Ülkemizde yapılan 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra, iki haftadan beri, ortalıkta bir haberi muazzama dolaşıyor! "Değişim şart!" "Değişime hazırım!" "Değişimi ben istemiyorum halk istiyor!" "Değişim olmadan bu iş olmaz!" "Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar alınmaz!" (Merak ediyorum, sen ne farklı şeyler yapıp iyi sonuçlar alacaksın?)
Bu sloganlar iki haftadır görsel ve yazılı basında konuşuluyor!
Bu ifadeleri duyan da şöyle düşünebilir. Bunları söyleyen kişiler her halde kendilerinde zihni bir aydınlanma ve değişiklik meydana geldi, başarılı olmayı zihniyet değişikliğinde olabileceği sonucuna vardılar, bundan dolayıda bu sloganı kullanmaya başladılar.
Tüm fiziksel faaliyetlerin kaynağı zihin olduğuna göre, artık zihniyeti değiştirmişler, vatandaş bize benzemediğine göre bari biz onlara benzeyelim belki bu şekilde kendimizi kabul ettirebiliriz diye zihinsel düşünce ve değişiklik içine girmiş olabilirler diye düşünebilirler...
İnsan için değişim iki türlü olur. Ya fiziksel ya da zihinsel! Değişim önce zihinde başlar, zihin bedene emir verir beden de ona göre hareket eder. Gerçekte ihtiyacımız olan tek değişim düşüncelerimizdedir. Zihnini değiştiremeyenler hiçbir şeyi değiştiremezler!... Değişim olmadan gelişmede olmaz!
Kamuoyu gene hayal kırıklığına uğradı, uğratıldı. Meğer "Değişim! Değişim!" diyenler, zihni bir değişiklikten değil de, fiziksel değişiklikten söz ediyorlarmış! Yani "sen öte çekil, oraya ben geleyim!" gibi bir "Değişim!" Gene aynı tas aynı hamam...
Demek ki bunların "Değişim!" anlayışı buymuş, değişim dedikleri şey buymuş!... Siretlerdeki bir değişim değil de suretlerdeki değişim miş? Sireti yol gösterici boyut olmaktan ziyade, sureti kurtarıcı olarak görüyorlarmış! Sirete değil surete takılmışlar...
"Dünyayı değiştirmek isteyenler önce kendini değiştirsin" (Sokrates)
