Bugün, 17 Nisan 2024 Çarşamba

Abdullah ALTAŞ


DİNE DEĞİL, İSLAM'A KARŞI

DİNE DEĞİL, İSLAM'A KARŞI


Zamanımızda gündem konusu o kadar çokki ve aynı zamanda her gün gündem değişmektedir.

Bunlardan bir tanesinden bahsetmek istiyorum.

Bahsedeceğim bu konu, Dünya var olduğundan beri hiç gündemden düşmeyen bir konu.

"Gericilik" "İlericilik"  Bu iki kavram geçtiğimiz haf ta bazı basın organlarında bir haber üzerine tekrar

gündeme getirildi. O haber şu.

" Türk Silahlı Kuvvetleri, Din İşleri Subaylığı kademesini yeniden uygulamaya koyuyor. En son Kıbrıs Barış Harekatı’nda kullanılan ve TSK tarafından verilen atama kararı ile hayata geçecek birim, kuvvet komutanlıklarının tamamında yer alacak."

Müslüman bir ülke olan Türkiye için bundan doğal daha ne olabilir?

Askerimizin, kullanacağı teknoloji, kullanacağı silah ne kadar modern olursa olsun, yerine getireceği çetin görevi için en çok ihtiyaç duyduğu moral değerlerdir. Bu moral değerlerin başında kendi dini gelir, yani İslam gelir. Bu moral gücünün verdiği kuvvetle gözünü kırpmadan vatanı için canını hiçe sayar. Tarihimiz bu kahramanlıklarla doludur.

  Tarihimizde, askeri ordumuz içinde, askerimizin dini ihtiyacını karşılamak onlara moral vermek için  o zamanın din görevlileri, alay müftüsü, alay imam ı söz konusuydu. Bu durum daha dün denecek kadar bir süreye kadar böyleydi.

Bugün, bazılarımızın ağzının suyunu akıtarak örnek gösterdiği, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa İsrail de yüzyıllara varacak şekilde din subaylığı ve ona benzer görevi yerine getiren görevliler mevcu ttur. Üstelik, askerlerinin görev yaptıkları yerler bir çöl dahi olsa seyyar ibadet mekanları yapmakta dırlar.

Ülkemizde ortalama yarım asırlık ihmal den sonra, askeri ordumuz için ihtiyaç duyulan bu eksikliğin giderilmeye çalışılması batı eğitimi tarafından devşirilmiş bazı basın, ve bazı güruh tarafından azmedilememiştir.

Bu devşirilmiş kesim Avrupa, Amerika, İsrail ve diğer devletlerin din subaylarına, "Gericilik" ifadesi kullanmamışlardır. Bunların zoru, hristiyanlık, musevilik (yahudilik), budistlik, v. s.  değildir. Bunların derdi, zoru İslamiyet iledir. Bu devşirilmiş kesim Ülkemiz için hoş görmediği bu durumu, diğer dinler  söz konusu olduğunda sessiz kalmaktadır.

Bu devşirilmiş zihniyet İslamiyet hariç, her türlü din ve inanç ile uyuşur, onlarla iyi geçinir. Bu deje nere olmuş, bozulmuş dinlerden menfaat ve ne fislerine uygun tavizleri bulabilirler. Bu dinleri ken di çıkarlarına uygun hale getirebilirler. 

Ama islamiyetten nefislerine uygun bir taviz bula mazlar.  İslamiyet,zulme, adaletsizliğe, köleliğe, sömürüye haksız kazanca, ahlaksızlığa, kibirlenmeye karşı çıkar, müsaade etmez. İslamiyet, Allahu tealaya kul olmaya, namaz kılmaya, oruç tutmaya, zekat vermeye, fakiri korumaya, ahlaklı olmaya, alın teri ile kazanmaya çağırır.

Bu ahlaki erdem ve faziletler, devşirilmiş zihniye tin nefsine ağır gelir. Onlar cenneti bu dünyada iken yaşamak isterler.

İslamiyet onların ahlakını, karakterini ortaya çıkarıp yüzüne vurduğu için, onlar bundan pek alınganlık gösterirler.