Özellikle pandemi süreci ile başlayan ve gittikçe de canımızı acıtan hayat pahalılığı üzerine paylaşım yapmayan, yazı döşemeyenimiz kalmadı. Yediden yetmişe herkes durumdan şikayetçi. Bu olay bütün dünyayı ilgilendiren bir durum. Bütün ülkeler az ya da çok bu durumdan mustarip. Alınan önlemlerde bir türlü istenilen sonuçları sağlamıyor. Hepimiz her şeyi başkalarından bekliyoruz. Birileri yel değirmenlerine savaş açsın bizde seyredip alkışlayalım diye bekliyoruz.
Hani meşhur hikâye; karıncalar fillere savaş açmış milyonlarca karınca fillerin ayakları altında ezilmiş, ölmüş. Karıncalardan biri nasılsa bir filin üzerine çıkmayı başarmış, yerdeki karıncalar tempo tutarak tezahürat yapmaya başlamışlar, “ez onu, ez onu” diye. Bizde aynısını yapıyoruz, kendimiz pahalılıkla mücadele konusunda en önemli şeyin tasarruf olduğunu bilmezden gelip, her türlü savurganlığı yapıyor, sonra da birilerinin hayat pahalılığına karşı bizim için mücadele etmesini bekliyoruz.
Daha çok beklersiniz!..
Hayat pahalılığından en çok şikâyet edenler kazanç bakımından kalbur üstü olanlar, bu konuda gariplerin sesi çıkmıyor. Onların hayatı her zaman pahalı ve zar, zor geçinebiliyorlar. Bu konuda sesi en çok çıkanlar zevklerine azıcık da olsa heder gelenler. Rahmetli anam: “Kimse bitli yorgana sahip çıkmaz” derdi. Dolayısıyla bu olumsuzlukların nedeninin bizim yaptıklarımızın bir sonucu olduğunu düşünmek kimsenin işine gelmez.
Kimileri bunun nedenini yönetenlere bağlar ve beceriksiz iktidarlar yüzünden bu hallere düştük teranesi okurlar. Halbuki unuttukları bir şey var ki bu iktidar uzaydan gelmedi. Onları seçen de bu ülkede yaşayan insanlar. Demek ki biz bunlardan daha iyisinin idaresine layık değiliz ki bunları seçiyoruz. Yüce Allah (CC) kutsal kitabımızda bize: “sizler layık olduklarınızla idare edilirsiniz” buyurmuyor mu? Biz bunlara layığız demektir. Bizim içimizden ancak bunlar çıkabiliyor.
Hepimiz toplumun içinde bulunduğu ahlaki çöküşten, doğruluk ve dürüstlüğün olmayışından bahsederiz. Maneviyatımız oldukça bozuldu deriz ama bundan kendimize bir pay da çıkarmayız. Acaba biz ne kadar ahlaklıyız, dürüstüz ki başkalarına kusur buluyoruz. Bizim menfaat ve çıkarlarımıza en ufak bir heder geldiğinde ortalığı ayağa kaldırırken, bunun başkalarına yapıldığında sesimiz çıkmıyorsa o zaman bizim de sorunlu biri olduğumuz meydana çıkar. Haksızlık kime, nereden ve kimden gelirse gelsin karşı çıkamıyorsak insanlığımızı sorgulamamız lazım.
Son zamanlarda özelikle enerji kaynaklarına yapılan zamlar ister istenmez her alana etki ederek zamların tavan yapmasına yol açtı. Hepimiz bu duruma tepki gösterdik. Tamam anlaşıldı da haklı da olabiliriz ama bu yükselen fiyatlar karşısında hiç tasarruf etmeyi düşündük mü? Bu kadar pahalılığa rağmen, çöpe atılan ekmekler, sebzeler, meyveler ve daha neler neler hala atılıyor mu? Elbette…
Bu kadar zamlara rağmen lüks harcamalarımızdan ne kadarımız ne kadar tasarrufa gittik? Evlerimizde, sitelerimizde ortak harcamalarımızda tasarruf edebilmek için hangi uygulamaları hayata geçirdik? Dağ taş ışıl ışıl aydınlık, milyonlarca lamba gecelerimiz aydınlatıyor, şehir içini anlarım da köyler bile aynı. Acaba buralarda tasarrufa gidilse ne olur? Ne olacak ilk olarak pahalılıktan şikayetçi olan bizler karşı çıkarız.
Kendi öz evlatları arasında adaletsiz davranan bir babanın başkalarından adalet beklemesi ne ise bizlerinde pahalılıktan şikayetçi olması aynı durum. Önce biz pahalılıkla mücadele ederek tasarruf yolu seçmeliyiz. Pahalılığı önlemenin yolunun da üretimden geçtiğini unutmamalıyız. Yan gelip yatarak miskin bir hayat yaşayıp pahalılıktan şikâyet etmeye hakkımız olamaz. Köyde oturup sebzeyi, meyveyi, sütü, yoğurdu ve yumurtayı şehirden alanın pahalılık diye bir derdi olamaz. Herkes bu durumda elini taşın altına koymak zorundadır. Akaryakıtın bu kadar pahalı olduğu bir durumda caddelerde özel otomobillerin fink atmasının izahı olamaz. Utanmasak bu pahalılığa rağmen tuvalete bile arabasını ile gidecek çok müflis var.
İktidar beceriksiz diyenler, tamam iktidar beceriksiz ve bu işi beceremiyor da yerine geçebilecek kalite ve kapasitede bir muhalefet görebiliyor musunuz? Hepsi bir araya gelip konuşuyorlar da şimdiye kadar onlardan bir çözüm önerisi duydunuz mu? Tek ortak noktaları iktidardan kurtulmak. Tamam kurtulduk da sizler problemlerin çözümü için neler yapacaksınız anlatın da görelim ve inanalım. İktidara oy vermeyelim tamam da o zaman oy verecek birini gösterin ve vicdan huzuru içinde oyumuzu verelim.
Hani şu elektrik faturasını ödemem diyen adamı seçtik ve sonra hepimiz onun sözünü tuttuk ve faturaları ödemedik. Ne olacağını hiç düşündünüz mü? Doğalgazı ödemeyelim, su faturalarını ödemeyelim, vs.vs. Sonrası…
Unutmayın ki layık olduklarımızla yönetiliyoruz. Biraz daha gayret edersek muhalefetin iktidara gelip bizi yöneteceği hallere düşeriz… Deveye demişler “boynun eğri” o da demiş ki; “nerem doğru” her tarafımız yalan, yanlış ve yamuk düzgün idareciler arıyoruz. Önce aynaya bakmak lazım…