Şu anda Almanya'da hakkında en çok yazı yazılan ve üzerinde en çok konuşulan futbolcu, "Ben Kürtüm!" diyerek Türk Futbol Millî Takımı'nda oynamayı reddeden Deniz Undav'dır.
Açıkça belli oluyor ki; Stuttgart'ın ve Alman Milli Takımı'nın forvet oyuncusu Undav "sorunu", ana hatlarıyla Küresel(ci) Çete'ye bağlı sosyal ve diğer medya kuruluşlarınca hem Almanya'da, hem de Türkiye'de büyük bir çabayla abartılmaktadır. Çete bununla neleri amaçlamaktadır, acaba? Bu sorunun cevabını araştırmak üzere, makalemi beş madde altında toparlamaya çalışayım:
1. Almanya'da ve Türkiye'de "derin" faaliyet gösteren Çete medyası, Undav'ın Alman Milli Takımı'nı seçmesini ve bunu da "Ben Kürtüm!!" sözleriyle açıklamasına ta baştan beri planlı bir kışkırtmacayla eşlik etmekte ve bunu kullanmaktadır. Bu, konuyu siyasete bulaştırma oyununun hem Undav, hem de Çete medyası ayaklarında yalanların ve(ya) abartmaların gırla gittiği o kadar açıktır ki, bunu anlayamamak tam bir körlüktür. Sosyal denen medyada, onlarca (güya) Stuttgart Takımı sitesi, Undav'ın "mağduriyetini" gündemde tutma propagandası yapmaktadır. Artık konu Deniz Undav'ı da fersah fersah aşmıştır ve bir "Türk-Kürt sürtüşmesi" haline getirilmiştir.
2. Bir yandan Deniz Undav'ı ("Kürt tarafı"nı) kışkırtan/ kullanan Çetesel Güç; diğer yandan da Fenerbahçeli futbolcu İsmail Yüksel aracılığıyla "Türk tarafı"nı kışkırtmakta/ kullanmaktadır.
3. Deniz Undav, sosyal medya çöplüğünde (güya) "Türk" (!) yorumcular tarafından ağır/ yer yer ırkçı hakaretlere maruz bırakılmakta; söylemediği şeyler söylemişmiş gibi yansıtılmaktadır. Binlerce hakarete neden olan ama gerçekte söylemediği ("fake") ifadelerden biri de şudur: "Bir Kürt iş insanının desteğiyle tabelasını değiştiren klüp, şimdi bana Kürt olduğum için saldırıyor. Demek ki bu insanlara para verince her şeyi yaptırabilirsiniz." Yalan olduğu ortaya çıkmış olsa da, hakaretler hâlâ ortalığı kasıp kavurmaktadır. ("Bütün savaşlar yalanla başlar!" sözünü hatırlayalım).
4. Bir kukla olarak seçilmiş olan ve öyle kullanılmaktan başka şansı olmayan Deniz Undav ne yaparsa yapsın bu kışkırtma, germe, bölme ve çatıştırma rolünden kurtulamayacaktır. Cem Karaca'ya atıfla diyebiliriz ki: "Undav'sın ve Kürt'sün sen; öyle kal! Oğlum at lafları, kendin de kışkırtarak cevapla yalanları!"
5. Undav, "Kürtçülük rolü"ne zorlanmakta, Türkçe bilse de, kendisine; "Türkçe bilmiyorum!" dedirtilmektedir. Fenerbahçe/ İsmail Yüksek ile sürtüşmesi kızışmaya devam etsin diye, sosyal medya hesabında, kendisine, "Cimbombom!" yazdırılmıştır. Öte yandan, Alman medyasında, Stuttgart'ın İsmail Yüksek'le ilgilendiğinden bahseden haberler çıkmaktadır. (Çete, Undav'ı yakın bir gelecekte Galatasaray'da; Yüksek'i de Stuttgart'ta oynatılırsa şaşırmamak gerekir!).
*
Defalarca yazdım, tekrarlayayım: Kapitalist Müesses Nizam, BÖLMEDEN, GERMEDEN, KAOS ve ÇATIŞMA yaratmadan varlığını sürdüremez. İlkesi şudur: "Dünyada savaş, yurtta savaş!"
KÖR NOKTA KÖŞESİ
Müesses Nizam/ geniş adıyla Küreselci Firavunluk; sistemini koruyabilmek ve sürdürebilmek için, doğrudan veya dolaylı yollarla elinde tuttuğu medya/ "elemanlar" aracılığıyla her çeşit "şaka gibilik"lere/ "ters köşe" faaliyetilerine imza atmaktadır: Güvensizlik, liyakatsizlik, tükürdüğünü yala(t)ma, yalancılık, adaletsizlik, mantıksızlık/ akıl dışılık, gerilim, kaos ve şiddet... Çete'nin bugünkü ideolojisi; "postmodernizm"dir, "anything goes"tur, "zombicilik"tir...
                