasına güvenilmez, fakat sahtekarın fetvasına hiç güvenilmez. Din adına konuşan nicelerinin tam bir şarlatan olduğu bilinen bir husustur. Bölük pörçük bilgi sahiplerinin allame edası ile etraflarına topladıkları kimselere din adına ne kadar abes ve saçma şeyleri zerk ettikleri bilinmektedir.İşte en tehlikeli durum budur. Test etmeden kabul edilen bilgiler, insanın her iki dünyasını da berbat edebilir.

            Cahil bilmeden bildiğini zanneden ahmaktır.

            Sahtekar ise bilmediğini bildiği halde şarlatanlık yapandır.O sebeple cahil ile sahtekarın din adına konuştuklarına güvenmemek yine dinin emridir.

            İnsan bilmeyebilir. Yapacağı iş,ehline danışmaktır. Şarlatana ve cahile değil.