Bugün, 3 Ağustos 2025 Pazar

Muzaffer GÜNAY


DOĞA GEZİLERİ BİR ÇEŞİT TERAPİDİR AYNI ZAMANDA


Tabiat ortamında bulunmak, insanı dinlendirir, kendine gelmesini sağlar. Toprakla buluşmak insan için hayati bir ihtiyaçtır. Özellikle çağın insanı için daha bir ihtiyaçtır: zira yorgunluk herkesin başına musallat olan bir beladır dense abartılmamış olur.

Bedensel yorgunluk geçicidir, uyursun geçer mesela.. Dinlenirsin  yorgunluğundan eser kalmaz. Lakin ruhsal ya da psikolojik yorgunluk dinlenmekle filan geçebilecek bir sıkıntı değildir. Başka tedavi yöntemlerine  baş vurmak adeta bir zorunluluktur.

Pazar günü yaptığımız geziyi bu manada değerlendiriyorum ben. Hava şartları olumsuz olmakla beraber Perşembe yaylasına yaptığımız gezi hepimize ilaç oldu. 

OKSİJEN TUR’un aracı ile çıktığımız gezi sahiden güzeldi. Bu vesile ile  sevgili arkadaşım Güven Özel’e teşekkür etmemek bir hakkı esirgemektir. Tecrübeli, sabırlı, güler yüzlü.. Bıkmadan bilgilendirdi bizleri. Gerçi ben zaten yılların gezgini olarak sahayı zaten biliyorum, detayları ile tanıyorum. 

Ordu’dan çıktıktan 50 dakika sonra ilk molamızı  Gaga Gölü’nde verdik. Evet, hava kapalıydı lakin neşemiz yerindeydi. Bir çeyreklik moladan sonra hareket ettik. 16 kişiden oluşan gezi grubumuzun uyumlu olması, gezimiz boyunca  keyfimize keyif katmaktaydı.

9.30’da hareket ettik. Seyir halinde iken bazı arkadaşların değişik konuları ve anılarını paylaşmaları, keza uyumlu olmamızın bir başka göstergesi…E. Öğretmen Nilüfer Bul Hanımın turizm üzerine yaptığı değerlendirmenin yanı sıra Ordu yöresinin tabii güzellikler bakımından çok  önemli olduğunun altını çizmesi önemliydi.

Arzu Hanım, Belicesu’daki Timsah Kayası üzerine beton masaların kurulduğunu gördüğünde çok üzüldüğünü paylaşması doğrusu hepimizde derin burukluğa sebep oldu. 

Rehberimiz ve Oksijen Tur’un sahibi Güven Bey, Fatsa’nın turistik değerleri hakkında epey bilgiler vererek eko-turizmin önemini vurguladı.

15 dakika sonra Çatalpınar’a vardık. Kabataş ilçesine çıktığımızda ise saat 10.15’i gösteriyordu. 

Yol gayet iyi durumda. Oysa daha birkaç sene öncesinde bu yol, bıktıracak kadar daracık ve çok dönemeçliydi. 

Aybastı’nın girişinde bir benzinlikte ihtiyaç molası verildi. Bazı arkadaşlarımız, daha öncelerden kimi dostları ile karşılaşıp sohbet etti.  

Aybastı’dan direkt geçerek 17 km lik Perşembe Yayla yoluna devam ettik. Yol, gayet iyi. Sis iyice bastırıyor. Lakin neşemiz devam ediyor. 

Çakırtepe’yi geçip Kabaktepe Mesir yerine çıktık. Sis tamamı ile çökmüş her yana. Bir rüyadayız sanki. Fazla kalmadan devam ettik. 

Rakım yükseldikçe sis ve soğuk hava kendisini daha bir hissettiriyor. Sarı orman güllerinin süslediği ormanlık içinden geçtikten sonra yaylaya çıkıyoruz. Saat 11.45 olmuştu. Kargatepesi’ne çıkmak sis yüzünden mümkün olmayınca biraz  aşağılarda yer alan Emir Kümbet Şehitliği’ne indik. Birkaç sene önceye göre epey  değişiklikler yapıldığını gördük. Şehitlikle ilgili bilgiler verdim. Özet olarak şöyle:

1105 yılının yaz ortalarıdır. Başkenti Niksar olan Danişmentli Beyliği’nin 6 bin kişilik ordusu Aybastı yaylasına çıktığında Trabzon Devleti’nin 70 bin kişilik ordusu ile savaşa tutuşur. Kısa zamanda 6 bin kişi şehit düşer. Emir Danişment Gazi yaralanır ve Niksar’a götürülür, üç gün sonra vefat eder. Türbesi Niksar’dadır.

Danişment Beyliğinin ünlü komutanlarından Emir Kümbet’in türbesini gezip gördük, dua ettik.

Eski türbenin yerine gayet güzel mimarili yeni bir türbe yapılmış. Türbeye giden beton güzergah üzerindeki direklere çekilmiş tarihi Türk devletlerinin bayrakları hayli dikkat çekici . Memnuniyet hissimiz had safhaya çıktı elbette.

Yayla kasabasına geri döndük. Göleti ancak sis altında görebildik.

Sonra bir restorantta et ağırlıklı yemek ten sonra kasaba çarşısında biraz  dolaştık. Bir kahvehanede Halil Bey ile çay içtik. Diğer arkadaşlar de bizim gibi dolaşarak vakit geçirdi.

Dönüş yolunda Kent Ormanı’nda çay içtik.

Modern tesisler ve nitelikli hizmetten memnun kaldık.

Aybastı’ya indik, yarım saat kadar dolaştıktan sonra Ordu’ya hareket ettik.

Hasılı güzel ve keyifli bir gezi oldu.