Bugün, 28 Nisan 2024 Pazar

Levent AKTAŞ


DERİN SARSILDIK!

DERİN SARSILDIK!


 

Canımızdan can gitti.

6 Şubat’ta 7.6 ve 7.7 ile derinden sarsıldık. Öyle derindi ki bu sarsıntı, birçoğunun ailesini, geleceğini, hayallerini, umutlarını aldı. 

Öylesine derinden sarsıldık ki. Çoğunluk olarak belki de hiç bu kadar derinden acı çekmedik. Öyle derindi ki acımız, kalbimizle, aklımızla hep deprem bölgesinde ki kardeşlerimizdeydi aklımız. Çok derin sarsıldık. Birçoğunun ailesi yok oldu. Birçoğu ise yetim, öksüz, annesiz, babasız, ailesiz kaldı. Akşam güle oynaya, sohbetler eşliğinde, aileleriyle ve sevdikleriyle daldıkları uyku, yattıkları yatak, sabah birçoğuna mezar oldu. 

11 ilimizde yaşanan bu sarsıntı öyle derindi ki Tüm Türkiye’yi derinden etkiledi. Aslında şimdi daha iyi anladık. Dünya malının gelip geçici olduğunu. Aldığımız nefeslerimizin sayılı olduğunu. Bu dünya da bir çöpümüzün dahi olmadığını ve bu dünyada aslında hepimizin birer kiracı olduğunu öyle iyi anladık ki… Bu yaşanan asrın felaketi aslında hepimize bir ders oldu. 

Şimdi öylesine iyi anladık ki evimizin çok küçük olmadığını, yâda çok soğuk olmadığını, yattığımız yatağın, üstümüzdeki yorganın markasının çokta önemli olmadığını, yâda yediğimiz yemeğin tuzunun, salçasının, etinin, sebzesinin az yâda çok olmasının çok önemli olmadığını… Telefonumuzun, arabamızın markasının, zenginliğimizin çok önemli olmadığını… Öyle iyi anladık ki. Çünkü o enkaz altında kalan kardeşlerimizin de birçok hayali vardı. Hedefleri, sevdikleri vardı. Ama hepsi bu yalan dünya gibi yalan oldu. 

Binlerce, milyonlarca liraya alınan evler, hepsine mezar oldu. Şunu öylesine iyi anladık ki; şu dünyadan tek çöp dahi götüremediğimizi… Öylesine iyi anladık ki…

Sıcak bir çayın, çorbanın ekmeğin nasılda kıymetli olduğunu, yâda kalbini kırdığımız bir insanın gönlünü almaya vaktimiz olamayacağını, nerede nasıl yattığımızın değil de, nerede nasıl, yâda ne halde uyanacağımızı, yâda uyanamayacağımızı, üzerinde uyuduğumuz yorganın, yerine, moloz yığınlarının altında kalınabileceğini… Öyle iyi anladık ki… 

Bu afetler, felaketler, hep ders olmalı. Unutulmamalı, zenginliğin, malın mülkün makamın emanet olup, İnsanlığın kalıcı ve gerekli olduğunu. Sevdiklerinizin kıymetini bilin, kalbini kırmayın, yediğinizi içtiğinizi israf etmeyin, emanet olan hayatımızı, canımızı, ne zaman nerede teslim edeceğimiz belli değil... Emanet yaşadığımız, sayılı nefesimizin olduğu, hiçbir şeyin kalıcı olmayıp elbet şu dünyadan bir çöp dahi götürmeden göçüp gideceğimizi, hepimizin şu yalan dünyada kiracı olduğunu unutmayın. Hayatınızı da buna göre şekillendirin. Kimsenin kalbini kırmayın, kul hakkı yemeyin, emanet yaşadığımız şu hayattan hakkıyla gidin. Kimseye kalmayan şu dünya bize de kalmayacak.