Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Abdullah ALTAŞ


DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ALİ ERBAŞ

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ALİ ERBAŞ


 

 

        Ankara Barosu, salgın hastalıkların olması ve yayılmasını, "eşcinselliğe ve nikahsız yaşamaya" bağlayan Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş'a sert tepki göstermiş, Ankara Barosu, Diyanet işleri Başkanını "insanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef gösterdiği konuşmasını şaşkınlıkla ve ibretle" izlediklerini ifade etmiş.

        Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş'ın konuşmasında şaşılacak bir durum yoktur. Sayın Ali Erbaş' ın bu sözlerinin kaynağı, 1400 yıldır milyarlarca müslümanın kitabı olan Kur'an-ı Kerim dir.

        Kur'an-ı Kerim geçmişte yaşamış uluslardan söz eder. Allahu teâlâ 'nın bu uluslara peygamberler, elçiler gönderdiğinden bahseder. Gönderilen peygamberler çevresine ve insanlığa Allah'ı tanıtmıştır. Putlara tapmama, güzel ahlaklı bir yaşantı sürdürme, adaletli olma, zulüm yapmama, şefkatli ve merhametli olma, hangi davranışın zararlı hangi davranışın faydalı olduğu konularında bilgi vermiştir.

        Kur'an-ı Kerim, Peygamberlerin bu öğütlerin in tutulmadığında Allah tarafından cezalandırılacağı konusunda uyarıların peygamberler tarafından yapıldığını bildirir.

        Kur'an-ı Kerim, Hz. Adem den, peygamberimize kadar tüm peygamberlerin, çevresini ve insanlığı kötü gidişatlarından döndürmek için çok çabalar göstermiş olduğundan söz eder. Peygamberlerin yaşadığı dönemlerde peygamberlere itiraz eden karşı çıkan hatta peygamberleri öldürmeye çalışan bir topluluğun daimi olarak bulunduğunu haber vermiştir.

        Kur'an-ı Kerim, Peygamberlerin uyarılarına aldırış etmeyen toplulukları Allah 'ın nasıl cezalandırdığını anlatmıştır.

         Ad kavmi, semud kavmi, Lut kavmi, medyen halkı v. s. Allah tarafından cezalandırılmış, yola gelmez, iflah olmaz kavimlere örnektir.

Bu kavimlerin helak olmasının değişik sebepleri söz konusudur. Örneğin, putlara tapmak, ahlaksızlık, zulüm, insanlığın doğasına aykırı cinsel hayat v. s

        Bu bilgiler zaten her müslümanın bilmesi gereken konulardır. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Çocukluğumuzda, gerek bireysel gerekse toplumsal bir yanlış yapıldığında büyüklerimiz "başımıza taş yağacak" derlerdi. Bizim büyüklerimizden duyduğumuz bu ifadeleri, Ali Erbaş'ı tenkid edenler, çocukluklarında ailelerinden, çevrelerinden hiç duymadılarmı?  Eğer bu bilgiye sahip değillerse bu vesile ile öğrenmiş olsunlar. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır.

  "Başımıza taş yağacak" deyimini bugün çoğu insanımız gördüğü yanlışlık karşısında çok rahat kullanabilmektedir. Her Müslüman bilgisi ölçüsünde dininin tebliğcisidir. Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş'ı tenkit eden bu güruh niçin bu sözlerden alınganlık gösteriyor?  İnsanın doğasına aykırı yaşam tarzları yoksa neden gocunuyorlar.

        Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş'ın bu ifadesinden dolayı kim sokağa çıkmışta birbirine düşman olmuş? Bu beyandan dolayı kim birbiriyle savaşmış?

        Kaldı ki Kuran'ı Kerim 'in çağlara hitap eden bu ikazını, bugün bilim, fen, tıp desteklemektedir. Aids olayı hepimizin malumudur.

        Bu zamana kadar hizmet veren diğer din görevlileri kürsülerinden yıllarca buna benzer ikazları yapmışlardır.

        Neden Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş bu ikaz ve uyarıyı yapınca rahatsız olunuyor?

        Asıl müslümanlar olarak hepimiz Ankara barosunun bu tenkidini "şaşkınlık ve ibretle" karşılıyoruz.

        Maalesef bu topraklarda yaşayan, kendi kültürüne yabancılaşmış, kendi milletine yabancılaşmış, hidayetine dua edilecek bir güruh bulunmaktadır.