Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Kemal MENCELOĞLU


DİRİLİŞİN ÖNCÜSÜ SEZAİ KARAKOÇ (1933-2021)

DİRİLİŞİN ÖNCÜSÜ SEZAİ KARAKOÇ (1933-2021)


O, ölüme gülen adam

Bize sorsan ölen adam

Unutulmayacak insanlar vardır. Ömürleri huzur, ölümleri ibret, hayalleri hayret; davaları, sevdaları gayrettir. O kutlu şahsiyetler için; “Alimin ölümü, alemin ölümüdür” buyurur en Sevgili…

Çoğu defa değil, hep faniye, dünyaya vedadan sonra anlarız kıymetlerini. 

 

Dünya faniyse eğer, onlar her türlü kıymete değer,

Ne kadar acı değil mi? Her şeyi en son anlarız meğer. 

 

Asra yakın ömrünü “Ne mutlu meşalesi Kuran olan ümmete” diyerek tamamlayan ve onu özünde özümseyen adamı bugün Mevlaya uğurladık. Ülkemizin bütün vilayetlerinin merkezi camilerinde gıyabi cenaze namazlarıyla, dualarla helalleştik bu değerli gönül insanıyla. Bu çok az faniye nasip olacak bir sevgi selidir. Gönüllerde yer bulmak dünyada kazanılacak en büyük sermayedir. 

 

Kendisini Necip Fazıl’a çok yakın hisseder, onun izinde yürürdü. Kelimeler ve cümleler onun elinde çok daha başka bir derinlik kazanırdı. 25 Mayıs 1983 yılında şairler sultanı Necip Fazıl rahmeti Rahmana kavuşunca; “Göklerin Çektiği Kartal” isimli yazısının bir kaç satırı şöyleydi. 

 

“Fanilik arkadadır artık. Dev sulara karşı bir ömür boyu gerilmiş kollar düştü.

Ve yüz yılımıza şeref olan şiir saati durdu.

Ve doğru, iyi ve güzel için yükselen ses sustu. Yankıları çağların ufkunda çınlayacak.

Bir kahraman düştü toprağa. Bir kez daha bin kez daha yeşerip boy atacak bir tohum olarak…”

 

Çünkü o bahsettiği Necip Fazıl; aynen Mehmet Akif, Yahya Kemal, Arif Nihat, Osman Yüksel… Gibi, Müslüman Türk gençliğinin yetişmesinde çok büyük emek, gayret ve pay sahibiydi. 

-Bana bir minibüs dolusu inanmış adam getirin memleketin nasıl düzeleceğini size söyleyeyim…

-işte bütün mesele, 

  Her meselenin başı,

  Ben bir genç arıyorum, 

  Gençlikte köprübaşı

-Genç adam, yolumu adım adım bilirsin,

  Erken gel, beni evde bulamayabilirsin. 

Diyen adamdı. Her yazısı bir destan, her sözü bir nutuk, hakikat, hitabet ve kurşun gibi ağır olan bir adamdı. 

 

KARAKOÇ VE HAC

Hac; hali vakti yerinde olan, daha açık ifadeyle servetten ve sıhhatten zinde olan Müslümanlara, belli zamanlarda belli mekânları ziyaret etmekten ibaretti. 

Kendisini hacca götürmek isteyen Diyanet İşleri başkanı Mehmet Görmez Bey'e aynen şu sözleri söylüyor:

"Bana Hac henüz farz olmadı..

Ben milletin parası ile Hacc'a gitmem.

Allah kitabında diyor ki haliniz vaktiniz yerinde olduğu zaman hacca gidiniz

 

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez

“Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı iken Sezai Karakoç'u ziyarete gittim. 'Üstadım, Diyanet olarak sizi hacca davet ediyoruz.' dedim. Sezai Bey, 'Bana hac henüz farz olmadı. Farz olduğu zaman giderim inşaallah' dedi.

 

Ben tekraren, 'Efendim, Diyanet olarak sizi biz hacca götürmek istiyoruz' deyince 'Ben milletin parası ile hacca gitmem' diye cevap verdi.

 

Bunun üzerine ben kendisine tekraren, 'Üstadım! Bu ümmeti bir Arafat manifestosundan niçin mahrum ediyorsunuz' deyince Sezai Bey: 'Hoca! Arafat'a manifesto yazılmaya gidilmez, Vakfe'ye durmaya gidilir' dedi.”

 

Böyle yaşantısı örnek alınacak, güzel adamlar çok az gelir. Sapın samana; at izinin it izine karıştığı karmaşık ortamlarda onları zor tanırız. Onları tanıyabilmek için dikkatli bakarak görmek; haktan, hukuktan ve adaletten yana tavır almak; hak hizasında durmak gerek. Ancak o zaman fark edebiliriz hak dostlarını. 

 

DÜNYA KAFES, AHİRET HEVES

Beraberce bakalım, Diyarbakır/ Ergani’den Anadolu’ya ve bütün islam alemine seslenen bu koca yürekli insan nasıl sevdasını, davasını feryada figana dönüştürüyor:

 

Sevgili,

En sevgili,

Ey sevgili,

Uzatma dünya sürgünümü benim...

 

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır?

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır.

Aşk celladından ne çıkar, madem ki yar vardır.

Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır.

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır.

O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır.

Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır.

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır.

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır.

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır.

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır.

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır.

Senden ümit kesmem, kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır.

Sevgili,

En sevgili,

Ey sevgili .!

 

MESAJLARI MUHTEŞEMDİ

Birlikten yanaysa çalmadık kapı, dolaşmadık yapı, çağırmadık insan bırakmamıştı. Şu sözlerde onundur. 

-Cami; mihrabıyla bir tapınak,

Minberiyle bir toplum ve devlet,

Kürsüsüyle bir okuldur. 

-Kürt sorunu, Arap sorunu, Arnavut sorunu, Türk sorunu yoktur. İslam milletinin parçalanmışlık sorunu vardır. 

-Geceye yenilmeyen her insana

ödül olarak bir sabah,

bir gündüz ve bir güneş vardır. 

 

Gönül dostlarından İsmet Özel de şöyle seslenir anlayan dimağlara. 

“Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.

Bir gün gözlerimin ta içine bak:

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış."

 

Bu milletin yiğit ve gözü kara evlatlarından, aynı soyismi taşıyan Kahramanmaraşlı Abdurrahim Karakoç ise şöyle seslenir bizlere;

-Ben milletim uğruna adamışım kendimi,

Bir doğrunun imanı bin eğriyi düzeltir,

Zulüm Azrail olsa, hep Hakkı tutacağım,

Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir. 

 

Ölümü öldüren, hep diri kalmayı, örnek ve önder olmayı başaran bu güzel insanlara rahmet ve cennet dilemek de  onlara olan vefa borcumuzdur. 

Mona Rosa

Diriliş Neslinin Amentüsü

İslamın Dirilişi

Yitik Cennet

İnsanlığın Dirilişi

Çağ ve İlham

Ruhun Dirilişi

Leyla ile Mecnun ve Mevlana… gibi bir çok eser bırakarak gitti bu milletin evlatlarına. Mekanı cennet olsun. 

 

Aciz ve zavallı bir kul olarak ben de diyorum ki;

Eğer olup bitenden ibret almazsa insan?

Gün gelir, taş kesilir, lal olur bütün lisan.